Güncelleme Tarihi:
“HIRILTILI VEYA HIŞILTILI SOLUNUM KOAH HABERCİSİ OLABİLİR!
Uzman Dr. Burcu Arpınar Yiğitbaş (TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Sekreteri)
“’Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı’ olarak tanımlanan KOAH, akciğerlerin sık görülen, engel-lenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalığıdır. En sık görülen şikayetler; uzun süredir devam eden öksürük, balgam çıkarma, nefes darlığı, nefes alırken hissedilen hırıltı ya da hışıltı, sık geçirilen solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu şikayetler akciğerleri ilgilendiren hastalıklardan astım, bron-şektazi, tüberküloz ve bronşiolitin yanı sıra kalp yetmezliği ile de karışabilmektedir.
KOAH’IN AŞAMALARI NELERDİR, NASIL SEYREDER?
KOAH engellenebilir ve tedavi edilebilir olsa da, bu hastalığa yol açan risk faktörleri ortadan kaldırılmadığı sürece ilerleyici ve akciğeri harap edici bir hastalıktır. Zararlı etkenlerin akciğer ve havayollarını ne oranda etkilemiş olduğu göz önüne alınır ise sigara bırakılsa dahi
hastalık ilerleyebilir. Bu nedenle ilk düşünülmesi gereken risk faktörlerinin elimine edilmesidir. Hastalığın teşhisi, kişinin şikayetleri, hastalığa dair ayrıntılı öyküsü, fizik muayenesi, akciğer filmi ve solunum fonksiyon testi ile konur. Tanı konulması sonrasında şikayetlerinin CAT skorlaması ve mMRC ölçeği ile tanımlanması, ayrıca varsa bir sene içinde geçirmiş olabileceği atak öyküsü ile hastalık evrelendirilir. Bundan sonraki aşama ise hasta ile doktorunun birlikte tedavi ve takibine devam etmeleridir.
KOAH TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
KOAH tedavisi hastanın şikayetlerini azaltır, atakları önler ve hastalığın ilerleyişini yavaşlatır. Bunun için nefes yoluyla alınan ilaçların yanı sıra oksijen ve nebulizatör gibi cihazlar da gerekti-ğinde kullanılabilir. Bazı kişilerde hastanın durumuna, şikayetlerine, akciğerindeki hasara bağlı olarak cerrahi tedavi de önerilebilmektedir. Bazı hastalara ise akciğer nakli düşünülebilmektedir. Tedavide bir önemli nokta da solunum fizyoterapisidir. ‘Pulmoner rehabilitasyon’ olarak da ad-landırılan bu disiplinin kişinin şikayetlerini azaltmada, günlük hayatını daha kolay sürdürmesinde, atakları azaltmada faydası kanıtlanmıştır. Grip ve zatürre aşılarının düzenli olarak yaptırılması kişiyi ataklardan korur, hastalığın ilerlemesini engeller.
KOAH TANISI İÇİN NEREYE, KİME BAŞVURMALI?
KOAH hastalığına benzer şikayetlerinizin olduğunu düşünüyorsanız, ilk önce aile hekiminize başvurarak şikayetleriniz hakkında bilgi edinebilirsiniz. Eğer, doktorunuz KOAH’tan şüpheleniyor ise sizi bir göğüs hastalıkları uzmanına sevk edecektir. Bu arada genetik faktörler göz önüne alındığında ailede bir KOAH hastası var ise, göğüs uzmanına danışılması iyi olur.”
EN YAYGIN RİSK FAKTÖRÜ, TÜTÜN
Prof. Dr. Ülkü Yılmaz (TÜSAD Başkanı)
“KOAH’ta en yaygın risk faktörü tütündür. Bu yüzden sigaradan ve tüm tütün ürünlerinden uzak durulması büyük önem taşımaktadır. 1970 yılından bu yana bir uzmanlık derneği olarak hizmet veren TÜSAD, sigara ve tütün ürünlerinin KOAH gelişiminde en önemli risk faktörü olduğunu sık sık dile getirmektedir. Bizler, bunu önemli görevlerimizden biri olarak görmekteyiz.
Verilere göre; dünyada 1 milyar 100 milyon, ülkemizde de yaklaşık 14.5 milyon kişi sigara içiyor. Bir başka deyişle ülkemizde 14.5 milyon kişinin sigarayı bırakma desteğine ihtiyacı var. Başta akciğer olmak üzere tüm organlara ve sistemlere zarar veren, ölümlere yol açtığı kanıtlanmış olan sigara, en önemli toplumsal zehirlenme olayı olarak kabul edilmektedir.
E-SİGARA VE NARGİLE DE RİSKLİ
Ülkemizde yürürlüğe giren yasalar sayesinde 2008 yılından bu yana önemli bir başarı elde edilmişken, son yıllarda tütün bağımlılığı yeniden artışa geçti. Elektronik sigara (e-sigara) ve nar-gile gibi ürünler gençlerin tütün bağımlısı olmasına yol açıyor. Günümüzde tek başına sigara bağımlılığı ile değil, tüm tütün ve tütün ürünleri ile mücadele etmemiz gerekiyor. Tütün ürünle-rinin bırakılması kadar gençlerimizin hiç başlamaması da önem taşıyor..
Her yıl 83 bin kişinin sigara nedeniyle hayatını kaybettiği Türkiye’de, Covid-19 pandemisi
sürecinde riskin daha da arttığı unutulmamalı. Her yıl bu nedenle ölen 83 bin kişiden biri ol-mamak, kendiniz kadar sevdiklerinizi de düşünerek, onları pasif içiciliğin sonuçlarına maruz bırakmamak için destek almalısınız. Tercihiniz sağlıklı yaşamdan yana olmalı. Aktif sigara içici olmayı değil, aktif yaşamayı seçmelisiniz.”
