Ersin ERCAN- Durmuş SEVİNDİK/ZONGULDAK, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2008 12:59
ZONGULDAK'ta, 2 ay önce lösemiden yaşamını yitiren 12 yaşındaki Nazlı Benli'nin, hastanede tedavi görürken kendisinden gizlenen hastalığını sağlık karnesinden öğrendiğinde günlüğüne yazdığı satırlar yürek burktu.
İŞTE NAZLI VE YÜREK BURKAN GÜNLÜĞÜ
“Herkes bana yalan söyledi. Kanserden ölmek istemiyorum” yazılı günlüğü elinden bırakmayan gözüyaşlı anne 30 yaşındaki Maviye Öztürk, 5 yıl boyunca kızının hastalığına teşhis koyamamakla suçladığı 7 doktor hakkında suç duyurusunda bulundu.
Rat Mahallesi'nde oturan, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda işçi olarak çalışan eşi İlhan Benli'den geçimsizlik nedeniyle boşanan 2 çocuk annesi ev hanımı Maviye Öztürk'ün, Cumhuriyet İlköğretim Okulu 7'nci sınıf öğrencisi kızı Nazlı Benli, 2002'de yüksek ateş, halsizlik ve ishal şikayetiyle Zonguldak
Atatürk Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Nazlı, 1 hafta hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edildi. Maviye Öztürk, daha sonra aynı rahatsızlığı sürekli tekrarlayan kızını defalarca hastaneye götürdü. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi ile Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nde birçok kez muayene olan ve tedavi gören Nazlı'nın böbreklerinde iltihap, kanında mikrop olduğu söylendi. 8 Kasım 2005'te ise epilepsi teşhisi konuldu.
‘GEÇ KALINMIŞ, HASTALIK İLERLEMİŞ’
İlaç tedavisine başlanan Nazlı'nın rahatsızlığının artarak devam etmesi ve sık sık bayılması üzerine anne Maviye Öztürk, kızını 27 Temmuz 2007'de yeniden Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'ne götürdü. Tahlillerin ardından çocuk doktoru Nevin Uzunoğlu'nun yaptığı incelemede Nazlı'nın lösemi hastası olduğu ortaya çıktı. 4 gün burada tedavi gören Nazlı, daha sonra Ankara Dr. Sami Ulus Hastanesi'ne sevk edildi. Ancak doktorlar, “Geç kalınmış. Hastalığı çok ilerlemiş” dedi. 5 ay 9 gün süren ilaç ve kemoterapi tedavisine rağmen Nazlı, 9 Ocak'ta yaşamını yitirdi.
GÜNLÜK YAZDI
Ankara'daki hastanede tedavi görürken hastalığı kendisinden gizlenen Nazlı, 15 Ağustos 2007'de sağlık karnesinden lösemi olduğunu öğrendiğinde büyük üzüntü yaşadı. Aynı gün kalemi eline alan küçük Nazlı, günlüğüne şöyle yazdı:
“Bugün çok mutsuzum. Neden biliyor musun? Bende iltihap falan yokmuş, kansermişim. Ama ben ölmek istemiyorum. Herkes bana yalan söyledi. Herkese çok kızgınım. 2 gün sonra çıkacağım, ama kanserli bir kız olarak. Eğer ben ölürsem kanserden ölmek istemiyorum. Kanserden ölen çok olmuş. Onlardan biri de ben olmak istemiyorum.”
ANNENİN GÖZYAŞLARI DİNMİYOR
Kızının cenazesini Zonguldak'ın Gökçebey İlçesi'ne bağlı Çukur Köyü'nde toprağa veren anne Maviye Öztürk'ün gözyaşları dinmiyor. 8 yaşındaki oğlu Muhammet ile birlikte kızının hastanede tuttuğu günlüğü ve fotoğraflarını elinden bırakmayan anne Öztürk, “Kızım o gün hastalığını öğrendiğinde ben Zonguldak'taydım. Beni aradı ve ‘Ben hastalığımı senden öğrenmek isterdim anne. Neden benden gizledin? Ama ben yine de seni seviyorum’ dedi. Ben kızımı lösemi olmadığına yine inandırdım. Sonra da zaten hemen günlüğüne ‘Çok mutluyum, lösemi değilmişim’ yazmış. Ancak son günlerinde hastalığını daha fazla ondan saklayamadım ve söyledim. Kızım hastalığı yeneceğine inanmıştı. Hep ‘Ben bu hastalığı yeneceğim’ dedi. Ama yenemedi. Hastalık bizi yendi” dedi.
7 DOKTORA SUÇ DUYURUSU
Kızının son günlerinde hastalığına teşhis koyamayan doktorları kastederek, “Anne hakkımı ara” dediğini belirten Maviye Öztürk, 5 yıl boyunca hastalığa teşhis koyamayan 7 doktor hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na avukatı aracılığıyla suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Maviye Öztürk şöyle konuştu:
“5 yıl boyunca defalarca hastaneye götürdüm kızımı. Sürekli takip ettim. Ambulanslar tuttum. Benim bütün çabama rağmen doktorlar kızımın hastalığına teşhis koyamadı. Bir kanında mikrop olduğunu söylediler. Bir ‘Böbreklerinde iltihap var’ dediler. 2005'te de epilepsi olduğunu söylediler. Ancak benim kızım en baştan beri kan kanseriymiş. Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi ile Zonguldak Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nde görevli olan kızımı muayene eden 7 doktor, benim kızımla gerektiği gibi ilgilenmedi. Bu 7 doktor hakkında suç duyurusunda bulundum. Kızımın vasiyetini yerine getirdim. Daha sonra da 270 bin YTL'lik maddi ve manevi tazminat davası açacağım. Bu işin peşini bırakmayacağım. Başka anneler yanmasın. Ben 2 aydır uyuyamıyorum. İlaç alarak uyuyabiliyorum. Kızım rüyalarıma giriyor. Adalete güveniyorum.”
Avukat Veysel Sivri ise sağlık karnesinden isimleri yazılı olan 7 doktor hakkında hazırladığı şikayet dilekçesini savcılığa sunduğunu belirterek, “Savcılık konuyla ilgili soruşturma başlattı. Bundan sonra hukuki süreç işleyecek” diye konuştu.