Güncelleme Tarihi:
"Neden hep benzer insanlara aşık oluyorum. Nerde bir problemli insan varsa gelip beni buluyor."
Böyle ilişki hikayelerini sıkça duyarız etrafımızda ama hep aynı hataları yapmanın elbette ki bir açıklaması var.
Klinik psikolog Mehmet Başkak bu kısır döngülerin, hep aynı seçimi yapmanın nedeni bulunmadan o döngüden çıkmanın mümkün olamayacağına dikkat çekiyor.
Tıpkı Ayşegül gibi... Tabii ki danışan hakları gizliliği nedeniyle gerçek ismi bu değil ancak hikayesi baştan sona gerçek ve çarpıcı.
Ayşegül tam 3 kere alkol bağımlılığı olan insanlarla evlenmiş ve 3’ünden de boşanmıştı. Mutsuz, yalnız ve yıkılmıştı. 3’üncü evliliğinden bir çocuğu vardı ve onun için çabalıyordu. 4’üncü kez aynı hatayı yapmamak için bunun nedenini öğrenmeye, anlamaya karar verdi. İşte bu noktada çarpıcı gerçek ortaya çıktı.
SÜREKLİ SARHOŞ GELİYORDU
20'li yaşların başındaydı ilk evliliğini yaptığında eşinin alkol aldığını biliyordu ve birlikte de içmişlerdi. “Gittikçe artan bir biçimde geç ve hep sarhoş geliyordu ve ben ona ulaşamıyordum. Bana ilgisi de kaybolmuştu, onunla konuşmaya çalıştığımda bağırıp çağırmaya başlıyor, hakaretler ediyordu. Her gün aynı kabusu yaşıyordum. Sürekli ağlıyor ve sevdiğim adamı, evliliğimizi kurtarmaya çalışıyordum, tedaviyi reddediyordu, alkolik olduğunu reddediyordu, zaman zaman şiddet uyguladığı da oluyordu. Zaman içerisinde mücadelem yorgunluğa, bıkkınlığa ve üzüntüye yerini bıraktı. Umudum tamamen tükendiği zamansa boşanmaya karar verdim, kılını kıpırdatmadı boşanacağım dediğimde ve boşandım.” diye anlatıyordu bir buçuk yıl süren ilk evliliğini.
NEDEN HEP AYNI İNSANLARI SEÇİYORUZ?
Hayatlarında benzer kısır döngüleri farkında olmadan tekrar tekrar yaşayan çok sayıda insan var. Bu konuyu kuramsal yaklaşımlarla, teknik terimlerle anlatmak yerine gerçek vakalar üzerinden izah etmenin daha anlaşılır olacağını düşünüyorum. Mesela Ayşegül’ün hep aynı seçimi yapmasının altında “babası” vardı.
BİR KLİŞE: ALKOLİK BABANIN KIZI ALKOLİK İLE EVLENİR
Psikolojide ‘babası alkolik olan birinin gidip alkolik koca bulması’ şeklinde bir klişe vardır ve nerdeyse bire bir uyan bir vaka gelip terapi koltuğuna oturmuştu. Üçüncü kez ayrılmıştı Ayşegül Hanım. Bana geldiğinde 39 yaşındaydı, ilk evliliğini 24 yaşında yapmış ve bir buçuk yıl evli kalmıştı. İkinci evliliğini 28 yaşında yapmış ve 7 ay evli kalabilmişti. Bana geldiğinde üçüncü kez boşanmıştı ve 4 yıllık bir mutsuz evliliği tamamlamıştı. 3. evliliğinden bir bir kızı vardı. Mutsuzdu, depresyondaydı ve 'Kızım olmasa yaşamak bana anlamlı gelmiyor' diyordu. Hayatındaki ilişkilerde yakınlaştığı erkeklerle genellikle içki içilen ortamlarda tanışması ilk dikkati çeken noktalardan biriydi. Güzel başlıyor, birlikte eğleniyorlar ve ilişki böylece gelişiyordu. Evlendiği erkeklerin üçüyle de böyle tanışmış ve evliliğe böyle yürümüştü. Seanslarımıza başladıktan kısa bir süre sonra sebepler netleşmeye başlamıştı. Kişinin istenmeyen davranışının ya da kurtulmak istediği durumun bilinçaltı sebeplerini bulmak hipnoterapinin ana amacıdır.
