Kasıktan beyin ameliyatı

Çok şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve şaşkınlık haliyle hastaneye başvuran Aluç’un beyin tomografisinde baloncuk tespit edildi. 

Doktorlar, kasıktaki ana atar damarın içine girip beyin damarlarının içine kadar ilerledi ve platin sarmal yerleştirerek anevrizmayı tıkadı. Her 10 kişiden birinde rastlanılan hastalığından kurtulan Aluç taburcu edildi.

BEYİN ANEVRİZMALARI ÇOK CİDDİ RİSK OLUŞTURABİLİR

Operasyonu gerçekleştiren Lokman Hekim Ankara Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Kırbaş, beyin baloncuklarının çok ciddi tıbbi sonuçlar doğurabilen bir hastalık olduğunu belirtirken, “Baloncukların hayati bir risk oluşturmaması için kanamayacak şekilde ortadan kaldırılması gerekir. Hastamızdaki durum, farklı bir yaklaşım gerektiriyordu. Bu yüzden kapalı yöntemle, kasıktan girerek beyne ulaşıldı ve baloncuğu tamamen kapatıldı” dedi.

HAYATİ RİSKİ ÇOK YÜKSEK

Hamit Aluç’un başarılı bir operasyon sonrasında sağlığına kavuştuğunu anlatan Kırbaş, “Beyin anevrizması dediğimiz baloncuk, her 100 kişiden 5'inde görülüyor. Ancak herkeste kanamaya yol açmıyor. 100 bin kişinin 10'unda baloncuk kanamaya yol açabiliyor. Oldukça ölümcül seyreden ve yüksek oranda sakatlığa yol açan bir hastalık. Anevrizmanın tedavi edilmesinin nedeni, birinci kanamadan sonra ikinci kanamayı engellemektir. Birinci kanamada ölüm riski yüksektir ancak ikinci kanamadan sonra her 20 hastadan 8'i maalesef kaybedilir. Açık cerrahinin hastaya getireceği risklere nazaran kapalı yöntem daha az sorun yaşanmasını sağlıyor. Hastanın kaybedilme veya sakat kalma riski açık cerrahiye göre daha az" diye konuştu.

Operasyona ilişkin bilgi veren Doç. Dr. İsmail Kırbaş, şunları kaydetti: “Açık cerrahi yöntemde kafatası açılarak anevrizmanın yerleştiği damar bulunup, damar ile anerizma boynu arasına metal bir klip konularak anevrizma içine kan engellenir. Kapalı ameliyat, kafatası açılmadan, damar içinden uygulanan yöntemlerle gerçekleştirilir. Günümüzde kapalı ameliyat yöntemleri, beyin anevrizma tedavisinde ilk tıbbi seçenek haline gelmiştir. 10-15 yıl öncesine kadar tedavisi imkansız veya çok riskli olarak kabul edilen kompleks yapıdaki anevrizmaları bile günümüzde gelişen kapalı ameliyat yöntemlerimiz sayesinde artık başarı ile tedavi edebiliyoruz. Kapalı anevrizma cerrahisinin, açık cerrahiyle karşılaştırıldığında çok önemli avantajları vardır. Tedavi sonrasında hastanın daha kısa sürede normal aktivitelerine dönebilmesi, daha düşük komplikasyon gelişme riski, birden fazla sayıda anevrizması olan hastalarda tek bir işlemle tüm anevrizmaların tedavi edilebilmesi, işlem sonrası cerrahi bir yara izi olmaması kapalı ameliyatın avantajlarından bazılarıdır.”