Güncelleme Tarihi:
Ntv.com.tr'den Tülay Karabağ'ın haberine göre, 13. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi’nde konuşan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’nin (TJOD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ateş Karateke, rahim ağzı kanserinin önlenebilir kanserler arasında bulunduğuna vurgu yaptı. Hastalık etkeninin cinsel yolla bulaşan HPV (human papiloma virus) olduğunu aktaran Karateke, hastaların % 99’unda bu virüsün tespit edildiğini söyledi.
HPV’nin rahim ağzı kanserine yol açmasında sigaranın çok önemli bir etken olduğuna işaret eden Karateke, HPV ile enfekte olan bazı kişilerde bağışıklık sisteminin virüsü hastalık yapmadan etkisiz hale getirdiği bilgisini verdi. Ancak virüsün bazı insanlarda kansere neden olduğunu söyleyen Karateke, bundaki en önemli faktörlerden birinin sigara olduğunu vurguladı.
Karateke, “HPV ile enfekte olan bazı kişiler kansere yakalanıyor, bazıları yakalanmıyor. Çünkü bu süreci kansere götüren faktörler var, en önemlisi de sigara. Sigara içen kadınlarda HPV’nin vücutta kalıp kansere neden olma riski çok yüksek” dedi.
Virüsün vücuda girdikten sonra 5 ile 10 yıl içinde kansere yol açtığını ve virüse karşı geliştirilmiş aşılar olduğunu belirten Karateke, “Aşılamanın kızlarda 9-26 yaşlar arasında yapılması öneriliyor” diye konuştu.
HPV AŞISI NE KADAR ETKİN?
HPV aşısının etkinliği konusunda yıllardır süren tartışmanın hatırlatılması üzerine, kanser yapan 15 tip HPV bulunduğunu kaydeden Karateke, “Aşı, 16 ve 18 olmak üzere sadece iki tipini kapsıyor. HPV, rahim ağzı kanserlerinin %70'inden sorumludur. Dolayısıyla bu aşılar, oluşabilecek kanseri % 70 oranında engelleyebiliyor. Yeni çıkan ama Türkiye’ye gelmemiş aşılarla bu oran % 80’lere, 90’lara kadar varabilir. Bu aşıyı yaptıranlara, ‘siz artık takiplerinizi, kontrollerinizi yaptırmayın’ demiyoruz. Bu grupta yine bir kanser riski vardır ama daha azdır” değerlendirmesinde bulundu.
RAHİM AĞZI KANSERİNDE DOĞURGANLIK KORUNABİLİR
Karateke, rahim ağzı kanserinin sıklıkla genç hastalarda görüldüğünü ve tedavide doğurganlığı koruyucu yöntemlerin olduğunu belirtirken, TJOD Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir de anne karnındaki bebeğe yapılan testlere dikkat çekti.
Smear testi ile erken tanısı mümkün olan rahim ağzı kanserinin tarama ile önlenebilir bir hastalık olduğu unutulmamalı.
Kromozom hastalıkları için tarama yapıldığını dile getiren Demir bu testlerin, Down sendromu, trizomi 13-18 ve nöral tüp defekti (bel kemiğinde açıklık) açısından risk olup olmadığını gösterdiğini kaydetti.
Gelecekte anneden alınan kanla belki de tüm genetik hastalıkların saptanmasının mümkün olacağını belirten Demir, “Şu anda kanlar yurtdışı laboratuvarlara gönderildiği için yüksek maliyet taşımaktadır. Ama yakında ülkemizde de bu testler yapılmaya başlanırsa maliyet azalacaktır” dedi.
"GÖNÜLLÜ EKİP SAYESİNDE ANNELERİN HAYATI KURTULDU"
Prof. Demir, anne ölümlerinin sebepleri arasında kanamanın ilk sırada geldiğini belirtirken, Prof. Karateke de kanama nedenli anne ölümlerini önlemek amacıyla, İstanbul'da gönüllülük esasına dayalı bir ekip kurduklarını, ekip sayesinde 3-4 annenin hayatının kurtulduğunu söyledi.
Türkiye'de anne ölümlerinin yüz binde 15 civarında olduğunu belirten Karateke, gönüllü mobil ekibin şubat ayından beri hizmet verdiğini söyledi.
Ekibin, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi merkezli olarak çalışmasını sürdürdüğünü dile getiren Karateke, yardıma ihtiyaç duyan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarına ulaştıklarını, 112 Acil Servis sistemi ile destekte bulunduklarını sözlerine ekledi.