Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Ercan, oruç tutanlarda kalp-damar sisteminde pıhtılaşma oluşma riski ve iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL kolesterolün artış gösterdiği, koroner arter hastalığı için risk faktörü olan homosistein seviyelerinin azaldığının klinik çalışmalarda görüldüğünü söyledi.
Buna rağmen bazı kalp hastalarında ise oruç tutmanın bazı rahatsızlıklar ortaya çıkarabileceğini ifade eden Prof. Dr. Ercan, şunları kaydetti:
“Ancak bazı kalp hastalarında da oruç tutma sonucu hastalıklarında kötüleşme, ritm bozuklukları ,kalp krizi gibi istenmeyen olaylar görülmektedir. 'Kalp hastalarının hiçbiri oruç tutamaz' demek doğru değildir. Özellikle koroner kalp hastalığı tedavi edilmemiş kişiler, kontrolsüz hipertansiyonu olanlar, kalp yetersizliği hastaları ve önemli kalp kapak hastalığı bulunanlar için oruç tutmak riskli olabilir.
SIVI VE TUZ KAYBINA DİKKAT
Koroner arter hastalarında, iftarda yağ oranı ve kalorisi yüksek, hızlı yenilen ağır yemeklerden sonra kalp krizi riski yükselmektedir. Yine gündüz içilemeyen sigaraların iftarda ardı ardına içilmesi kalp krizini tetikleyebilir. Kalp yetersizliği hastaları genellikle idrar söktürücü denilen ilaçlar başta olmak üzere bir çok ilaç kullanırlar ve uzun süren oruç dönemlerinde ciddi sıvı ve tuz kaybı gelişebilir. Bu da ani tansiyon düşmesi, bayılma, ritm bozuklukları ve hatta şok tablosuna neden olur.”
Oruç ibadetini yerine getirmek isteyen kalp rahatsızlıkları bulunanların, doktorlarıyla görüşmesinin çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ercan, “İftarda ve sahurda ise yemek sırasında aşırı su ve tuz yüklenmesi ile zaten kasılma gücü sınırlı olan kalp aşırı yük altında zorlanır ve kalp yetersizliğinde kötüleşme ve klinik tabloda bozulmaya neden olabilir. Yine ritm bozukluğu nedeni ile tedavi altında olan hastalarda bu sıvı-mineral dengesizliği ritmin bozulmasını kolaylaştırabilir. Tüm bu nedenlerle kalp hastaları oruç tutmak istiyorlarsa mutlaka kendi durumlarını iyi bilen bir doktor ile görüşüp izin almalı ve ilaç düzenlemesi yapıldıktan sonra oruç tutmalıdırlar” diye konuştu.
KALP HASTALARI RAMAZAN'DA NELERE DİKKAT ETMELİ
İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emre Özpelit de, kalp rahatsızlığı bulunan ve oruç tutan kişilerin beslenme tarzına çok dikkat etmesi gerektiğini bildirdi.
Kalp hastası olanların iftar ve sahurda tereyağı, sakatat yağları, kırmızı etin görünen kısımlarında bulunan yağlar gibi hayvansal yağlardan uzak durması gerektiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:
“Ramazanda mümkün olduğunca hafif yenmeli, yemeğe öncelikle hafif bir kahvaltı veya çorbayla başlanmalı, sonrasında bol sulu, kızartılmamış, sebze içeren, az yağlı bir öğünle devam edilmelidir. Hamur işi yemekler ve böreklerden uzak durmak gerekir, ancak yenecekse bol sebzeli olanlar tercih edilmeli ve ölçülü yenilmelidir.
Sahurda çok ve ağır yemek uzun süre tok tutar inanışı yanlıştır. Tam tersine kan şekerini hızlı yükselten karbonhidrat içeren gıdalar erken acıkmaya sebep olurlar. Sıvı gıdaların yanında ölçülü yenen süt, yumurta, yoğurt, peynir ve lifli gıdalar (sebzeler) kan şekerini dengeli tutar ve acıkmayı geciktirirler.”
İLAÇ ALMA DÜZENİ BOZULMAMALI
Oruç tutacak kalp hastalarının ilaç alma düzenini bozmamak adına hekimiyle konuyu görüşmesi gerektiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Özpelit, şunları kaydetti:
“Oruç tutacak kalp hastası mutlaka doktoru ile görüşerek ilaçların düzeni bozulmayacak şekilde zaman ayarlaması yapmalıdır. İlaç düzeni günde 2 kez, sahurda ve iftarda olmak üzere ayarlanabilir. Günde 3 kez alınan ilaçlar mümkünse 2 defada alınabilir, ancak bu mümkün değilse oruç tutmamak daha uygun olacaktır.
Sıcak yaz aylarında oruç tutmaya bağlı olarak su ve tuz kaybı gelişir ve tansiyon değerlerinde düşme gözlenebilir. Bu durumda tansiyon ilaçlarının dozları geçici olarak azaltılabilir. Yakın takip gerektiren pıhtı önler (kan sulandırıcı) ilaçlar besinlerle etkileşebilecekleri için bu ilaçları kullanan kalp hastalarında Ramazan ayında daha sıkı kontrol ve izlem yapmak uygun olacaktır.”