Güncelleme Tarihi:
İnsan, sosyal bir varlık olarak tanımlanır ve bireyselleşme sürecinde bireyselliğini korurken aynı zamanda toplumla da uzlaşı içinde yaşar. Ancak kendi içinde birey ve toplum dengesinin bozulmasına sebep olan bazı insanlar vardır. Kişinin mutluluğunu ve özgürlüğünü ciddi biçimde baltalayan, kendisi olmasına bir türlü izin vermeyen, bireysel kimliğini ifade etmekten alıkoyan, başkalarının memnuniyetini önceliğine alan ve kişiyi giderek yalnızlaştıran düşünce kalıplarına sahip olan kişilerden söz ediyoruz.
PSİKOLOJİK SORUNLARA NEDEN OLUYOR
Kendini sevdirmek uğruna karakterlerini bastıran kişiler farkında olmadan, hayat ile bağları kopmuş, daha öfkeli ve giderek kendisine yabancılaşmış bir hale gelirler. Karakterlerini bastıran kişiler başkalarının ne dediğine göre yaşayan, başkalarının kendisi hakkında sürekli yargıda bulunduğunu düşünüp ona göre davranan, sürekli dış referanslarla hareket eden ve kendisine ait bir fikri ve inisiyatifi ortaya koymaktan çekinen kişilerlerdir.
KENDİNİZİ KANITLAMAK ZORUNDA HİSSETMEYİN
Her girdikleri ortamda sınanma kaygısı yaşayan, girdikleri ortamlarda sürekli performans göstermesi gerekiyormuş gibi düşünen ve sürekli onay alma beklentisi ile yaşayan insanlar kendi hayatlarını zorlaştırmaktadırlar. İnsanları kırmaktan korkmak, hayır diyememek, olumsuz bir duygusunu dile getirememek, herkes beni sevsin diye beklemek kişinin ciddi ruhsal problemlerinin olduğunun işaretidir. Tüm bu davranışların temelinde yatan kaygı ise; 'Yalnız kalmaktan korkmak.'
Bu kişilerin öykülerine bakıldığında genellikle ebeveynlerinde de benzer özellikler bulunmakta ya da ebeveyn ile güvenli bir ilişkinin kurulamamış olduğu anlaşılmaktadır. Kişinin kabul görmeyeceği düşüncesi nedeniyle kendi rengini ortaya koymaktan kaçınması, reddedilmekten korkması, küçük düşme kaygısı, sevilmeyeceği endişeleri, ilgi gösterilecek birisi olmadığı düşüncesi, insanların kendisinden uzaklaşacağı ve yalnız kalacağı gibi hatalı düşünceler ve yanlış inançlar kişinin hayatını olumsuz yönde etkilemekte ve yönetmektedir.
DEPRESYON İLE SONUÇLANIYOR
Bu kişiler giderek sosyalleşmekten kaçınmakta, çevresindeki insanlar ile ilgili yanlış ve hatalı yorumlar yapmakta ve giderek insan ilişkileri bozulmaktadır. Kişiler, en sonunda yalnız kalırlar ve depresyon ile sonuçlanan bir durum ortaya çıkar. Burada ironik olan şudur; genellikle başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda 'falcılık' yapıp ona göre hareket edenler, aslında kendi düşündükleri şeyi karşısındakine yansıtıp sanki onun düşüncesiymiş gibi algılamaktadırlar. Bu insan ilişkilerindeki bir yanılsamadır.
Yeni tanıştığı insanların olduğu bir ortamda kişinin; "Ben söze başlarsam kimse söylediklerime ilgi göstermez" düşüncesiyle suskunluğu tercih etmesi tamamen kendi ürettiği düşünce ile ilgili bir durumdur ancak bunu karşı taraf düşünüyormuş gibi algılar. Bu yansıtmaları sık sık kullanan kişiler, ilişkilerinde ciddi zorluklar yaşarlar.
DOĞRU ALGIYI YOK EDİYOR
Düşünme şekilleri erken yaşlardan itibaren yanlış yönde ilerlemiş olduğu için, kişi ilişkilerinde objektif olarak anlama, yorumlama ve tepki verme gibi davranışları gösteremez. Size önerebileceğimiz en iyi tavsiye kendiniz olmanız ve düşüncelerinizi söylemekten korkmamanız.