Güncelleme Tarihi:
Bir zamanlar banyomuzda yer alan temizlik ve kişisel bakım ürünlerinin çoğu toz, tablet ve konsantre olarak satılıyordu. Ancak plastikler popülerleştikçe, bu ürünlere su ekleyip daha büyük kaplarda yeniden paketlemek üreticiler için çok daha ucuz ve kullanışlı bir hal aldı. Ne var ki bu yeni trend çok daha fazla atık yarattı.
Beyond Plastics'in başkanı ve Çevre Koruma Ajansı'nın eski bölge yöneticilerinden Judith Enck, geçtiğimiz günlerde The Washington Post'a yaptığı açıklamada, "Plastikleri hiç kimse gerçekten istemedi. Bugün dünyanın dört bir yanına su taşımak için çok fazla para harcıyoruz ve çok fazla sera gazı emisyonu yaratıyoruz” diye konuştu.
Şimdilerde tüketicilerin talepleri değiştikçe ve tek kullanımlık plastikler yasaklandıkça, üreticiler ürünlerini yeniden formüle etmek için yarışıyor. Bu süreçte tüketiciler, temizlik ve kişisel bakım ürünlerinde geçmişte kullanılan formüllerin çekiciliğini yeniden keşfediyor. Bir zamanlar kooperatifler ya da sağlıklı gıda mağazalarıyla sınırlı olan katı formdaki bu ürünler artık daha fazla mağazada karşımıza çıkıyor.
‘ESKİDEN SAÇ TEMİZLEME ÜRÜNLERİ KATI HALDEYDİ’
Çukurova Üniversitesi’nde plastik kirliliği ve etkileri üzerine çalışmaları olan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu da katı banyo ürünlerinin hayatımızdaki varlığının eskilere dayandığını söyledi. “Çok da uzak olmayan bir geçmişte, banyo bir küvette ya da bir nehirde yapıldığında, ürünlerin bu koşullarda işe yarar olması gerekiyordu. Bu yüzden sabunlar ve saç temizleme ürünleri katı haldeydi. Ancak geçtiğimiz yüzyılın ortalarında duşların ortaya çıkmasıyla birlikte ürün formülasyonları da değişmeye başladı. Kişisel bakım ürünü üreten şirketler de akışkan sıvılar ve jeller geliştirdi” dedi ve ekledi:
“Ürünlerin akan suyun altında ya da yakınında hâlâ erimeden kalabilmesi için bir ambalajın içerisinde olması gerekiyordu. Bu durum bugün artık neredeyse ambalajsız olanına rastlayamadığımız kişisel bakım ürünü pazarını şekillendirdi. Bugün gelinen noktada küresel olarak yaklaşık 120 milyar adet sert plastik ambalajın, kişisel bakım ürünleri için üretildiği tahmin ediliyor. Bu değer sadece ABD’de yaklaşık 10 milyar adet. Bu durumun Türkiye’de ne vaziyette olduğunu kesin ve net olarak bilemesek de pazar payı üzerinden kabaca bir tahmin yaparak 600 milyon adet olduğu söylenebilir.”
PLASTİKLER ‘İÇİMİZ’ DE DAHİL OLMAK ÜZERE HER YERDE
İnsanlık yüzyıllar boyunca eşyalarını taşımak için çoğunlukla cam, metal, ahşap ve seramiğe bel bağladı. Bunun belli dezavantajları vardı. Küçük, tek tek boyutlandırılmış gıdaların ve sıvıların nakliyesi genellikle pahalıydı. Bazı ürünler için bunu ekonomik olarak yapmak imkansızdı.
Tek kullanımlık plastik bunu değiştirdi. İkinci Dünya Savaşı sırasında hızla büyüyen plastik endüstrisi, gelişen tüketici ekonomisine hizmet etmek için kendini yeniden tasarladı. Plastikler dayanıklı, hafif, ucuz, sonsuz derecede çok yönlü ve tek kullanımlıktı. Selofan ve balonlu naylon gibi olağanüstü ucuz ve kullanışlı plastik ambalajlar kısa sürede malların sevkiyatında tercih edilen yol haline geldi.
Plastikler bugün ‘içimiz’ de dahil olmak üzere her yerdeler. Dünya Vahşi Yaşam Federasyonu'nun tahminine göre, tipik bir insan, malzeme giderek daha küçük parçacıklara ayrıldıkça önemli miktarlarda mikroplastik yutuyor. Bilim insanları, anne sütü ve beyin dokusu da dahil olmak üzere vücudumuzun her yerinde mikroplastikler buluyor.
