Güncelleme Tarihi:
Parkinson hastalığının 65 yaş üzerinde yüzde 2 ila 3 oranında görüldüğünü anlatan Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Özge A. Kadırhan, “50 yaş altında nadir görülmekle birlikte yüzde 3 oranında görülme riski vardır. 80 yaş sonrası görülmek sıklığı artmaktadır. Oran yüzde 3’e kadar çıkmaktadır. Genetik yatkınlık hastalarda yüzde 5 oranında görülmekle birlikte biz 30 yaş altında tanı koyduğumuz zaman bu genetik yatkınlık durumunu yüzde 40 oranında saptayabiliriz” diye konuştu.
UYKU DAVRANIŞ BOZUKLUĞUNA DİKKAT
Tarımda kullanılan pestisit, parkinsonun risk faktörleri arasında yer aldığı uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özge A. Kadırhan, “Hastalığın nedeni henüz tam olarak belli olmasa da çalışmalar, zaruri pestisit kullanımının Parkinson riskini artırdığı gösteriyor. Parkinson Cemiyeti’nin 2019 yılında yayınladığı kılavuza göre koku almada azalma, kabızlık, hastaların rüyayı yaşaması hastalığın öncü bulguları arasında yer alıyor. Hastalarda kabızlık ve koku almada azalma olduğu zaman MR’lı bir tarama testi yaptığımızda Parkinsona neden olan yapıların beyinde yüzde 40 oranında azaldığını görebiliyoruz. REM uyku davranış bozukluğu dediğimiz hastaların uykusunda sorun olduğu zaman hastaların 5 yıl içinde Parkinsona yakalanma oranı yüzde 60 oranında artmış. Bunlar yapılan çalışmalarda gösterilmiş” ifadelerini kullandı.
“EEG VE KOKU TESTİ İLE HASTALIĞIN TEDAVİSİNE BAŞLAYABİLİRİZ”
Günümüzde hastalığın tedavisinde en etkili yöntemin ilaç tedavisi olduğunu anlatan Dr. Öğr. Üyesi Kadırhan, şunları söyledi:
“Bunların yanı sıra hastalığa neden olan bazı risk faktörleri de mevcut. Parkinson motor bulguları halk arasında bilinen hareketlerde yavaşlama, katılık, titreme gibi durumların görülmesi için 10, 20 hatta 25 yıllık bir süreç gerekli. Ama ailede genetik yatkınlık varsa erken dönemde bir tarama testi yapılmalıdır. Uykuda yapacağımız bir EEG ve koku testi ile erken evrede tanı koyup hastalığın tedavisine başlayabiliriz. Tedavide önceliğimiz beyindeki eksik maddeyi yerine koymak. Günümüzde kabul edilen en etkili tedavi ilaç tedavisi. İlerleyen yıllarda ilaç tedavisinde hastalarda istemsiz yan etkiler olabiliyor. Bu hastaların tedaviye gösterdiği yan etki. Bunları yok etmek amacıyla beyin pili olarak bilinen derin beyin stimülasyonu hastada belirli kriterlere göre tercih edilen bir cerrahi yöntem. Araştırma seçenekleri olarak da hastalara kök hücre tedavisi, gen tedavisi çalışmaları sürüyor. Kök hücre tedavisi şu an Avrupa’da bir merkezde 60 hasta üzerinde uygulanmış.”
“HASTALAR BAKLADAN UZAK DURMALI”
Hastalıkla birlikte kas zafiyetinin yaşandığını ve bu durumun hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini belirten Kadırhan, “Eklemlerde katılık, yaşam kalitesinin giderek düşmesi meydana geliyor. Öncelikle hastalara ilaçları alırken bazı tavsiyelerde bulunuyoruz. Hayvansal ya da bitkisel proteinlerle birlikte öğünde alınacağı zaman ilaçların bir saat önce alınmasını öneriyoruz. Kabızlığı önlemek adına bol su tüketimini öneriyoruz. Hastalığın neden olduğu iştahsızlık, bulantı, kusmayı da yenebilmek için hastaların sık sık küçük öğünler halinde beslenmesini öneriyoruz. Reflü de bu hastalarda görülebiliyor. O nedenle yemekten sonra en az 45 dakika kişi dik konumda kalmalıdır. Yaz aylarında bakla tüketimi var. Baklanın içerisinde Parkinson ilaçlarının etken maddesiyle birleşen bir madde var. O yüzden hastalara bakla tüketmemelerini öneriyoruz” diye konuştu.
GÜN İÇİNDE EGZERSİZE YER AÇIN
Hastalar yaşam kalitelerini artırmak için ilaç tedavisinin yanında muhakkak bazı egzersizleri uygulaması gerektiğini anlatan Nörolog Dr. Öğr. Üyesi Özge A. Kadırhan, “Hasta sabah kalktığı andan itibaren bunu uygulamaya başlamalı. Gün içerisinden tekrarlar halinde egzersizine devam ediyor. Hastanın pozisyon, duruş ve yürüyüşünü koordine edebileceğimiz hareketler. Bunlar kas zafiyetinin önüne geçmeyi amaçlıyor. Bu hareketler muhakkak doktora danışılarak doktor kontrolünde yapılmalı. Sabah tutukluğunu yenmeyle hasta egzersizlere başlıyor. Ardından bir gözetmen kontrolünde küçük yürüyüşler yapıyor. Hareketleri tek başına yapmamasını öneriyoruz. Hastaların düşmesi söz konusu olabilir” uyarısında bulundu.