Güncelleme Tarihi:
AIDS ile mücadele eden sivil toplum örgütleri, aktivistler, araştırmacılar, bilim adamları ve gazeteciler olmak üzere yaklaşık 25 bin kişiyi Washington'da bir araya getiren 19. Uluslararası AIDS Konferansı başladı.
Son yüzyılın belki de en çetin hastalıklarından biri olan ve henüz tam kürü bulunamayan bu hastalık, sadece siyasetçileri, bilim adamlarını ve örgütleri değil, bununla yaşamayı öğrenmeye çalışan hastaları ve bir yandan kayıplarının yasını tutarken bir yandan da onları anmak isteyen aileleri de Washington'a getirdi.
Başkentteki dayanılmaz sıcaklara rağmen, Beyaz Saray'ın hemen arkasındaki Washington Anıtı çevresinde toplanan Amerikalılar, “Ben pozitifim ya sen?”, “Mücadele değil sağlık istiyoruz”, “Ayrımcılığa son” gibi pankartlar açtı ve yerlere, kaybettikleri yakınlarının onuruna yapılmış devasa resimler serdi. Amerikalılar, ABD yönetimi ve tüm dünyaya da, “AIDS'e karşı birlik olalım, birlikte mücadele edelim” ve “verdiğiniz sözlerinizi tutun” çağrısı yaptı.
Kurulan sahnede konuşmacılar, Obama yönetiminin AIDS ile mücadeleye daha fazla katkı sağlamasını isterken, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Mitt Romney'in adının geçmesi üzerine, seyircilerden yuhalama gelmesi dikkatleri çekti.
BİZ HIV POZİTİFİZ YA SİZ?
Etkinlikte, en fazla dikkati çekenler ise bu hastalıkla yıllardır mücadele verenler oldu. Linda isimli Amerikalı, Daniel adlı kardeşini 1993 yılında AIDS yüzünden kaybettiğini belirterek, “Onu anmak, hatırlatmak ve ABD ve dünyanın bu hastalığa çözüm bulma konusundaki sözlerini tutmasını tekrar hatırlatmak için buradayım. Artık, bu hastalığa bir çare bulmalıyız” dedi.
Etkinlik için Los Angeles'tan gelen Elizabeth ise 20 yıldan fazla süredir HIV virüsü taşıyıcısı. “Hepimizin bu konuda kişisel deneyimleri olduğu için buradayız” diyen Elizabeth, virüse 23 yaşındayken yakalandığını anlatarak, “Şanslıydım, hayatta kaldım. Bu ülkede iyi bir tedavi süreci var ama yine de herkesin tedaviye eşit erişim imkanı yok. Hala ayrımcılıklar sürüyor, insanların orduya, okula kabul edilmediklerini duyuyoruz ve bunlar üzücü” dedi.
Elizabeth, dünyanın birçok yerinde hala insanların bu hastalık nedeniyle öldüğünü, bebeklerin bu virüsle dünyaya geldiğini ifade ederek, “Artık dünyanın bir araya gelip bu konuda birlikte hareket etmesinin, AIDS'e çare bulmasının zamanı” diye konuştu.
AIDS nedeniyle oğlunu kaybeden Doris ise, “oğlunun onurunu yaşatmak için” o günden bu yana kurduğu dernekle AIDS'e karşı mücadele veriyor. Doris, “Oğlum boş yere ölmedi, binlerce insana yardım etmemize vesile oldu, bu da tüm acıma rağmen kalbimin güçlü kalabilmesini sağlıyor” dedi.
Geçen yıl HIV virüsü kaptığını öğrenen Aaron da Washington'a bin 500 kilometre uzaklıktaki Missouri eyaletinden araba kullanarak gelmiş. “HIV pozitifim” pankartı taşıyan Aaron, “İnsanlara, HIV taşıyıcısı olsanız bile sağlıklı olabileceğimizi, sadece kısıtlı aktiveleri değil, uzun yol araba bile kullanabileceğimizi göstermek için geldim” dedi.
