Güncelleme Tarihi:
Kadınlar ve erkekler olarak başımıza gelen hiçbir şeye, yaşadığımız hiçbir olaya aynı tepkiyi vermiyoruz. İlişkilere yaklaşımımız, başlama ve bitirme nedenlerimiz, para meselelerini algılayışımız, estetik beğenilerimiz, öfkelendiğimiz ya da sevdiğimiz şeyler, hatta kariyer hedeflerimiz neredeyse taban tabana zıt. Yine de aynı mekanlarda yaşıyor ve devamı için çabalıyoruz. Çünkü aşık oluyoruz, bağlanıyoruz, aileler kuruyoruz...
Ayrı gezegenlerden gelmiş iki farklı tür gibi davranan kadınlarla erkekleri bu hale getiren şey ise, yüzde 70 oranında hormonlar. Bir de bu hormonların beyinde aktif olduğu bölgeler... Uzmanlara göre; kadınlarda beynin sağ yarısı, erkeklerde ise sol yarısı aktif.
- Farklılıklar daha beşikte başlıyor. Psikologların yaptığı klinik araştırmalara göre, erkek bebekler ortalıkta gezinip oyalanırken, kız bebekler zamanlarının çoğunu çevrelerini gözlemleyerek geçiriyorlar.
- Erkeklerde beynin sağ ve sol yarımküreleri arasındaki bilgi akışını sağlayan kısım kadınlarınkine göre daha küçüktür. Bu da beynin duygusal tarafı (sol lob) ile mantıksal tarafı (sağ lob) arasındaki bilgi alışverişini kısıtlıyor. Bundan dolayı erkekler bir durum karşısında beyinlerinin yalnızca bir lobunu kullanmayı tercih ediyorlar.Ya sadece mantıklı ya da tamamen duygusal kararlar veriyorlar. Kadınlar ise karşılaştıkları durumlar karşısında beyinlerinin her iki tarafını da kullanabiliyorlar. Hem mantık hem de duygusal bakışla daha dengeli çözümler bulabiliyorlar.
- Kadın için önemli olan içini dökmek iken erkek için önemli olan sonuç bulmaktır. Erkek kadına hiçbir şey yapmasa bile dinleyerek destek verebilir. Bir kadında erkeğe çözüm önerisinde bulunmadan sadece onu kabullenerek yardımcı olabilir. Erkek kabul edildiğini, kadın da paylaşıldığını hissettiği zaman sevildiğini düşünür.
- Kadınlar taleplerini doğrudan açıklamayı değil bir uzlaşma noktası bulunana kadar tartışmayı tercih ediyorlar. Amerikalı dilbilimci Deborah Tannen’nin araştırmalarına göre, erkekler bunu tamamen anlaşılmaz buluyor ve tahammül edemekleri böyle bir tartışmayı, tamamen tek taraflı bir çözüm bularak noktalıyorlar. Üstelik kendilerinden beklenenin bu olduğuna inanarak yapıyorlar bunu. Halbuki bu tavır kadınları çıldırtıyor.
- Kadınlarda konuşma yeteneklerini yönlendiren merkez beynin sol tarafında bulunur.Erkeklerde ise bu merkezler beynin ön ve arka kısımlarında dağılmış konumda bulunurlar. Bu nedenle kadınların konuşma yetenekleri daha gelişmiştir.
- Üzüntü anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda sessizliğini bozar. Kabuğa çekilme, gazete okuma, televizyon seyretme şeklinde olabilir. Bu arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder.
- Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi eleştiri şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini sorunlu, arızalı, yetersiz hissetmesine meydan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.
- Kadınlar tatlı ve ekşiye karşı daha duyarlıdır.Erkekler ise tuzlu maddelere daha çok ihtiyaç duyarlar.
- Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır. Bu doğal bir eğilimdir. Kadın bunu yaparken eşini koruduğunu düşünür. Erkek ise karısını kendisinin yönettiğini düşünmeye başlar. Yeterli olduğunu kanıtlama çabasındaki bir erkeğe kadın yardım önerdiğinde erkek yetersiz ve eksik olarak algılandığını zanneder.
- Kadın üzüldüğünde sorunlardan söz ederek kendini rahatlatır. Erkek eşinin çok konuştuğunu söylemeye başladığında ise kadın ihmal edildiğini düşünmeye başlar.