Güncelleme Tarihi:
Haberlerin medyada yer alış ÅŸeklinin çok önemli olduÄŸunu dile getiren Prof. Dr. BaÅŸak, "Bu haberlerde daha çok tirajı artırma, ilgi çekme gibi amaçların baskın olduÄŸunu görüyoruz. Åžiddet görmüş kadın bedeninin medya tarafından meta olarak kullanıldığını görüyoruz. GeçtiÄŸimiz hafta Twitter'da yayılan haber bunu çok iyi örnekliyor. Haberde flulaÅŸtırmış bir kadın bedeni kullanılmış. Bu görüntü beni gerçekten çok rahatsız etti. Kadın bedeninin haberde flulaÅŸtırılmış olsa dahi, kullanılması ve cinsel obje haline getirilmesi rahatsız edici" diye konuÅŸtu.    Â
 Haberlerde failden çok maÄŸdura odaklanıp bir de medya eliyle maÄŸdur edildiÄŸinin altını çizen Suna BaÅŸak: "MaÄŸdurun medya eliyle yeniden maÄŸdur edilmemesi lazım. MaÄŸdurun medya eliyle yeniden maÄŸdur edilmesi toplumda ÅŸiddetin, meÅŸru olabileceÄŸine dair bir algı oluÅŸturuyor. Mesela şöyle haber baÅŸlıkları görüyoruz; 'BoÅŸanmak isteyen karısını öldürdü', 'Öfkeli koca karısını öldürdü'. Bu tür baÅŸlıklarla medya cinayeti meÅŸrulaÅŸtırmış oluyor, bu tür haberler kocanın karısını, meÅŸru sebeplerden dolayı öldürmüş olduÄŸuna dair toplumda bir algı oluÅŸturuluyor. Bu tür baÅŸlıklar atılmamalı. Bu tür baÅŸlıklar atıldığı zaman, toplumda olumsuz algılar oluÅŸuyor" diye konuÅŸtu. Kadına yönelik ÅŸiddetin birçok ÅŸeklinin olduÄŸunu belirten BaÅŸak, kadının toplumsal iliÅŸkilerinin sınırlandırılması, cinsel ÅŸiddet, ekonomik ÅŸiddet, duygusal ÅŸiddet, sözlü ÅŸiddet, taciz, tecavüz, teÅŸhircilik, tehdit, ÅŸantaj, dijital taciz, gözetleme gibi farklı türlerinin bulunduÄŸunu, fiziksel ÅŸiddetin en uç noktası olan cinayet üzerinden konuÅŸulduÄŸunda eldeki verilere bakılması gerektiÄŸini anlattı.Â
Bianet’in hazırladığı 2015 yılına ait Türkiye’de ulusal, yerel ve internet basınına yansıyan haberlerden derlenerek ortaya koyduğu verilerde kadına yönelik şiddette 2008 yılından bu yana her sene artış gözlendi.  Türkiye’de 2008’de 66 kadın,  2009’da 121 kadın, 2010’da 200 kadın, 2011’de 125 kadın, 2012 de 141 kadın, 2013’te 227 kadın, 2014’te 286 kadın, 2015’te de 289 kadın, 2016’nın ilk iki ayında 11 kadın hayatını kaybetti.
Şiddete duyarsız hale getiriyor
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu  Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz ise kadına yönelik şiddet haberlerinin aktarılma biçimi, dili, ve hedef kitlesi göz önünde bulundurulduğunda ciddi anlamda problemli olduğunu dil getirdi.
"Ölümle sonuçlanan kadına şiddet vakalarının en ince detayına kadar işlenerek, toplumsal algının bu yöne kanalize edildiği bir habercilik anlayışı kabul edilemez" diyen Yılmaz, medyanın kullandığı dilin kurduğu nedensellik bağının, mağduru mu yoksa faili mi odak noktası haline getirdiğinin ve haberlerin sunuluş biçiminin son derece önemli olduğunu ifade etti.
Medyanın şiddeti meşrulaştıran mevcut dilini ve haberciliğini sorgulaması ve bu tür haberlerin aktarımında sorumlu ve duyarlı bir habercilik anlayışının geliştirilmesi gerektiğini aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:  "Medyanın kadına şiddet vakalarıyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturma gayesiyle hareket ederek şiddeti meşrulaştıran dilden uzaklaşması ve kadın bedenini afişe eden magazinsel habercilik anlayışından vazgeçmesi gerekiyor.
Bunun yanı sıra, iyi hal indirimi, haksız tahrik indirimi gibi uygulamalar şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların hayatlarını değersizleştirmekte ve toplumsal adalete olan inancı zayıflattığını söyleyen Yılmaz, dolayısıyla, kadına şiddet vakalarında faillerin yakalanması yeterli olmadığını şiddeti uygulayan faillere yönelik caydırıcı özel ceza infaz sisteminin getirilmesi gerektiğini belirtti.
 Ayrıca görünenin ötesinde insanlık onuruna zarar vermesi bakımından bir insan hakkı ihlali olarak kabul edilen kadına şiddet vakalarının hemen her gün gazete manşetlerinde ve sosyal medyada mağduru hedef alarak normalleştirilmesi, bu vakaların hayatın rutini haline gelme duygusu ve bu yönde gelişen algıyı bu açıdan son derece tehlikeli bulduğunu sözlerine ekledi.
Failin eylemlerini meÅŸrulaÅŸtıran dilÂ
Medyanın haberleri sunuÅŸ biçiminin son derece önemli olduÄŸunu ifade eden Sare Aydın Yılmaz, haberlerin sunuluÅŸ biçimine bakıldığında ÅŸiddetin normal bir davranış biçimi ve haklı nedenleri olduÄŸu görüşünü ortaya koyduÄŸunu söyledi.    Â
 Bu durumun gerek haberlerde gerekse dizi ve filmlerde normalleÅŸtirilmesinin, bireyleri ÅŸiddete karşı duyarsız hale getirdiÄŸini bildiren Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz,    Â
 "Magazinsel bir habercilik anlayışıyla sunulan kadına şiddet vakalarıyla hafife alınan hayatlar, toplumsal algıda taklit etme durumlarını da ortaya çıkarabilmektedir. Mağduru öne çıkaran habercilikte şiddetin belli bir nedensellik bağıyla (aşk, kıskançlık, tahrik) birlikte verilerek failin eylemlerini meşrulaştıran cinsiyetçi bir söylemle sunulması, şiddetin detaylandırılarak kadın bedeni üzerinden işlenmesi, şiddetin normal karşılanmasına sebep olmakta, bu da şiddeti meşrulaştırmanın bir başka yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aksine faili ön plana çıkaran bir dil kullanıldığında ise, zaman içerisinde bu durum failin kahramanlaştırarak mağdurun unutulmasına yol açmaktadır. Kadına şiddete karşı toplumsal sağduyuyu arttırmak ve bilinçlendirmek yerine reyting maksadıyla medya, okuyucunun veya izleyicinin dikkatini çeken bu tür haberleri kullanarak, şiddeti meşrulaştırıcı bir araca dönüşmektedir. Dolayısıyla, medya gibi iletişim araçlarının şiddet vakalarını takibi önemli olduğu kadar, bu vakaların veriliş biçimini de sorgulayarak sorumlu bir habercilik anlayışıyla hareket etmesi gerekmektedir."     diyerek sözlerini tamamladı.
Â
     Â
Â
Â
Â