Güncelleme Tarihi:
Çamlıca Medipol Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Mahmut Muzaffer İlhan, metabolizmayı etkileyen faktörlere dikkat çekti. Doç. Dr. İlhan, metabolizmanın canlı bir hücrede oluşan bütün kimyasal reaksiyonlara verilen genel bir ad olduğunu belirterek, "Vücuda alınan besinlerin yakılarak enerjiye dönüştürülmesi olarak da tarif edilebilir. Besinlerle aldığımız enerji vücutta çeşitli amaçlarla kullanılır. Bunlardan ilki organlarımızın çalışmak için sarf ettiği enerjidir. Yani kalbimiz, beynimiz, bağırsaklarımız gibi bütün organlarımız çalışmak için belirli bir enerjiye ihtiyaç duyar. Bu bizim ‘bazal metabolizmamızı’ oluşturur. Diğeri ise kendi kontrolümüzdeki kaslarımızla hareket, egzersiz gibi faaliyetlerle harcadığımız enerjidir. Besinlerle aldığımız enerji bazal metabolizma ve günlük aktivelerimizde kullandığımız enerji ile bir denge halindedir. Eğer besinlerle aldığımız enerji harcadığımıza göre fazlaysa vücut bunu depolamaya başlar (anabolizma) ve kilo alırız. Egzersiz ve bazal metabolizma için kullandığımız enerji daha fazlaysa denge depoları yakma yönüne kayar (katabolizma) ve kilo veririz" açıklamasında bulundu.
"YAŞ, CİNSİYET VE KİLO KAYBI ETKİLİYOR"
Yaşla birlikte metabolizmanın değiştiğini ifade eden Doç. Dr. İlhan, şöyle devam etti:
“Kilo almaktan şikâyet eden birçok kişiden geçmiş yıllarla ilgili ‘Daha önce de aynı miktarda yemek yiyordum, ama kilo almıyordum’, ‘Eskiden de fazla hareket etmiyordum, ama aynı kiloda kalıyordum’ gibi çeşitli karşılaştırmalar duyarız. Bu değişimin klasik ama ikna edici bir sebebi vardır o da yaşlanmadır. Yaşlanma ile bazal metabolizma hızı dediğimiz organlarımızın tükettiği enerji miktarı azalmaya başlar. Kişiden kişiye değişmekle birlikte, her faktör aynı kalsa bile kişinin 40 yaşındaki bazal metabolizma hızı 20 yaşındakine göre kabaca günde 150 kalori daha azdır. Bazal metabolizmayı etkileyen diğer ana faktörler boy, kilo ve cinsiyettir. Kilo verdikçe bazal metabolizma hızı azalır. Kişinin diyet yaparak kilo verince, aynı diyeti yapmasına rağmen sabit kiloda kalmasının sebeplerinden biri bazal metabolizma hızının kilo verince düşmesidir. Bazal metabolizmayı etkileyen diğer önemli bir faktör cinsiyet olup erkeklerde metabolizma hızı kadınlardan daha yüksektir."
"KİLO KAYBI İÇİN İŞİN MATEMATİĞİNİ ÖĞRENİN"
Doç. Dr. İlhan, uygulanan diyete rağmen kilo kaybının neden olmadığını ise şu şekilde açıkladı:
"Özellikle obez olmayıp fazla kilolu olan hastalar (Vücut kitle indeksi 25-29,9 kg/cm2 olan kişiler) bazen sadece birkaç hesaplama yoluyla kilo vermenin önündeki engelleri aşabilir. Aldığınız kalorinin, aktivite ve bazal metabolizma ile harcadığınız kaloriden düşük olması kilo vermek için şarttır. Aradaki farkın büyüklüğü ve süresi ise kilo verme hızınızı ve geri almamayı ifade eder. Diyelim ki 90 kg, 165 cm boyunda, 30 yaşında kadın bir hasta ayda 4 kg vermek istiyor. Bu kişinin bazal metabolizma hızı formül ile hesaplanacak olursa 1680 kcal/gündür. Bir kişinin ayda 4 kilogram yani haftada 1 kilogram vermesi için aldığı kalori ile yaktığı kalori ile arasındaki farkın kabaca günde bin kalori olması gerekmektedir. Sağlık açısından 1000-1200 kalorilik diyetlerin altına düşülmesi önerilmediği için örneğimizdeki kişinin ayda 4 kilo vermesinin tek yolu aktivite ve egzersiz ile yaktığı kaloriyi arttırmasıdır. Her gün yapılacak 30-45 dakikalık tempolu yürüyüş, bisiklet, yüzme veya açma germe egzersizleri kilo verme ile kalp sağlığı açısından da olumlu katkılar sunar. Egzersiz ile harcanan kalori egzersizin süresi kadar egzersizin tipi ve ağırlığı ile de ilişkilidir."
"FAZLA KİLONUN NEDENİ CUSHİNG SENDROMU OLABİLİR"
Eğer diyete ve egzersize rağmen hasta kilo veremiyorsa bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. İlhan, şu bilgileri verdi:
"Bu değerlendirmede obeziteye sebep olabilecek durumlar incelenmeli ve altta bir hastalık yatıp yatmadığı araştırılmalıdır. Örneğin hastanın obeziteye eşlik eden gövde (santral) kısmında yağlanma, tüylenme, adet düzensizliği, karında mor çatlaklar, yüzde yuvarlaklaşma gibi belirtileri varsa cushing sendromu gibi böbreküstü bezi hastalıkları kilo verememenin sebebi olabilir. Modern tıbbın obezite tedavisinde rolü obeziteyi tedavi etmenin yanında obezitenin gelişmesini önlemektir. Bunun için özellikle riskli bireylerde metabolizmayı oluşturan parametreler dikkatli gözden geçirilmeli, bireye obeziteden korunması için yapılması gereken yaşam tarzı değişiklikleri etraflıca anlatılmalıdır. Bununla beraber obezite tedavisi için diyet ve egzersiz gibi yaşam kalitesi değişiklikleri ile kilo vermekte zorlanan hastalar farmakolojik tedaviler için ilgili hekime başvurmalıdır.”