Güncelleme Tarihi:
DW'den Andreas Sten-Ziemons'un haberine göre Almanya'daki kanser hastalarının sayısına her yıl ortalama 430 bin kişi ekleniyor. Birçok kişi kanser olduğunu öğrendiğinde tamamen içine kapanıyor ve neredeyse tamamen hareketsiz bir hayat sürmeye başlıyor. Almanya'nın Köln kentinde bulunan Alman Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda görev yapan bir grup bilim insanına göre bu, kanserle savaşta yapılabilecek en büyük hatalardan biri.
Köln'deki Alman Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda görev yapan çalışma grubunun başındaki isim Freerk Baumann. 35 yaşındaki spor bilimci ve ekibi, sporun kanser tedavisi ve sonrasında kanser hastaları üzerindeki etkilerini inceliyor. Grubun araştırmalarından çıkan sonuçlar, hareketin hastaların güç ve dayanıklılığını artırdığını, vücudun stres altında olduğunu gösteren kandaki değerleri düşürdüğünü ortaya koyuyor.
Ancak Baumann'a göre hastalar için ilk adım hiç de kolay değil. Baumann "Karşılaştıkları başlıca güçlük elbette ki korku ve güvensizlik... Araştırmalar, teşhisin ardından aktivite düzeyinde yüzde 30'luk bir düşüş yaşandığını gösteriyor. Ancak yaptığımız incelemeler hareketsizlik ve kişinin kendisini gereğinden fazla sakınmasının yapılabilecek en büyük hata olduğunu ortaya koyuyor. Bu, böylesi bir durumda risk düzeyini en fazla artıran etken..." açıklamasını yapıyor.
İLK ADIM İÇİN PROFESYONEL DESTEK
Hastaların yaşadığı bu "yanlış bir şey yapma korkusunu” yenebilmeleri için araştırmaya katılan tüm hastalar sportif yeterlilikleri konusunda detaylı bir incelemeden geçiriliyor, dayanıklılık ve güç testlerine tabi tutuluyor. Kanser hastalarının eforlu EKG'leri çekiliyor ve kan değerleri kontrol ediliyor. Fiziksel testlerin yanı sıra hastalar psikolojik testlere de tabi tutuluyor. Çok önemli bir başka noktaysa, kendilerini güvende hissetmeleri için ilk egzersizleri sırasında doktorlar, psikologlar, spor bilimciler ve fizyoterapistlerden oluşan bir grup onlara eşlik ediyor.
Öte yandan egzersizlerin kanserin türüne, tedavi şekline ve hastanın durumuna uygun şekilde düzenlenmesi büyük önem taşıyor. Çünkü örneğin bazı kemoterapi tedavileri kalp ritmini etkiliyor, farklı kanser türleri vücut üzerinde farklı etkiler gösteriyor.
Freerk Baumann ve ekibi kanser tedavisinin yan etkilerini minimuma indirebilmek için uygulanması gereken en doğru egzersiz terapisini geliştirmeye çalışıyor. Yanıt arayan bir başka noktaysa, ne zaman spora ara vermek ve vücudu dinlendirmek gerektiği…
İYİLEŞMEK İÇİN YOLA ÇIKIYORLAR
Projeler göğüs kanseri hastaları için kemoterapi sırasında uygulanan kondisyon egzersizinden, tamamlayıcı tedavi aşamasında yapılan uzun yürüyüşlere ve bisiklet turlarına kadar geniş bir yelpazeye sahip. Alplerden Venedik'e 500 kilometrelik bir yürüyüş ya da Köln'den Marsilya'ya bin 400 kilometrelik bir bisiklet turu... İmkansız mı? Onlar için değil…
Elisabeth Braun da sporun iyileştirici etkisiyle yollara düşenlerden. Bundan altı sene önce göğüs kanseri teşhisinin ardından Nordic Walking yani İskandinav yürüyüşüne başlayan 57 yaşındaki Braun, kısa bir süre sonraysa ’’Santiago yürüyüşü’’ adlı Hrıstiyanların haç yürüyüşüne katılmak için Freerk Baumann'a başvurmuş. Braun "Bu yaptığım ilk şeydi. Bunu diğer projeler takip etti. Kanser ve koşu, lenfödem ve su sporları, lenfödem ve yürüyüş. Tüm araştırmalar oldukça başarılı oldu ve beni mümkün olduğunca hareket etmeye teşvik etti” şeklinde konuşuyor.
Elisabeth Braun kanseri yenmesinde sporun azımsanamayacak bir etkisi olduğunu düşünüyor. Hatta Braun, bugünkü kondisyonunun hastalıktan öncekinden bile iyi durumda olduğu görüşünde.
Bilim çevrelerinde kanser tedavisinde spor ve hareketin destekleyici etkisi giderek daha fazla kabul görüyor. Ancak bu konudaki spor gruplarının sayısı hâlâ oldukça yetersiz… Almanya'da kalp hastaları için yaklaşık 7 bin spor grubu bulunurken, kanser hastaları için oluşturulan grupların sayısı yaklaşık 950.