Güncelleme Tarihi:
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Selçuklu Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Göktaş, böbrek ve idrar yolları taşlarının özellikle ülkemizde sık karşılaşılan sağlık sorunlarından birisi olduğuna dikkati çekti.
Böbrek taşlarının oluşum mekanizmasının oldukça karmaşık olduğunu belirten Göktaş, genel olarak taşın idrardaki tuz ve sıvı dengesinin bozulmasına bağlı olarak küçük kristallerin birleşmesinden meydana geldiğini ifade etti.
Kullanılan ilaçlar, yetersiz sıvı alımı, bazı besinlerin aşırı tüketilmesinin de taş oluşumunda rol alan ana etkenlerden olduğunun altını çizen Göktaş, “Böbrek taşları idrar akışına engel olmuyorlarsa kimi zaman hiç bulgu vermeden yıllarca sessiz kalabilir ve ağrıya yol açmayabilir. Aniden oluşmuş ve idrar yollarını tıkayan böbrek taşları 'doğum sancısından' bile kötü olarak tarif edilen şiddetli ağrılara neden olabilir. İdrarda yanma, bulantı ve kusma da taş hastalığının belirtilerindendir. Böbrek taşı ağrısı dünyanın en şiddetli ağrılarından biri olarak kabul edilmektedir, insan hayatını bir anda kabusa çevirebilir” diye konuştu.
KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİNE NEDEN OLABİLİYOR
Böbrek taşlarının sağlık açısından ciddi hasarlara yol açabileceğini anlatan Göktaş, şunları kaydetti:
“Böbrek taşları tıkanıklık ve iltihaplanmaya yol açarak böbrek hasarına ve kaybına yol açabiliyor. Bazen sonuçları kronik böbrek yetersizliklerine kadar ulaşabilmektedir. Bu yüzden erken tanı ve uygun tedavi çok önemli. Herhangi bir tıkanıklık ya da ağrıya yol açmasa bile taşların böbreklere verdikleri zarar nedeniyle ciddi ve potansiyel bir risk olduğu da unutulmamalıdır. Böbrek taşların çoğu kendiliğinden düşme eğilimindedir. Tüm idrar yolu taşlarının yaklaşık 80'i ilaç tedavisi ile düşer. Taşın düşmesini etkileyen en önemli faktör taşın büyüklüğüdür. Taşların şekli ve idrar yolundaki yerleşimi de düşmeyi etkileyen önemli faktörlerdir. Böbrek ve idrar yolları taşlarının tedavisi, taşın cinsine, büyüklüğüne, yerine ve tıkanma yapıp yapmadığına bağlı olarak değişir.”
BESLENME ALIŞKANLIĞI TAŞ OLUŞUMUNDA ETKİLİ
Öncelikle sıvı alma alışkanlığının yeniden düzenlenmesi, özellikle sıcak yaz günlerinde içilen su miktarının artırılması ve bir günde çıkarılan idrar miktarının 2 litrenin altında kalmaması gerektiği uyarısında bulunan Göktaş, yapılan çalışmalarda günlük 2,5 litreden fazla sıvı alındığında taş oluşumunun yüzde 50-65 oranında azaldığını hatırlattı.
Bilinçli beslenilerek taş oluşumunun önlenebileceğini vurgulayan Göktaş, sözlerine şöyle devam etti:
“İçeceklerden kolalı olanları değil, daha çok sitrat içeriğine sahip meşrubatları, sıkılmış meyve suları arasında portakal veya limon sularını tercih edilmeli. Özellikle idrardaki sitrat maddesi taş oluşumuna karşı koruyucu etkiye sahip. Yapılan bir araştırma, limonatanın böbrek taşlarının oluşumuna karşı önleyici etkiye sahip olduğunu ortaya koydu. Yaz aylarının en lezzetli içeceklerinden olan limonata, idrar sitratını artırarak taş teşekkülünü engelliyor. Kırmızı et, sakatat, tavuk ve deniz ürünleri gibi hayvansal proteinlerin fazla tüketilmesi böbrek taşı oluşumunu artırmaktadır. Bu tür hayvansal proteinleri fazla tüketenlerin idrarlarında kalsiyum, oksalat ve ürat gibi maddelerin miktarı artarken, taş oluşumu için koruyucu bir madde olan sitratın miktarı azalmaktadır. Son günlerde kilo vermek ve daha sağlıklı olmak adına diyete başlayanların sayısında artış çok fazla. Bu diyetlerin büyük çoğunluğu hayvansal proteinden zengin, karbonhidrattan düşük diyetler. Bu tek yönlü yüksek hayvansal protein içeren beslenme sonucunda, idrarda kalsiyum, oksalat ve ürat atılımı artıyor ve idrardaki taş oluşumunu önleyen koruyucu olan sitrat azalıyor, taş oluşumu kolaylaşıyor.”