İZMİR, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2007 00:00
EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Öğüt, kekemeliğin genellikle çocuklarda 2- 6 yaşları arasında ortaya çıktığını belirtti, hastalığın toplumda yüzde 3 oranında görüldüğünü söyledi.
Kekemeliğin konuşmanın akıcılığı ile ilgili bir iletişim bozukluğu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öğüt, “Akıcılıkta ortaya çıkan bozukluklar, uygun olmayan duraklamalar, tekrarlamalar ve benzer problemler konuşmanın doğal akışını etkiler.
Kekemelik, çocuklarda genellikle okul öncesi yaşlarda konuşmaya başladıktan sonra ortaya çıkan bir uyum ve davranış bozukluğudur. Çocuk ilk aylarda çok güzel konuşurken, yaşadığı bir olaydan sonra takılarak konuşmaya, kekelemeye başlar. Kekemelik genellikle psikolojik kökenlidir” dedi.
ERKEKLERDE DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Kekemeliğin okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıktığını açıklayan Prof. Dr. Öğüt, “Yarıya yakını kendiliğinden geçer, diğer yarısı kalır. Genellikle ailedeki daha küçük çocuklarda görülmektedir. Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha fazla görülmektedir. Kentsel kesimde kırsala göre daha çok gözlenmektedir. Bazı vakalarda erişkinliğe geçiş döneminde kaybolmakta, bunun dışında tedavi edilmeyen vakalar ömür boyu sürmektedir” diye konuştu.
Şarkı söyleme, küfür etme, dua okuma, fısıltıyla konuşma gibi durumlarda en ağır kekemelerin bile oldukça akıcı konuşabildiklerini vurgulayan Prof. Dr. Öğüt, “Günümüzde çok farklı tedavi yöntemleri ile hastalık düzeltilmektedir. Özellikle okul öncesi dönemde tedavi edilen çocuklar ileriki dönemlerde hiç kekelememektedir. Ancak yetişkinlik dönemine kadar hiçbir tedavi görmeyen kişilerde kesin sonuç alınması güç olmaktadır.
Bu nedenle ebeveynlerin çocuklarının kekelediğini düşündükleri durumlarda hiç vakit kaybetmeden bir dil ve konuşma terapistinden yardım almaları gerekmektedir” dedi.
Kekemeliğin çeşitli nedenleri olabildiğini kaydeden Prof. Dr. Öğüt, “Yangın, deprem gibi afetler,
trafik kazaları, ateşli hastalık ve ameliyatlar, sesle korkutulma, kekeme birini taklit etme, kardeş kıskançlığı, evdeki kavgalar, çocuğa uygulanan şiddet, aile fertlerinden birinin ölümü, aşırı koruyucu aile tutumları bunlar arasında sayılabilir” diye konuştu.
Kekemeliğin çocuklarda özgüven eksikliği, başarısızlık kaygısı, okul başarısızlığı, depresyon gibi sorunlara da neden olabildiğini kaydeden Prof. Dr. Öğüt, “Bu nedenle ailelerin kekemeliğin kendiliğinden geçmesini beklemeleri doğru değildir. Kekemeliği olan çocuklarda çocuk konuşurken konuşması düzeltilmemeli, konuşmasıyla alay edilmemeli, başkalarıyla kıyaslanmamalı, eleştirilmemelidir. Çocuğa acımak, sabırsız görünmek, hor görmek olumsuz sonuçlar verecektir” dedi.
Kekeme çocuğu olan ailelelere büyük görevler düştüğünü açıklayan Prof. Dr. Öğüt, “Çocuğun nasıl söylediğini değil, ne söylediğini dikkatle dinleyin. Çocukla konuşurken kısa ve basit cümleler kullanın. Çocuğunuz akıcı konuşmadığında da akıcı konuştuğundaki gibi davranın. Sakin bir konuşma ve dinleme ortamını sağlamaya çalışın” diye konuştu.