Ve şu ana kadar plastik geri dönüşümü sadece hedeflenen bir şey olarak kaldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne (OECD) göre 2019 yılında dünyadaki plastik atıkların sadece yüzde 9'u geri dönüştürüldü. ABD'de plastiğin sadece yüzde 4'ü geri dönüşüm kutularına atılıyor. Bu sayı daha fazla plastik çöpe atıldıkça ve yakıldıkça da azalıyor. Plastik atıkların neredeyse yarısını ambalajlar oluşturuyor.
Son yıllarda sıfır atık hedefine büyük katkı sağlayan ve plastik kullanımını inanılmaz derecede azaltan ‘katı şampuanlar’ın üretimi ve tüketimi yaygınlaştı. Hem dünyada hem de ülkemizde bu sıvı olmayan şampuanlar başlangıçta, sıfır atık konusunda bilgi sahibi kişiler tarafından tercih ediliyordu. Şimdilerde ise başka bir demografik grubun, sıfır atık ürünleri hiç duymamış insanların da ilgisini çekmiş durumdalar. Katı şampuanların yanı sıra katı saç kremleri, yüz ve vücut temizleme barları, diş macunu tabletleri de üretiliyor.
HER YIL 552 MİLYON ŞAMPUAN ŞİŞESİ ÇÖPE GİDİYOR
Peki bu ürünler ne kadar atık tasarrufu sağlıyor?
Ürüne göre değişse de bir adet katı şampuan iki ila üç şişe sıvı şampuanın muadili bir kullanım sağlıyor. Küresel çapta faaliyet gösteren bir kozmetik firmasının yaptığı araştırmaya göre ise her yıl 552 milyon şampuan şişesi çöpe gidiyor. Bu bağlamda katı şampuan kullanımı çok ciddi miktarda atığın azaltılması anlamına geliyor.
Bu istatistiğin doğru olup olmadığını sorduğumuz Doç. Dr. Gündoğdu, “Bunun oldukça kaba bir tahmin olduğunu ve gerçek değerlerin daha fazla olabileceğini akılda bulundurmak gerekiyor. Çünkü bu tür şirketler gelecekteki belirli bir tarihe kadar bir plastik azaltım taahhüdü verdikleri için bu tahminleri düşük tutmak için tahminlerini düşük gösterme eğilimindedirler. Aksi durumda taahhüt ettikleri azaltım hedefinin mevcut çabalarıyla imkânsız olduğu anlaşılacaktır” dedi.
Gündoğdu, katı banyo ürünleri kullanarak ne kadar atık tasarrufu sağlayabileceğimizi ise şöyle anlattı: “Çok basit bir hesaplama ile sadece katı sabun ya da şampuan kullanarak yılda en az 12 şişe sıvı şampuan tüketmekten kaçınacağınızı, sadece tablet ya da cam kavanoz içerisinde diş macunu kullanarak yılda yaklaşık 6-8 adet plastik macun tüpünden tasarruf etmiş olacağınızı hesaplayabilirsiniz. Üstelik deterjan ambalajlarının geri dönüşüme ve tekrar kullanıma uygun şekilde üretilmediğini de düşündüğümüzde, tüm bu ambalajların çöp depolama sahalarına ya da çevreye çöp olarak karıştığını unutmamak gerekiyor.”
Katı kozmetik ürünleri, geleneksel sıvı ürünlere göre bir dizi avantaj sunar. Birçok katı kozmetik ürünü doğal içeriklere dayalı olarak üretilir. Bu, cilt ve saç sağlığını destekleyebilir ve kimyasal tahriş riskini azaltabilir. Katı ürünlerin içerisinde su bulunmaz, dolayısıyla daha az ambalaj malzemesi gerektirir. Daha az hacimle daha çok kullanım imkânı sunar. Bu, plastik atık miktarını azaltır ve çevre üzerinde olumlu bir etki yaratabilir. Katı ürünler genellikle daha konsantre olduğu için daha az ürün kullanmanızı gerektirir. Bu, ürünün daha uzun süre dayanmasına ve daha nadir satın alınmasına olanak tanır. Bir katı ürün, üç şişe sıvı ürüne denk gelebilir. Ürünlerden suyun çıkarılması kap ihtiyacını azalttığı için minimum kâğıt ambalajla geliyorlar.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Zekayi KutlubayYILDA 20 MİLYON TON PLASTİK ÇÖP DENİZLERE AKIYOR
Bu ürünler pazarı değiştirmek için yeterli olacak mı? Belki de evet. Ancak uzmanlar plastiksizliği varsayılan seçenek haline getirmek için muhtemelen düzenleme gerekeceğini öngörüyor. Michigan Eyalet Üniversitesi Ambalaj Okulu'nda doçent olan Muhammad Rabnawaz, maliyet ve rahatlığın plastiklerin lehine olduğunu belirterek, “Kolaylığa alıştık ve müşteri bunu bırakmak istemiyor” dedi.
