Mesude Erşan/mersan@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2015 21:39
Çalışma yaşamındaki koşullara bağlı ölümlerin yüzde 86’sına, meslek hastalıkları sebep oluyor. Ancak Türkiye de dahil pek çok ülkenin kayıt sistemlerine meslek hastalıklarıyla ilgili ölümler girmiyor.
SGK’nın verilerine göre, Türkiye’de meslek hastalıklarından geçen yıl en az 7 bin 756 kişi öldü. İSİG’in (İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Meclisi) hesaplarına göre ise bu rakam en az 10 bin kişi. Ulusalararası Çalışma Örgütü (ILO) meslek hastalıklarının ‘gizli salgın’ olduğunu söylüyor.
15’inci Nöroloji Kongresi’nde ‘Meslek Hastalıkları’ başlıklı konuşma yapan iş, meslek ve göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Dr. İbrahim Akkurt da çalışma koşullarına bağlı ölümlerin yüzde 86’sı, yani 2 milyon 20 bininin, meslek hastalıkları sebebiyle olduğuna dikkat çekti. Türkiye dahil pek çok ülkenin kayıt sistemlerine bu ölümlerin girmediğini belirten Prof. Dr. Akkurt, “Kayıt sistemi olmaması nedeniyle bunlar değişik isimlerle ölüm kayıtlarına giriyor. Geçen yıl Türkiye’den tek bir meslek hastalığına bağlı ölüm dahi bildirilmedi” dedi.
1 MİLYON RİSK ETMENİÇalışma ortamlarındaki 1 milyona yakın fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyal risk ve etmenin insan sağlığı üzerine etkileri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Akkurt, şunları söyledi:
“Meslek hastalığı, bu etkiler sonucu ortaya çıkan hastalıkların tümünün genel adı. Günümüzde saptanmamasının, görülmemesinin, gizlenmesinin onlarca nedeni var. Ancak belki de en önemli nedeni bunları kayıt altına alacak bir tıbbi meslek hastalıkları tanı sisteminin olmaması.”
EN AZ 400 BİN KİŞİ Dünya Sağlık Örgütü de (WHO), meslek hastalıklarına yönelik düzenli veri toplamıyor. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı da bu verilerden yoksun. Meslek hastalıklarıyla ilgili istatistikler ya anket tipi çalışmalara ya da sigorta kurumlarının tazmin ederek kayıt altına aldıkları verilere dayanıyor. Prof. Dr. Akkurt, şu bilgileri veriyor:
“Avrupa istatistik kurumu (EUROSTAT), yaptığı ankette, Avrupa Birliği bölgesinde çalışanların en az yüzde 8’inde yani yılda en az 23 milyon kişide meslek hastalığı olasılığından bahsetti. TÜİK son zamanlarda benzer anket çalışmalarında çalışanların en az yüzde 2-3’ünde yani yılda en az 400 bin kişide, en az bir meslek hastalığı/işle ilgili
hastalık olduğunu saptıyor.”
ÖNMELEK ZORÊÇalışma ortamında milyondan fazla fiziksel, kimyasal, biyolojik, psiko-sosyal toksidan var. Bunların 10 binden azının kısa ve orta vadedeki etkileri biliniyor. En üst düzeyde önlemler alınsa bile çalışanların binde 4-12’sinde işe bağlı hastalıklar bekleniyor. Farklı branşlardaki kliniklerin takip ettiği hastalıkların en az yüzde 5-25’i mesleksel. Ülkemizde 20 milyonu SGK’lı olmak üzere kayıtlı 25-30 milyon aktif çalışan var. Yani yılda en az 100 bin meslek hastalığı/işe bağlı hastalık saptanması, kayda girmesi gerekiyor. Prof. Dr. Akkurt, “Ancak üstü örtülerek oluşturulan sistem ya da sistemsizlik giderek bizi bir faciaya götürüyor” dedi.
SGK’YA GÖRE GEÇEN YIL KİMSE ÖLMEDİTÜRKİYE’deki iş kazalarıyla ilişkili iki somut veri var. Biri SGK, diğeri İstanbul İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verileri. SGK’ya göre geçen yıl iş kazalarından 1626 kişi (sigortalı) öldü. İSİG verilerinde bu sayı 1800’den fazla. Yine SGK kayıtlarına göre geçen yıl meslek hastalıklarından hiç kimse ölmedi. ILO verileri referans alındığında SGK verilerine göre en az 7 bin 756, İSİG verilerine göre 10 bin meslek hastalığı ölümü kayda girmedi.
GERÇEK: YILDA 100 BİN RESMİ KAYIT: 500
Prof. Dr. İbrahim Akkurt, Türkiye’de meslek hastalıklarıyla ilgili yeterli veri bulunmadığını vurguluyor ve şöyle konuşuyor: “Tüm hastalıklarda olduğu gibi meslek hastalıkları-işle ilgili hastalıklarda da verinin elde edilmesi gereken kurum ülkedeki en büyük sağlık otoritesi yani Sağlık Bakanlığı olmalı. SGK istatistikleri, gerçek meslek hastalıkları verisi değil, maluliyet-tazminat amaçlı incelemeye alınan, işlemi bitmiş dosyalar. Başka bir ifade ile beklenen yıllık meslek hastası 100 binden az olmaması gerekirken (100 bin-400 bin arasında), bu verilerde yılda 500 civarında meslek hastalığı çıkıyor. Türkiye bunları kayıt altına alabilecek altyapıyı kurmalı.”