Nano yağ ile gözaltı estetiği

Huzurlu bir yaşam, dengeli beslenme ve kaliteli uyku, genel sağlığımız kadar fiziksel görünümümüzü de çok etkiliyor. Günümüz şartlarında bütün bunları yakalamak kolay değil, dolayısıyla güzel görünmek de giderek zorlaşıyor. Düzensiz yaşamın izleri en çok yüzümüze yansıyor. Özellikle de gözler, yorgunluğu açıkça ele veriyor. Kadınlar, etkili, enerjik ve güzel bakışlara sahip olmak için makyaj hilelerine başvuruyor. Neredeyse bütün kadınların makyaj çantasında mutlaka bir concealar (gözaltı kapatıcısı) bulunuyor. Hiç makyaj yapmasa da concealar sürmeden sokağa çıkmayan kadınlar oldukça fazla. Ancak artık gözaltı morluklarının tek çaresi concealar değil. Son teknolojiler sayesinde gelişen estetik yöntemler, gözaltı morlukları için de umut veren sonuçlar sunuyor.

KAPATICINIZLA VEDALAŞABİLİRSİNİZ

Günümüzde estetik ameliyatlar, botoks, dolgu gibi enjeksiyon yöntemleri, lazerler ve kozmetiklerle yüzün pek çok bölgesindeki sorunları ortadan kaldırmak mümkün. Oysa yakın bir geçmişe kadar gözaltı morlukları konusunda işe yarayan herhangi bir estetik yöntem yoktu. Ama sonunda bunun da çaresi bulundu. Artık gözaltı morluklarını ortadan kaldıran, daha kalıcı ve yüz güldürücü sonuçlar veren estetik bir yöntem geliştirildi: Bunun adı da “nano yağ enjeksiyonu”. Yöntem henüz çok yeni.ESSTANBUL Plastik Cerrahi Kliniği’nin kurucusu Estetik ve Plastik Cerrah Dr. Osman Şenel, gözaltı morluklarının tedavisinde başarılı sonuçlar aldıklarını ekliyor: “Bundan 1.5 sene öncesine kadar tedavi etmekte zorlandığımız ince kırışıklıkların tedavisinde basit ve doğal bir yöntem olan nano yağ enjeksiyonlarıyla çok başarılı olabiliyoruz. Daha önce herhangi bir tedavisi olmayan gözaltı morluklarında da tahminlerimizin üzerinde iyi sonuçlar almaktayız. Hastanın bakışları aydınlanıyor, daha genç ve dinamik bir görünüm kazanıyor.”

CİLT KALİTESİNİ ARTIRIYOR

Dr. Osman Şenel, kök hücreden zengin olduğu bilimsel olarak kanıtlanan yağ hücrelerinin eskiye oranla daha yüz güldürücü sonuçlar verdiği görüşünde: “Göz ve kaş altındaki boşlukların mikro yağ enjeksiyonlarıyla doldurulması, kaş altının doldurularak gençlik çağrışımı yapılması, makul bir şekilde elmacık kemiklerinin çıkartılmasında da mikro yağ enjeksiyonları çok iyi sonuçlar veriyor. Son teknikler sayesinde de verdiğimiz yağların çok daha uzun süre verdiğimiz yerlerde kalmasını sağlamaktayız. Yüzde 50 ile yüzde 80 oranında yağ hücrelerinin verdiğimiz dokularda tutunarak o bölgelerde iyileşme ya da güzelleşme sağlaması mümkün olmaktadır. Üstelik tek seansta yüzde 50 ile yüzde 70 oranında tedavi edebiliyoruz. Kök hücreden zengin yağ dokusu, verdiğimiz bölgelerde cilt kalitesini de iyileştiriyor. Yara ve yanık izlerinde, kaza sonrasında kötü izlerin giderilmesinde, hasarlı dokuların iyileştirilmesinde önemli hale gelmiş durumda ve bu konudaki araştırmalar katlanarak artıyor. Burada kullandığımız iğneler en ince iğneler. İnsülin enjektörü iğnesinden geçebilecek hücre partikülleri kullanıyoruz. Bu sayede de herhangi bir çıkıntı ya da sertlik olmadan tedavi edebiliyoruz.”

ÖNCE YAĞ ALINIYOR SONRA NAKLEDİLİYOR

Nano yağ enjeksiyonları doğal bir yöntem olmasıyla da dikkat çekiyor. Önce kişinin kendi yağ dokusundan liposuction yöntemiyle yağ alınıyor. Daha sonra bu yağlar özel bir işlemden geçiriliyor ve hazır hale geldikten sonra çok ince iğnelerle ve ufak dokunuşlarla hastaya enjekte ediliyor. Dr. Osman Şenel, yapılan işlemi şöyle anlatıyor: “Bu uygulaması basit ancak ustalık gerektiren bir yöntem. Çok titiz davranmak gerekiyor. Geniş alanlarda çalışacak isek hastanede yapmak daha uygun. Nano yağ enjeksiyonunda bize gerekli olan 10 cc’lik bir enjektör kadar yağ. Bunu hastanede ya da kliniğimizde de alabiliriz. Hasta çok tedirginse hastanede küçük bir anestezi eşliğinde yapabiliriz. Yağ hücresinden elde edilen kök hücreden zengin hücre partiküllerini ince kırışıklıklara vererek, kırışıklıkları düzeltiyoruz. Yağ enjeksiyonlarında öncelikli amacımız, travmayla oluşan doku kayıplarının ya da yaşla oluşan doku erimelerinin düzeltilmesidir. Yağ enjeksiyonları sonrası 3-4 gün kadar yüzde bir miktar ödem olabiliyor. Sonra hasta normal yaşamına geri dönebilir.”