SOLUNAN HAVADAKİ KİRLİLİK KOAH RİSKİNİ ARTTIRIYOR!
Prof. Dr. Arzu Mirici (TÜSAD KOAH Çalışma Grubu Başkanı)
“KOAH, soluduğumuz havanın kalitesini etkileyen her türlü faktörle ilişkilidir. Hastalığa neden olan faktörler; başta sigara olmak üzere havayı kirleten unsurlardır. Sanayileşme ve taşıt egzozları ile oluşan kirlilik özellikle büyük kentlerde önemli olurken, kırsal alanda partikül ve gaz kirliliği risk faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların başında pişirme ve ısınma amaçlı yakıt kullanımı ve hayvansal ürünler gelmektedir. Hava kirliliği ile mücadelede, kirlilik kaynaklarının kontrol edilmesi kadar ormanların korunması ve artırılması da önem taşımaktadır. Özellikle partikül (parçacık) kirliliği ile başa çıkmada ormanların ve genel anlamda yeşil alanların katkısı çok önemlidir.
KİRLİ HAVAYI UZUN SÜRE SOLUYAN GENÇLERDE KOAH RİSKİ
KOAH, daha çok 40 yaş sonrası hastalığı olarak algılansa da erken yaşlarla da görülebilmektedir. Hastalığın ortaya çıkmasının solunan havanın kirlilik miktarı ve süresi ile ilişkisi vardır. Kirli bir havayı uzun süre soluyan kişilerde hastalığın daha genç yaşlarda görülmesi beklenebilir. Ayrıca kişisel duyarlılık da önemlidir. Bazı kişiler daha erken hastalığa yakalanabilir.
KOAH HASTALARINDA COVID-19 RİSKİ NEDİR?
Doç. Dr. Onur Turan, (TÜSAD Yönetim Kurulu Üyesi)
“Dünya genelinde Covid-19 geçiren kişilerde KOAH hastalarının oranı yüzde 2-3, Türkiye’de TÜSAD’ın planladığı çalışmada ise yüzde 4-5 gibi düşük sayılabilecek rakamlarda bulundu.
Ancak, bir KOAH hastası Covid enfeksiyonu geçirirse işler beklenenden daha kötü gidebilmektedir. Zaten solunum sıkıntısı olan bir hasta grubunun akciğerlerinin enfeksiyon kap-ması, hastaneye yatma, yoğun bakımda izlenme gibi kötü senaryoların gelişme ihtimalini art-tırmaktadır. Bu durumda, KOAH hastaları evde kalmaya, hastaneye az başvurmaya yönele-bilmektedir.
İşte bu durum, sağlık sistemini de zorlayan bir süreci başlatmaktadır. Bu sorun için üretilen, has-taların biten ilaçlarını eczanelerden temin etmeye devam edebilme uygulaması, başarılı bir çözüm önerisi olarak görülüyor. Günümüzde tele-tıp gibi hasta ile yüz yüze gelmeden gerçekleştirilebilen iletişim yöntemleri, KOAH hastası-hekim ilişkisinin bu yönde ilerleyebileceğini gösteriyor.
SİGARA İÇEN KOAH HASTALARINDA COVID-19 DAHA KÖTÜ SEYREDEBİLİR!
KOAH hastalarının genelde daha ileri yaşta olmaları ve sigara kullanım öykülerinin bulunması, kullanılan ilaçların ve hastalığın bağışıklık sistemini zayıf düşürebilme özelliğinden dolayı, sağlıklı kişilere göre Covid-19 açısından daha riskli bir konumda olduklarını söyleyebiliriz. Bu nedenle, KOAH hastaları, kendilerini en çok korumak durumunda olan hasta gruplarının başında yer almaktadır. KOAH’lı bireylere, mümkün olduğunca az evden çıkmaları, riskli kişilerle minimum düzeyde temas etmeleri ve bu süreçte sigara içmemelerini önerilmektedir. Çünkü sigara içmeye devam eden KOAH hastalarında COVID-19'un daha kötü seyredebilme riski olduğu, Covid’e bağlı gelişebilecek zatürrenin ciddi seyredebileceği akıllardan çıkarılmamalıdır.
HASTANIN İNHALER CİHAZINA UYUMU ÇOK ÖNEMLİ
İnhalasyon yoluyla tedavi, astım ve KOAH’ın başlıca tedavi yöntemidir. Ülkemizde ve tüm dü-nyada birbirinden farklı çok sayıda inhalasyon cihazı kullanılmakta olup, her geçen gün yeni cihazlar da sürece dahil olmaktadır. Burada en önemli konu, hastanın inhaler cihazına olan
uyumudur. Ne yazık ki, ülkemizde yüzde 50’den fazla bir oranda inhaler tedavi uyumsuzluğu görülmektedir. İnhaler tedaviye uyumsuzluk, önemli bir sağlık problemi olup, hastalığın kötüye gitmesi ve yaşam kalitesinin bozulmasından ölüme kadar gidebilen sonuçlara sebebiyet verebilir. Her inhaler cihazın kullanım teknikleri birbirlerinden farklıdır. Cihazların çeşitliliği ve kullanım farklılıkları hastalarda karmaşaya yol açmakta ve cihazların hatalı kullanımına neden olabilmekte-dir. Bu nedenle, hastaya en uygun tedavinin başlanması, hastanın da başlanılan tedaviyi düzenli kullanması, yaşadığı mevcut sorunları hekimine iletmesi çok önemlidir. Hasta bu süreçte sigara içmek gibi hem hastalığını, hem tedaviye uyumunu olumsuz etkileyecek eylemlerden kaçınmalıdır.”
İLANDIR