Güncelleme Tarihi:
Yakıt ekonomisi açısından daha ekonomik olmaları nedeniyle, dizel araçların dünyada ve Türkiye’de ciddi artış gösterdiği belirtildi. İnsan ve çevre sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle Avrupa’da bu araçların sayısındaki artış yavaşlamış olmasına rağmen, Türkiye’de ise giderek yaygınlaştığı ifade edilen açıklamada, “Aslında özellikle dizel araçlardan yayılan gazların ve zararlı maddelerin astım ve KOAH gibi solunum yolu hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere çok sayıda sistem üzerinde hastalık yapıcı etkilerinin olduğu uzun yıllardır bilinmektedir.
DİZEL YAKIT KULLANAN ARAÇLAR TOKSİK MADDE SALIYOR
Gerçekten de dizel yakıt kullanan araçlar, partikül madde ve siyah kurum (karbon), nitrik oksit, poliaromatik hidrokarbon, karbondioksit, karbonmonoksit, toksik metalleri havaya salarak hava ve çevre kirliliğine neden olurlar. Ayrıca dizel yakıt kullanan araçlar havayı ve çevreyi doğrudan kirletmenin yanı sıra, saldıkları karbon emisyonları nedeniyle küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine de yol açar” denildi.Açıklamada şu ifadeler de yer aldı: “Dizel egzoz dumanında yer alan siyah karbon ve üzerinde bulunan poliaromatik hidrokarbon gibi kanserojen maddeler, solunum yolları ile akciğerlere ve oradan da tüm vücudun kan dolaşımına karışmaktadır. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü, dizel egzoz dumanında bulunan siyah kurumun insanda kesin olarak kansere yol açtığını ifade etmektedir. Siyah kurum ayrıca; kalp damar sistemi hastalıklarına, sinir sistemi hastalıklarına, KOAH ve astım gibi solunum yolları hastalıklarına da yol açmaktadır. Dizel taşıtlarının çevreye saldığı başka bir gaz olan azot oksitler de hem doğrudan solunum yollarına etkileri ile havayolu hastalıklarına hem de ortamda bulunan diğer kirleticiler ve oksijen ile güneş ışınlarının etkisiyle tepkimeye girerek ozon gibi diğer kirletici toksik maddelerin ortaya çıkmasına neden olurlar.”
ZARARLI GAZLAR HAKKINDA ALINAN ÖNLEMLER VE TÜRKİYE
Dizel egzoz gazının sağlık ve iklim üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle Avrupa Birliği (AB) tarafından egzoz gazı emisyonlarına standartlar getirildiğine yer verilen açıklamada, “AB’de Eylül 2014 itibarı ile üretilen dizel yakıtlı araçların Euro 6 standardına uyması gerekmektedir. Ancak Türkiye, bu standartları zamansal olarak geriden izlemiştir. Örneğin; Avrupa’da otomobiller için Euro 1 standardı 1992 yılında (tüm araçlarda 2001 yılı) yürürlüğe girmişken, Türkiye bu standardı ancak 16 yıl sonra 2008 yılında kabul etmiştir. Ayrıca Euro 2 ve 3 standartlarını atlamıştır. Eylül 2014’den itibaren Türkiye’de de Euro 6 standardı geçerlidir. Öte yandan Euro standartları, standart öncesi üretilmiş araçları kapsamamaktadır. AB’de araçlarda egzoz gazı emisyonları ölçüm standartları Euro standartları ile kısıtlanırken, hava kirliliğine yol açan kirleticilerin her birisi için ayrı limitler belirleniyor. Ancak Türkiye bu limitleri de sağlığa olumsuz etkilerini gözardı ederek Avrupa’ya göre daha yüksek tutmuştur. Örneğin; azot oksitler için yıllık ortalama limitler, Avrupa’da ve Dünya Sağlık Örgütü’nde 40 mikrogram metreküp iken, Türkiye’de izin verilen limit saatte 60 mikrogram olarak belirlenmiştir” ifadelerine yer verildi.
HAVA KİRLİLİĞİNİ ÖNLEMEK İÇİN DSÖ’NÜN ÖNERDİĞİ SINIRLARA ÇEKİLMELİ
Açıklamada, daha sağlıklı bir yaşam için şu önerilerde bulunuldu: "Türkiye’nin dizel egzoz standartları AB ile uyumlu olarak tüm araçlar için geçerli hale getirilmelidir. Dizel araç satışı ve kullanımı, daha temiz yakıtların (LPG ve benzin) kullanımı teşvik edilerek sınırlandırılmalıdır. Türkiye’nin hava kirliliğine yol açan kirleticiler için belirlediği “normal” değerler Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sınırlara çekilmelidir. Çıkar çatışmasını önlemek için taşıtların egzoz kirletici değerlerini ölçen ve takip eden ’bağımsız’ şirketlerin yapıların Türkiye’de olanın aksine mali ve kurumsal ortakları arasında otomotiv şirket veya holdingler olmamalıdır."