“Plastik atıkları geri dönüştürme konusunda dünya olarak ne durumdayız? Atık dönüştürme bilincine yeteri kadar sahip miyiz yoksa plastikler başta olmak üzere atıklar çöpe mi gidiyor?” diye sorduğumuz Doç. Dr. Gündoğdu ise plastiklerin geri dönüşümü oldukça sınırlı olan, geri dönüşünce de daha kalitesiz malzemeler ortaya çıkaran bir materyal olduğunu söyledi.
10 MİLYAR PLASTİĞİN SADECE YÜZDE 2’Sİ GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLDİ
“Öyle ki bugüne kadar üretilen yaklaşık 10 milyar ton plastiğin sadece yüzde 2’si layığıyla geri dönüştürülebilmiş. Bu miktarın yakın gelecekte kayda değer bir şekilde artması ise olası görünmüyor” diyen Gündoğdu şu bilgileri verdi:
“Dolayısıyla nihayetinde yılda yaklaşık 20 milyon ton plastik çöp denizlere akıyor. Bir o kadarının hatta daha fazlasının da karalarda çöp olarak biriktiğini unutmamak gerekiyor. Yakılan ya da gömülenleri saymadık daha. Sonuç olarak plastiğin geri dönüşümü iddiasına pek itibar etmemekte fayda var. Geri dönüşüm kutusuna attığınız plastiklerin önemli bir kısmının ya geri dönüşüm tesisleri yangınlarında yandığını ya da çöp depolama sahalarına gittiğini ya da yakma tesislerinde yakıldığını bilmekte fayda var.”
Katı banyo ürünlerini kullanırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da söz konusu. Katı ürünlerin doğru kullanımı önemlidir. Yanlış kullanım, gereğinden fazla ürün kullanılmasına ve cilt veya saç tahrişine yol açabilir. Bunun sonucunda deride kızarıklık, şişme ve kaşıntı meydana gelebilir. Katı ürünlerin içeriği geleneksel ürünlerden farklı olabilir. Bu nedenle, cilt veya saç tipinize uygun olanı seçmek önemlidir. Örneğin, yüzey aktif maddeler olarak bilinen temizleyici maddeler içermeyen birçok şampuan kalıbı, aslında sabundur ve saç için çok asidiktir, bu da insanların kötü deneyimler yaşamasına neden olabilir. Hassas cilt veya saç tipine sahip kişiler, yeni bir ürünü kullanmaya başlamadan önce dermatologlarına danışmalıdır. Katı kozmetik ürünleri, plastik kullanımını azaltma ve doğal içeriklerle cilt sağlığını destekleme açısından olumlu bir alternatif sunar. Ancak herkesin cilt ve saç tipi farklıdır, bu nedenle yeni bir ürünü kullanmadan önce dikkatli bir şekilde incelemek ve uygun kullanımı öğrenmek önemlidir. Ayrıca, ürünün içeriğine ve ambalajına dikkat etmek sağlık risklerini ve çevresel endişeleri azaltabilir.
Prof. Dr. Zekayi KutlubayİNSAN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATIYOR: OTİZM, MENTAL BOZUKLUKLAR, OBEZİTE, KISIRLIK…
Konumuz plastik kullanımını azaltmak olunca akla ilk önce çevreye olan etkiler geliyor. Ancak bilim insanlarının anne sütünde dahi mikroplastik parçalar bulduğu günümüzde cildimize, saçımıza kullandığımız ürünlerin plastik şişelerde satılmasının sağlık anlamında da etkileri olabileceği akla geliyor. Plastik şişeler, ürünün içeriğine zarar vererek insanlar için bir tehdit oluşturabilir mi?
