Güncelleme Tarihi:
Majör depresif bozukluk, majör depresyon veya klinik depresyon, en az iki hafta boyunca, farklı türden günlük hadise ve tecrübeler karşısında, sabit bir şekilde düşük ruh halinde bulunulması ile karakterize edilen bir zihinsel hastalıktır.
Hastalığın getirdiği düşük ruh hali durumuna, sıklıkla, düşük benlik saygısı, önceden keyif alınan aktivitelerden haz yitimi, düşük enerji ve sebebi belirsiz acı duyma hissi eşlik eder. Yanı sıra, hasta kimse, zaman zaman yanlış inançlara ya da herhangi bir uyarıcı olmaksızın bir sanının varlığına dair inanışlara kapılabilir. Kimi hastalar, sağlıklı geçen yıllar ile ayrılmış depresyon periyotları halinde hastalığı tecrübe ederken, geri kalan kısım hastalar, hastalık semptomlarını hemen hemen sürekli bir şekilde gösterirler. Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin kişisel, mesleki, veya öğrenim yaşamı ile uyku düzeni/kalitesi, yeme-içme alışkanlıkları ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde etkiler.
MAJÖR DEPRESYON BELİRTİLERİ
Majör depresif bozukluk, hasta kimsenin ailesel ve kişisel ilişkilerini, iş ve eğitim hayatını, uyku ve yeme-içme alışkanlıklarını ve genel sağlık durumunu önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Hastalığın, kişinin sahip olduğu işlevsel kabiliyetlerine ve huzur/refahına olan etki düzeyi, diyabet gibi diğer kronik hastalıkların etki düzeyi seviyesindedir.
Hasta kimse, çoğunlukla hayatın tüm yönlerine nüfuz etmekte olan oldukça düşük bir duygudurum içerisindedir. Yanı sıra, hastalık öncesinde keyif veren etkinliklerden haz alınamamaya başlanmıştır. Hasta kimseler, değersizlik, yersiz/nedensiz suçluluk ya da pişmanlık, çaresizlik, umutsuzluk, kendinden nefret etme gibi duygu ve düşünceler içinde bulunmaya başlayabilir ya da bu duygu ve düşüncelerin varoluşuna olan inanmışlıkla onlardan sürekli yakınır hale gelebilir.
Ağır seyreden vakalarda, hasta bireyler psikoz belirtileri gösterebilmektedir. Bu belirtiler arasında delüzyon ve daha az sıklıkta kötücül halüsinasyon bulunmaktadır.
Hastalığın diğer belirtileri arasında şunlar sıralanabilir: zayıflamış odaklanabilme, dikkatini toplayabilme kabiliyeti ve hafıza (bilhassa melankolik veya psikozlu vakalarda), sosyal etkinlik ve etkileşimlerden kendini çekme, zayıflamış cinsel dürtü, asabiyet/alınganlık, ölüm ya da intihar düşüncesi içerisinde olma. Uyku yitimi, hasta bireylerde yaygındır. Karakteristik olarak, kişi çok erken uyanmakta ve uykuya geri dönememektedir. Aşırı uyuma hali de gerçekleşebilir. Bazı antidepresan ilaçlar da, uyarıcı etkisinden ötürü uyku yitimine yol açabilmektedir.
Hasta birey, birden çok fiziksel yakınmadan bahsedebilir: yorgunluk, baş ağrısı ya da sindirim sorunları gibi. Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre, fiziksel yakınmalar, gelişmiş ülkelerdeki en çok rapor edilen belirtilerdir.Genellikle, iştah kaybı ve buna bağlı olarak bir kilo kaybı gerçekleşir. Nadiren de olsa iştah ve kilo artışı da gerçekleşebilmektedir. Hasta kimsenin ailesi ya da arkadaş çevresi, bu kimsenin davranışlarının ajitasyon ya da aşırı halsizlik içinde olduğunu gözlemleyebilir. Yaşlı hastalarda, unutkanlık gibi kognitif belirtiler ile birlikte,daha belirgin olarak, hareketlerin yavaşlaması gözlemlenebilir. Hastalığa, çoğu kez, yaşlı bireylerde sıkça görülen fiziki rahatsızlıklar eşlik eder: örneğin, felç, kardiyovasküler hastalıklar, Parkinson hastalığı ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı.
Hasta çocuklar sıklıkla depresif bir duygudurumdan ziyade alıngan bir duygudurum içerisinde gözlemlenmiştir ve çocukların hastalık belirtileri, yaş ve içerisinde bulunulan şartlara göre farklılık göstermektedir. Çoğu hasta çocuk, okula olan ilgisini kaybetmekte ve akademik performansında bir gerileme ile karşılaşmaktadır. Bu çocuklar ilgi meraklısı, müşkülpesent, başkasına muhtaç ya da endişeli olarak tarif edilebilmektedir. Bu sebeplerden ötürü, hastalık tanısında geç kalınabilir ya da hastalığın doğru teşhisi, bu belirtilerin normal bir huysuzluk/aksilik olarak yorumlanması ile, ıskalanabilir.