“Hastalığını duyunca çok sarsıldım ama ümitsizliğe kapılmamam, mücadeleye devam etmem gerektiğini düşündüm” diyen Aaron, “Obama'nın AIDS ile ilgili bu uluslararası konferansa katılmaması beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattı. Biz burada sıcakta bekliyoruz ama başkanımız bizimle değil. Romney ve Cumhuriyetçiler ise hastalıklarla mücadele programları desteklemiyor. Dolayısıyla, bu seçimlerde de Obama'yı desteklemek istiyorum ama onun da bu konuda daha fazlasını yapmasını istiyorum” ifadesini kullandı.
HER 9.5 DAKİKADA BİR KİŞİ HIV KAPIYOR
ABD Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi'nin verilerine göre, ABD'de yaklışık 1,1 milyon kişinin HIV virüsüyle yaşadığı tahmin ediliyor.
Ancak ilginç olanı, bunlardan yaklaşık yüzde 20'sinin, yani her 5 kişiden 1'inin, kendilerine virüsün bulaştığından haberdar olmaması. Bu da hastalığın başkalarına bulaştırılması riskini artırıyor.
Nitekim, ABD'de yıllık HIV kapanların oranı da yüksek. Ülkede, her yıl yaklaşık 50 bin kişiye HIV vürüsü bulaşıyor. Başka bir ifadeyle, her 9,5 dakikada, ABD'de bir kişi HIV virüsünü kapıyor.
ABD'de HIV'den en fazla etkilenenler ise eşcinsel erkekler ve en fazla ölümler de bu grupta yaşanıyor. Örneğin, 2009 yılında HIV virüsü kapanların yüzde 61'i eşcinsel erkeklerden oluşuyor. Bunları, yüzde 27 oranla heteroseksüeller, yüzde 9 oranla damardan uyuşturucu kullananlar ve yüzde 3 oranında da hem eşcinsel hem de damardan uyuşturucu kullanan erkekler takip ediyor.
Ayrıca, etnik köken olarak da HIV'dan en fazla acı çekenler Afro-Amerikalılar.
Bunun yanında, ülkede HIV hastalarının birçoğu, ne yazık ki yaşam uzatıcı tedavilere tam olarak erişim sağlayamıyor.
Genel toplama bakıldığında ise, 1981 yılından bu yana tutulan verilere göre, şu ana kadar ABD'de toplamda 1,7 milyon kişiye HIV bulaştı ve bunlardan 619 bin kişi hayatını kaybetti.
OBAMA YÖNETİMİNDEN DESTEK
Obama yönetimi ise aslında bu konuda bazı yapıcı tutumlar sergilemeye çalışıyor.
Örneğin, Obama, 2010 yılında ülkenin ilk kapsamlı HIV/AIDS stratejisini açıkladı. 2013 mali bütçesinde HIV için 22 milyar doları aşan bir öneride bulunan Obama yönetimi, ayrıca, HIV/AIDS virüsünü taşıyan Amerikalıların yaşam uzatıcı tedavilere erişim imkanlarının olması için Kongre'den AIDS İlaçları Yardım Programı'na yönelik fonları 1 milyar dolara çıkarmasını istedi.
Obama'nın getirdiği sağlık reformu sayesinde de etnik olarak HIV virüsüne karşı en fazla risk altında olan 3,8 milyon Afro-Amerikalı ile 5,4 milyon Latin'in, 2016 yılında sağlık sigortasına sahip olacağı belirtiliyor.
Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Romney de dün, AIDS ile mücadeleyi destekleyen bir mesaj yayımladı. Ancak Romney ve Cumhuriyetçiler, devletin sosyal alanlardaki fonlarında ciddi kesintiler yapılmasını istiyor ki, bu AIDS ile ilgili araştırma ve tedavilere yönelik fonları da kapsıyor.