Mehmet Ali Erbil'in hastalığı Kaçış Sendromu nedir? Dünyada sadece 800 kişide görüldü!

Güncelleme Tarihi:

Mehmet Ali Erbilin hastalığı Kaçış Sendromu nedir Dünyada sadece 800 kişide görüldü
Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2020 08:23

Özellikle Mehmet Ali Erbil'in rahatsızlığı sonrasında daha fazla gündeme gelen Kaçış Sendromu hastalığı belirtileri ile merak konusu olmaya başladı. Genellikle çok belirgin belirtilere sahip olmayan Kaçış Sendromu hastalığı, çeşitli semptomların sıkı takip edilmesi ile tespit edilebilmektedir. Peki, Mehmet Ali Erbil'in hastalığı olarak Türkiye'de nam salan Kaçış Sendromu ne demek ve çok az görülen bu hastalığın semptomları ile birlikte tedavisi nedir? İşte, Kaçış Sendromu Hastalığı hakkında detaylı bilgiler

Haberin Devamı

Kaçış Sendromu belirtileri, özellikle Mehmet Ali Erbil'in karşılaştığı rahatsızlığın ardından araştırılmaya başlandı. Dünya üzerinde çok az kişide gözlemlenen Kaçış Sendromu hastalığı, sayı bazında bine yakındır. Dolayısıyla dünya üzerinde 9 milyonda bir görülen Kaçış Sendromu hastalığı hakkında bilgi edinmek isteyen vatandaşlar, internet üzerinden araştırmalarını gerçekleştirmeye başladı. Peki, Kaçış Sendromu ne demek ve nasıl ortaya çıkmaktadır? İşte, Kaçış Sendromu belirtileri hakkında detaylı bilgiler

Kaçış Sendromu tanısı 1960 yılında konulan bir rahatsızlıktır. Dünya üzerinde 9 milyonda bir görülen Kaçış Sendromu hastalığı Türkiye'de ise şu ana kadar sadece Mehmet Ali Erbil'de görülmüştür. Kaçış Sendromu hastalığı belirtileri bakımından da zor teşhis edilen hastalıklardandır. Normal hastalık belirtisi veren Kaçış Sendromu, ancak tüm donelerin tespit edilmesiyle birlikte tespit edilebilmektedir.

Haberin Devamı

KAÇIŞ SENDROMU HASTALIĞI NEDİR VE BELİRTİLERİ NELERDİR?

Kaçış sendromu hastalığı ya da bilimsel adıyla "Capillary leak syndrome" kanın yoğunlaşması, tansiyonun düşmesi gibi bulgular veren hastalık, damarlardan protein, mineral ve suyun sızması" olarak tanımlanmaktadır. Tekrarlayan şoklarla kendini gösteren sendrom, bu krizlerden 24 saat önce gribal enfeksiyonlarda olduğu gibi, halsizlik, yorgunluk, hafif ateş gibi belirtiler veriyor. Krizler birkaç ayda bir tekrarlayabileceği gibi, bazen yıllarca görülmüyor. Krizi önleyici tedavide de üst solunum yolları enfeksiyonlarında kullanılan ilaçlar veya astım, bronşit hapları uygulanıyor.

Sendromu 1960 yılında ilk tarif eden B.Clarkson'dur. Çok az görülen bir hastalık olup, dünyada sadece 791 vakaya rastlanmıştır. ABD'de 10, Fransa'da 32 kişide Türkiye'deyse ilk defa Mehmet Ali Erbil'de rastlanmıştır.

KAÇIŞ SENDROMU NASIL SEYREDER?

Ataklar arasında hasta sağlıklıdır. Neye bağlı olduğu ve bedenin çalışmasının nasıl bozulduğu henüz tam olarak belli değildir. Kılcal damarların içinden dışarıya sıvı çıkış hız ve miktarında artış meydana gelir. Kılcal damarlarda ortaya çıkan bu değişiklikle damar dışına sıvı sızması artar.

Haberin Devamı

Akciğer-kalp-karın zarı gibi bedenin iç boşluklarına ve kaslarının içine, damar içindeki sıvılar sızarak birikir. Damar içi kan basıncı-tansiyon azalınca şok tablosu gelişir. Damar içinden beden boşluklarına sıvı kaçışına neden olan ihtimaller olsa da esas neden bilinmemektedir.

Hasta şikayetleri günlük hayatta sık karşılaşılan şikayetlerdir. Hastalar sıklıkla bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları, yorgunluk gibi belirgin tanımlayıcı özellik göstermeyen yakınmalar ile başvururlar. Klinikte en sık “septik şok" tablosuyla yani kana karışan mikrobik etkenlerin ortaya çıkardığı şok tablosu ile benzerlik gösterir ve karışır.

Ataklar sırasında; damar içi sıvısının ani ve çok miktarda azalması, kanda albumin düzeylerinin düşük olması, kanın koyulaşması-akıcılığının azalması, bazen de monoklonalgamopati denilen özel bir laboratuar bulgusu tespit edilebilir. Gözlenen hastalarda yaygın bir şekilde bağırsaklarda ödem, asit, akciğer ve kalp zarında ve hatta kaslarda sıvı birikip, yaşamı tehdit edici bir tablo oluşturabilir.

Haberin Devamı

TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Kaçış Sendromundaki ani ve hızlı olarak gelişebilen kan basıncı (tansiyon) düşüklüğü yoğun tedavi ve takiple önlenemezse, birden fazla organın çalışması yetersiz hale gelebilir. Bu da hasta için uzun tedavi dönemi hatta ölüm anlamına gelebilir.

Sıvı-elektrolit tedavisi, kan basıncının normallerde tutulmaya çalışılması böbrek, kalp ve beyin gibi hayati organların hasra görmesini engelleyebilir. Kortizonlu ilaçlar tedavide kullanılabilir. Unutulmamalıdır ki, her hastanın tedavisi o an yapılmış olan tetkik ve bulgulara göre değişiklik gösterebilir.

BAKMADAN GEÇME!