Buse ÖZEL/bozel@hurriyet.com.tr
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2016 09:02
"Dünyanın en pozitif, en hayat dolu hastasıydı. Tedavi süresince başına gelmeyen kalmamıştı. Çok büyük acılar çekmişti ama Candan o kadar hayata bağlıydı ki acılar içindeyken bile hala bizi güldürmeye çalışırdı. İyileştikten sonra ailesiyle ilk kez tatile gidecekti, çok heyecanlıydı ve..."
Prof. Dr.
Deniz Sargın, Türkiye'de ilik naklini ilk kez yapan önemli isimlerden bir tanesi. Hematolog, Prof. Dr. Sargın, bugüne kadar
birçok lösemi hastası başta olmak üzere binlerce kan hastasını tedavi etti. Prof. Dr. Sargın unutamadığı hasta öyküsünü anlattı:
HASTALARIMIZLA GENELLİKLE ÖMÜR BOYU GÖRÜŞÜRÜZ
"Bizim hematolojide hastalarımız hep ömür boyu bize gelir ve bağımız kopmaz. Çünkü başka bir doktora gitse bile tedaviyi ilk yapan doktorla konuşması gerekir. O nedenle iyileşseler de zaman zaman düğünlerine gideriz, çocukları olur vs. hep görüşürüz. Ve bizim hastalarla olan duygusal bağımız diğer branşlardan daha fazladır.
Sene 1999'du, Çapa'da çalışıyordum. 22 yaşında Candan adında kan kanseri bir hasta geldi. Evli, 2 yaşında bir oğlu var. Candan, o kadar hayata bağlıydı ki başına gelen hiçbir şey, tedavinin zorluğu, karşılaştığı zorluklar onu üzmüyor, hep şaka yapmaya, gülmeye, eğlenmeye devam ediyor.
GÖZLERİ KAPANDI
İlik aramaya başlandı tabii ki ve uygun donör bulundu. Nakli yapacaktık fakat birden kan değerleri çok düştü ve gözlerinde kanama oldu. Bu kanama yüzünden iki gözü de görme işlevini yitirdi. Gözlerinin tekrar açılıp açılmayacağı belli değil. Candan o süreçte bile o kadar neşeliydi ki sabah odasına gittiğimde eliyle bana 3 yapıp "Hocam bakın bu 3 ben görüyorum" derdi ve gülerdi görmediği halde. Bizi de güldürmeye çalışırdı.
KALÇA NEKROZU YÜZÜNDEN YÜRÜYEMEZ HALE GELDİ
Önce kan değerlerini toparladık, ameliyat oldu, gözleri açıldı. Yine tedavi sırasında çok fazla kortizon içeren ilaç kullanıldığı için bacaklarında da sorun oldu ve kalça nekrozu oldu. Nekroz yüzünden
yürüyememeye başladı. Sonra onu da tedavi ettik, ameliyat oldu. En sonunda ilik nakli, göz ameliyatı, nekroz ameliyatı derken tüm tedavilerini tamamladık ve 2 yılın sonunda 24 yaşında Candan'ı taburcu ettik.
BİRBİRİNE ÇOK AŞIK BİR KARI KOCA AİLECEK İLK KEZ TATİL YAPACAKLAR
Eşi de Candan'ı çok seviyor, karısına çok aşık, çok bağlı bir adam. Hep beraber iyileşmenin ardından ilk defa ailecek tatil planı yapıyorlar. Çapa'ya yakın oturuyor, bir kuaförde saçını yaptırıyor, hazırlanıyor, o gün tatile çıkacak.
KARŞIDAN KARŞIYA GEÇERKEN TAKSİ ÇARPTI Kuaförden çıkmış, karşıdan karşıya geçerken bir taksi gelip Candan'a çarptı. Yine bizim hastaneye getiriyor ambulans, beyin kanaması geçiriyordu, hemen müdahale ettik. 15 gün yoğun bakımda kaldı. 15 günün sonunda Candan'ı kaybettik. O kadar zor şeyler yaşamıştı ki Candan, o kadar ağır tedaviler görmüştü ama hayata küsmemişti. Ağladık, hepimiz o kadar üzüldük ki ekipçe sanki bir hastamı değil kız kardeşimi kaybetmiş gibi oldum.
Dava sürecinde gidip tanık olup, daha fazla ceza almasını istedim ama tabii ki görmediğim için gitmedim. Eşi de kendini toparlayamadı ve oğlunu alıp İstanbul'u terk etti. Başka bir şehre yerleşti. Bazen hastalar o kadar üzülür, o tedavi süreci o kadar travmatik olur ki o hastaneye bir daha gelmezler, o semte bile gitmek istemezler. Eşi de öyle oldu. Oğlunu da alıp başka bir yere yerleşti."