Güncelleme Tarihi:
Kelime homeostazı ile Yunan türetilmiştir, ev anlam “benzer” ve durağanlık anlamına gelen “istikrarlı” kelimesinden türemiştir. Sıfat olarak kullanıldığında homeostatiktir.
Homeostasis Nedir?
Homeostaz, organizmaların hayatta kalması için oldukça önemlidir. Genellikle dış ortamdaki değişikliklere karşı bir direnç olarak görülür. Dahası, homeostaz, yaşamı sürdürmek için gerekli iç değişkenleri düzenleyen kendi kendini düzenleyen bir süreçtir.
Başka bir deyişle homeostaz, dış ortamda mevcut değişikliklere rağmen istikrarlı bir iç ortamı koruyan bir mekanizmadır. Vücut, vücut ısısı, kan pH'ı, kan şekeri seviyelerinden sıvı dengesi, sodyum, potasyum ve kalsiyum iyon konsantrasyonlarına kadar bir dizi değişkeni kontrol ederek homeostazı korur.
Homeostazın düzenlenmesi üç mekanizmaya bağlıdır;
Efektör,
Reseptör,
Kontrol Merkezidir.
Tüm süreç sürekli olarak homeostaz düzenlemesini sürdürmek için çalışır.
Reseptör
Adından da anlaşılacağı gibi alıcı, dış veya iç ortamdaki değişikliklerin izlenmesinden ve bunlara yanıt verilmesinden sorumlu olan algılama bileşenidir.
Kontrol Merkezi
Kontrol merkezi, entegrasyon merkezi olarak da bilinir. Alıcıdan bilgi alır ve işler.
Efektör
Efektör, kontrol merkezinin komutlarına yanıt verir. Uyarıcıya karşı çıkabilir veya onu artırabilir.
Homeostasis Örnekleri Nelerdir?
Deri; sıcaklıktaki değişiklikleri algılayan reseptörlere sahiptir. Dış sıcaklık dengenin altına iner veya yükselirse, kontrol merkezi buna göre tepki vermesi için cildimizdeki kan damarlarına ve ter bezlerine sinyaller gönderir. Sıcaklık çok yüksekse kan damarları genişler (vazodilatasyon) ve vücut ısısında düşüşe neden olur. Dahası, ter bezleri vazodilatasyona eşlik edecek şekilde ter üretir. Dış sıcaklık çok soğuksa, kan damarları daralır (vazokonstriksiyon) ve vücudun ısıyı korumasını sağlar.
Böbrek Taşı Oluşumu; Vitaminler ve mineraller vücudumuza gelişmek için gerekli olan besinleri sağlar. Kalın bağırsak ve tükürük bezlerimiz bu besinlerin çoğunu emerken, fazla miktarlar vücudumuzu ter ve idrara çıkma yoluyla terk eder. Tabii ki minerallerin boyutları değişir. Kalsiyum, fosfor ve sodyum, mesaneden geçen idrar yolunda kristaller oluşturdukları için taşı teşvik eden bileşikler olarak kabul edilir. Teknik olarak, çoğu insanın her zaman böbrek taşı vardır.
Homeostaz burada devreye girer. Homeostatik koşullar altında böbrek taşlarımız (veya teknik terimlerle kristallerimiz) o kadar küçüktür ki, hiç düşünmeden onları idrara çıkarırız. Öte yandan, aşırı miktarda taşı teşvik eden bileşikler veya üriner sistemde sıvı eksikliği, kristallerin üriner sistemde oluşmasına ve birleşerek bir taş oluşturmasına neden olabilir.
Homeostasis ve Fizyolojik Sistemler Arasındaki İlişki Nedir?
Vücut sistemi, homeostaz düzenlemelerinin sürdürülmesine katılır. Vücut sisteminin amacı, her sistemin homeostaza katkıda bulunduğu çeşitli kontrol mekanizmalarını tanımlamaktır. İç ortamda homeostaz işlevinin başarısızlığı, hastalıklara veya hastalıklara neden olacaktır. Ağır vakalarda ölüme ve sakatlığa bile yol açabilir.
Birçok faktör homeostazı etkileyebilir. En yaygın olanları;
Genetik,
Fiziksel durumu,
Diyet ve beslenme,
Zehirler ve toksinler,
Psikolojik sağlık,
İlaçların ve tıbbi işlemlerin yan etkileridir.
Homeostaz, çevresel değişikliklere yanıt olarak bir organizmada iç stabiliteyi sürdürme yeteneğidir. İnsan vücudunun iç sıcaklığı, homeostazın en iyi örneğidir. Endokrin sistem ve sinir sistemi, vücudun homeostazını sürdürmek için çok önemlidir. Bununla birlikte, diğer organlar da homeostazın korunmasında rol oynar.
Homeostaz, yaşamı sürdürmek için gerekli olan iç değişkenleri kontrol eden kendi kendini düzenleyen bir süreçtir. Dış sıcaklık yüksek ise vücut ter üreterek serin kalmaya çalışır. Ayrıca cilt yüzeyine yakın kan damarları genişler. Bu, vücut ısısını düşürmeye yardımcı olur. Tersine, eğer dış sıcaklık soğuksa, kan damarları vücut ısısını daraltır ve tutar. Böylece cilt homeostazı korur.