Güncelleme Tarihi:
Baktıroğlu, diyabetin kısaca "Vücudun insülin üretememesi ya da insülini gerekli şekilde kullanamaması" olarak tanımlandığını ifade ederek, sinir hasarı ve kan dolaşımı bozukluğunun şeker hastalarında ayak yaralarının meydana gelmesinde en önemli etken olduğunu söyledi.
Şeker hastalarının önemli bir bölümünde ayak sorunları olduğuna dikkati çeken Baktıroğlu, bu hastaların aynı zamanda ayaklarında oluşan enfeksiyonlar nedeniyle ayaklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarını, diyabet sonucu oluşan yaralar ve ayak kesilmelerine bağlı olarak ölüm oranlarının oldukça yüksek olduğunu dile getirdi.
Baktıroğlu, şeker hastalarında oluşan kronik yaralardan dolayı meydana gelen ayak kesilmelerinin arttığını kaydederek, "Dünya genelinde travma dışı nedenlere bağlı olarak ayak kesilmesi (ampütasyon) sebepleri arasında diyabet birinci sırada yer almaktadır. Bugün tüm dünyada şeker hastalığının ayak komplikasyonları nedeniyle her 20 saniyede bir ayak kaybı yaşanmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'de 2010'da yapılan bir çalışmaya göre 6,5 milyonun üzerinde diyabetli hasta bulunduğunu aktaran Baktıroğlu, her 10 diyabetli hastanın birinin ayağında yara olduğu varsayılarak Türkiye'de 700 bin civarında ayak yarası olan diyabetli hasta bulunduğunun düşünüldüğünü bildirdi.
DİYABETLİ HASTALARIN HASTANEYE EN SIK YATIŞ SEBEBİ AYAK SORUNLARI
"Diyabetli hastaların hastaneye en sık yatış nedeni diyabetik ayak sorunlarıdır. Maalesef her yıl binlerce hastanın ayağı bu nedenle kaybedilmektedir. Bunun sonucunda sık ölümlerle ve çok yüksek ekonomik kayıplarla karşılaşılmaktadır. 2010'da yayınlanan Türk Diyabet Vakfı verilerine göre diyabete bağlı 7 bin 700 major (diz altı-diz üstü) ayak kesilmesi kaydına ulaşılmıştır" diyen Baktıroğlu, gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Baktıroğlu "Kronik yara, büyük bir toplumsal sorun olmasına rağmen gereken önem verilmiyor. Çevrenizde kanser, kalp merkezlerini görürsünüz ama yara alanında bir merkez göremezsiniz. Nedeni ise, henüz yeterli bilincin gelişmemiş olması, tedavinin güç ve uzun soluklu olmasıdır" dedi.
"TÜM TEDAVİ YÖNTEMLERİNİ DENEMEDEN AYAĞINIZI KESTİRMEYİN"
Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre diz altı-diz üstü ayağı kesilen hastaların yaklaşık yarısının 5 yıl içerisinde hayatlarını kaybettiğinin anlaşıldığını belirten Baktıroğlu, bu araştırmanın diyabete bağlı ayak kesilmesinin birçok kanser türünden daha ölümcül olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
Baktıroğlu, diyabete bağlı ayağı kesilen bir hastanın 5 yıllık ölüm oranının, prostat ve meme kanserine oranla daha yüksek, kolon kanseriyle ise aynı oranda olduğunu kaydederek, özellikle damar sorunları olan hastalarda bu oranın çok daha yükseklerde bulunduğunu aktardı.
Gerekli teşhis ve tedavi yöntemleri yerinde ve zamanında kullanıldığında bu oranların çok aza indirgenebildiğini gösteren çalışmaların da mevcut olduğunu dile getiren Baktıroğlu, bu nedenle bu hastaların tetkik ve tedavilerinin çok daha iyi yapılabileceği merkezlerin yapılanmasının şart olduğunu vurguladı.
UYGULANAN TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Prof. Dr. Baktıroğlu, diyabet hastalarının ayak yaralarının başarılı tedavisinin risk faktörlerinin kontrol altına alınmasıyla başladığını belirterek, ilk olarak hastanın kan şekeri düzeyinin mutlaka dikkatlice düzenlenmesi gerektiğini ifade etti.
Enfeksiyonun varlığının, varsa bunun kemik dokuya ilerleyip ilerlemediğinin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Baktıroğlu, "En önemli konulardan birisi, varsa ölü, çok kötü ve yaşaması imkansız dokuların acilen temizlenmesi işlemidir" dedi.
Baktıroğlu, şöyle devam etti:
"Yaranın bulunduğu bölgedeki bası mutlaka ortadan kaldırılmalıdır. Yaraya neden olduğu düşünülen ayakkabı ve terlikler giyilmemelidir. Gerekirse ayak tamamen dinlenmeye alınmalı, hastanın yatak istirahati yada yara üzerinde bası oluşmasını engelleyecek koltuk değnekleri, çeşitli cihazlar gibi araçlarla yürümesi sağlanmalıdır. Yara bakımını bu konuyla bilgili, tecrübeli insanlar yapmalıdır. Gerekli görüldüğü takdirde ayakta kan dolaşımını sağlamak için radyolojik işlemler veya cerrahi olarak by-pass işlemi yapılması ise uygulanacak tedavinin başarı şansını arttırır ve yaraların daha hızlı olarak kapanmasını sağlar."
"ÖLÜ DOKULAR MUTLAKA YARADAN UZAKLAŞTIRILMALI"
Baktıroğlu, yarada bulunan ölü dokuların uzaklaştırılmasının ve pansuman işleminin diyabetik ayak yaralarında önemli olduğunu ve gözardı edilmemesi gerektiğini dile getirerek, diyabetik ayak yaralarının tedavisi için yara içerisine epidermal büyüme faktörü, çeşitli yara örtüleri, hiperbarik oksijen tedavisi ve vakum destekli kapama gibi değişik tedavi yöntemlerinin her hasta için ayrı ayrı değerlendirilerek kullanılabileceğini anlattı.
Baktıroğlu, "Yara bakım tedavileri içinde son yıllarda Türkiye'de, enjeksiyon yöntemiyle yara içine uygulanan epidermal büyüme faktörü, diğerlerinden farklı olarak sadece diyabetik ayak yaraları için uygulanan bir tedavi yöntemidir. Yara içine uygulanan Epidermal Büyüme Faktörü ile yapılan klinik çalışmaların sonuçlarının yayımlandığı birçok bilimsel makalede ampütasyonların büyük oranda önlediği kanıtlanmıştır" diye konuştu.
Ayak bakımı konusunda bazı öneriler de sunan Baktıroğlu, yumuşak, geniş ve her tarafı kapalı ayakkabıların tercih edilmesi, tırnak bakımına özen gösterilmesi, nasırların bakımına önem verilmesi, ayakların ılık su ile yıkanması, uygun yumuşatıcı kremlerle devamlı nemli tutulması, yün ve naylon çoraplar yerine yüzde 100 pamuklu, dikişsiz çoraplar giyilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.