13 YAŞINDAYKEN BABASINI ALKOL NEDENİYLE KAYBETMİŞTİ
Ayşegül Hanım babasını 13 yaşındayken kaybetmişti. Ona karşı müthiş bir sevgisi ve özlemi vardı, bir parçası hiç kabullenememişti onun yokluğunu. “Benimle çok ilgilenirdi, bana hediyeler alır, omzuna alarak bahçede gezdirirdi, bambaşkaydı benim babam” diyordu. Babasına karşı müthiş bir sevgi, hayranlık besleyen danışanımız babasını da 13 yaşındayken alkol kullanımına bağlı karaciğer yetmezliğinden kaybetmişti.
SOFRALAR KURULUR, SOHBET EDİLİRDİ
Seanslarda 3 yaşına kadar inmiştik. Babasının kucağına oturuyordu. Masa her zamanki gibi eve geldikten sonra annesi tarafından hazırlanıyor ve içmeye başlıyormuş. “Güzel içerdi babam, kavga gürültü asla olmazdı, annemle sohbet ederlerdi, annem de eşlik ederdi babama.” diyordu. 3 yaşındayken algılayabilmişti rakı kokusunu, babası kucağına almış seviyormuş, sevdiği ve hala sakladığı oyuncak bebeğini de o gün getirmiş babası... Oyuncak bebeğin çocuk için anlamı, sevgi gösteren babanın şefkati, rakı kokusu, rakı sofrası, muhabbetli ev ortamı... Bütün bunların hepsi küçük yaştan beri bilinçaltında bitiştirilerek kaydedilmişti. Ve sonraki yaşantı da buna benzer sahneler hep vardı ta ki 13 yaşında babasını kaybedinceye kadar. Baba kaybı tam da ergenliğin kritik dönemlerine gelmesi bilinçaltı süreci daha karmaşık bir zemine oturturken, sonrasında hep baba özlemi, babanın kaybının danışanın iç dünyasında oluşturduğu büyük boşluk, ilgi ve sevgi ihtiyacı erkeklerle ilişkilerinde belirleyici rol oynamıştı.
BİLİNÇALTINDA RAKI KOKUSU İLE BABA ŞEFKATİ YAN YANA
İdeal erkek Ayşegül Hanıma göre, babası gibi olmalıydı. Ve bilinçaltı düzeyde rakı kokusu ile babanın şefkati ilgisi yan yana duruyordu. Bu öylesine derin ve köklü bir iç inanca dönüşmüştü ki aslında rakı içmeyen bir erkeğin Ayşegül Hanımın karşısında en küçük bir şansı yoktu. Bu sebeple de farkında olmadan alkol alınan ortamlarda partnerini belirliyordu. Sonrasında evliliğe dönüşen üç ilişkisinde de, evlendikten sonra özellikle erkeğin ilgisinin, sevgisinin azalmasıyla dipteki o baba özleminin oyduğu ilgi ihtiyacı tekrar ortaya çıkıyor ve kocasıyla bir arada kalmanın bir anlamı olmuyordu, yeni bir arayış için boşanması gerekiyor ve boşanıyordu. İhtiyaç duyduğu eksiklik, ilgi ihtiyacı tavan yaptığında yeni arayışa giriyor ve arayışlarında babasını anımsatan alkol baş rol oynuyordu. Erkeğin ilgili davranışıyla, alkolü kadındaki yakınlaşma, kendini verme duygusunu tetikleyen bir düğme gibiydi.
DUYGULARI ANALİZ ETMEYİ ÖĞRENMELİSİNİZ
Böylesine bir kısır döngünün içinde gelişiyor hep aynı tip insanlarla yaşadığımız ilişkiler. Tekrar eden başarısız ilişkilerde kendimize yönelmeli ve eksikliğimizi fark edebilecek bir desteğe başvurmalıyız. Duygularımızı analiz etmeyi öğrenip, bebeklikten bu yana oluşan bilinçaltı sebepleri bir uzman desteğiyle ortadan kaldırdıktan sonra elbette ki dengeli bir ilişki yaşamanız mümkün...