Doç Dr. Gündoğdu soruya şöyle cevap verdi: “Yakın zamanda yapılan çalışmalar göstermiştir ki artık mikro ve nanoplastiğin olmadığı herhangi bir ortam yok. Bunun üzerine ortaya çıkan başka çalışmalar da bu plastiklerin otizm dahil, birçok mental bozuklukla, obeziteyle, erken ya da geç ergenlikle, erkeklerde sperm sayısını azaltmak suretiyle infertiliteyle, kadınlarda da meme kanseri başta olmak üzere çeşitli kanser türleriyle ilişkili olabileceğine dair kanıtlar sunmaktadır. Bunların yanında plastiğe şekil ya da farklı özellikler kazandırmak için kullanılan kimyasallar da oldukça ciddi sağlık riskine sahip. Bu kimyasalların sayısının 30 bin civarında olduğunu biliyoruz. Bu maddelerin tamamı hakkında sağlıklı bilgiye sahip değiliz ama yapılan tahminler önemli bir kısmının ciddi anlamda kanserojen, ekotoksik, genotoksik ve hormon bozucu olduğu yönünde.”
Plastik ambalajlı kişisel bakım ürünlerinin sağlık açısından olumsuz etkileri, ürünün içeriği, ambalaj malzemeleri ve kullanıcının cilt tipine bağlı olarak değişebilir. Hassas cilde sahip olanlar veya kimyasal alerjilere yatkın olanlar, ürünlerin içeriklerini dikkatle incelemeli ve gerektiğinde dermatologlarına danışmalıdır. Plastik ambalajlı ürünlerin kullanımından kaçınmak isteyenler, doğal ve organik alternatiflere yönelebilirler. Ayrıca, ambalaj malzemesi olarak plastik yerine cam, kağıt, porselen, metal veya karton gibi daha çevre dostu seçenekleri tercih etmek, hem çevre hem de sağlık açısından daha iyi bir seçenek olabilir.
Prof. Dr. Zekayi Kutlubay'KATI ÜRÜN ALIYORSUNUZ, PLASTİK AMBALAJA SARIP GÖNDERİYORLAR'
Doç. Dr. Gündoğdu, meselenin çözümü ya da minimize edilmesinde kişisel tercihlerin oldukça sınırlı etkiye sahip olduğunu çünkü katı şampuana erişmenin hem fiyat hem de lojistik olarak oldukça meşakkatli olduğunu söyledi. Gündoğdu şöyle devam etti:
“Çünkü plastik ambalaj alanını işgal ettikten sonra üretim hatları merkezileşmiş ve üretilen ürünler plastik ambalajlar nedeniyle uzun mesafeler taşınabilir hale gelmiştir. Bu da yerel üretimi bitirmiş ve zaman içerisinde de katı ürünler piyasadan ya çekilmiş ya da hobi boyutuna kadar inmiştir. Bugün artık büyükşehirler dışında bu tür ürünlere pazarda erişmek imkânsız gibi. Ancak çevrimiçi alışveriş siteleri üzerinden erişilebilir ki o da yine plastik ambalaja sarılarak ve sonra da poşete konarak gönderiliyor. Siz her ne kadar plastiksiz kargo isteseniz de çoğu kargo firması plastik ambalaj olmadan gönderim yapmıyor.”
Daha kökten çözümlere yani musluğu kapatmaya ihtiyacımız olduğunu özellikle vurgulayan Gündoğdu, “Plastiğin üretimine sınırlamalar getirmek; plastik ambalajların da tekrar kullanılabilir şekilde depozitolu olarak kullanımına izin verileceği bir modele geçmek gerekiyor. Aksi takdirde bu yükün altından kalkmak imkânsız hale gelebilir. Hem kendi sağlığımızı hem de gezegenin sağlığını geri dönüşü olmayan noktaya itmiş oluruz ki gidişat o yönde. Ancak yine de umut var çünkü Birleşmiş Milletler 2025 yılında ilan etmeyi planladığı bir ‘plastik anlaşmasının’ hazırlıklarını sürdürüyor. Bu anlaşma metnine eğer ki yasal bağlayıcılığı olan bir plastik üretim azaltımı maddesi girerse o zaman daha iyi bir gelecekten bahsetme şansımız olacaktır” ifadelerini kullandı.