Güncelleme Tarihi:
Schopenhauer’a göre ise mutluluk, “mutsuz olmamak”tır ve bu kâfidir. Mutlu kişi, en canlı zevkleri veya en büyük hazları tatmış kişi değildir. Mutlu kişi hayatını hem bedensel hem zihinsel çok büyük acılar yaşamadan geçiren kimsedir. Bu da pek cansız, acılı ve heyecansız bir tarif.
Platon mutluluğun özü iyiyi arayıp bulmak derken, Kiekegaard bilinç arttıkça mutsuzlaşır insan diyor.
Nazım ise “Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?” diye sorar ve ekler “işin kolayına kaçmadan ama…” Abidin Dino arkadaşının sorusuna bir şiir ile cevap verir, mısralar boyu kendi mutluluğunu anlatır ve sonunda da “Bu resmi yapmaya ne tuval yeter ne boya” der.
Günümüze doğru gelince, araştırmalara göre dünyanın en mutlu ülkesi İsviçre ve ilk 10’da 7 Avrupa ülkesi var, diğerleri ise Kanada, Yeni Zelanda ve Avusturalya. Ezcümle refahın ve sosyal devlet olmanın kitabını yazan ülkeler pek mutlular. Pekala şöyle bir çıkarım münasip midir? Zenginlik ve refah mutluluğu da beraberinde getirir. Yoksa şöyle mi diyelim? Gözünü sevdiğimin sosyal devletleri, insanın mühimsendiği memleketler bunlar ve sihir budur. Muhtemel ikisi de…
Gelelim bize… Sıralamadaki yerimiz aşağıda ancak azimle yükseliyoruz. 2016’da memleket mutluluk katsayısını arttırmış. TÜİK verileri öyle diyor. Sosyal ve siyasal olarak kaosun, kutuplaşmanın, yanı başımıza konuşlanan terörün, güvenlik kaybının ve gelecek kaygısının da 2016’da iddialı düzeyde irtifa kazandığını hesaba katarsak mutluluğun tarifinin memlekette yeniden yapılması, dertleri keyif eyleme mevzuuna ayar verilmesi lazımdır.
Sırada son yılların mutluluk salgını: Daima ve üst perdeden mutlu olmak şart ve mümkün, iste yeter cemiyeti! Bu anlatılmadan geçilmeyecek kadar yaygın mevzu kişisel gelişim hikâyesinin kahramanıdır. Kişisel gelişim mevzuunun en birinci kahramanı mutluluk, öyle paketlendi ki, mutlu değilsen yahut mutsuz vakitlerin varsa bu senin kişisel gelişememendendir. Oysa mutluluk her yerde, göremiyorsan körsün yahut yeterince istemiyorsun. Bu mevzu dar alanda kısa paslaşmalarla uzar gider. Oyalanmacaya itirazım yok ancak bu mevzuu ciddiye almak olmaz, evren istek parça kabul etmiyor, mutsuzluk illa ki var, benden söylemesi.
Tarifi çeşit çeşit, yaz yaz bitmez bu mevzuda bildiğim şudur:
*İyi bir şeydir.
*Evrenden istenince gelen bir şey değildir, düzden emek sarf etmek lazımdır.
*Eski fakat eskimeyen tarifiyle, anlardan oluşur ve daim değildir.
*Mutluluğa temayülü olmak diye bir durum vardır.
*Mutluluğun mutsuzluk ile ahbap olduğu malumdur.
*Dertleri keyif eylemek ve bu durumdan mutlu mesut olmak mümkündür ve coğrafyada çoktur.
*Anlık olanı, uzun uzun yaşananı, derini, yüzeyseli vardır, ezcümle çeşidi boldur.
*Parasızlığın mutsuz ettiğini görmüşlüğüm vardır ancak paranın kendi başına mutlu etmişliğine tanık olmuşluğum yoktur, para ve mutluluk ilişkisi zannımca budur.
*Mutluluğun tarifi insandan insana değişir, kendi mutluluk tarifini yapmak mühimdir ve fakat fanatiği olmamak lazımdır.
* Eş dost ahbabı olmak, gülümseyecek anıları ve umutları olmak, işi gücü, parası pulu olmak, gönül eşi, çoluğu çocuğu olmak, yaşadıklarından öğrenmek, yaşayacaklarına heves etmek… Öyle uzayıp gider, ben benimkileri saydım.