Güncelleme Tarihi:
Liv Hospital gastroenteroloji uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek’in verdiği bilgiye göre, Türkiye’de hepatit B taşıyıcılık oranı ortalama yüzde 4. Bu oran dünya ülkeleri arasında orta sıklıktayız anlamına gelse de önemsemek zorundayız. Çünkü kronik B hepatitli hastalarda karaciğer kanseri gelişme riski yaklaşık 200 kat artıyor. Hastaların yüzde 15-25’i karaciğer sirozu veya karaciğer kanserinden kaybediliyor. Ayrıca Hepatit B virüsü, hepatit C virüsünden farklı olarak, karaciğer sirozu yapmadan da karaciğer kanserine yol açabiliyor. Hepatit C’de ise yıllık karaciğer kanseri gelişme riski, siroz geliştikten sonra yaklaşık yüzde 1–6 düzeyinde.
AŞI KANSERİ ÖNLÜYOR
AMELİYATLAR GELİŞİYOR
Karaciğer kanseri tedavisinde cerrahinin de rolü büyük. Laparoskopik ya da halk arasındaki bilinen tabiriyle kapalı yöntem cerrahiyle karaciğer ameliyatlarını başarılı bir şekilde yapabilmek mümkün. Yakın zamanda ameliyat yöntemlerine robotik cerrahi de katıldı. Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin, “Açık cerrahide, karın içine ulaşabilmek için karını boydan boya kaplayan bir kesi yapmak zorundaydık. Laparoskopik (kapalı) teknikte ise 0,5-1 cm boyutunda beş kesi ve 4-5 cm’lik piyesin dışarı alındığı kesiyle ameliyatlar tamamlanabiliyor” diyor.
TÜMÖRÜ 55 DERECEYE KADAR ISITIYORLAR
Yakarak, dondurarak ya da elektrik akımıyla tümör tedavisi ablasyon olarak adlandırılıyor. Radyoloji uzmanı Doç. Dr. Adem Uçar’ın verdiği bilgiye göre ablasyon işlemi lokal anestezi ve ağrı kesici ilaçlar verilerek yapılıyor. Deriden tümörün bulunduğu alana tomografi veya ultrason kullanarak özel bir iğne yerleştiriliyor. Bu iğne radyofrekans veya mikrodalga üreten jeneratöre bağlanarak tümör bölgesi ısıtılıyor. Belli bir süre 55 derecenin üzerindeki ısılarda tutulan tümör dokusu bütünüyle tahrip ediliyor. Radyofrekans, mikrodalga tekniklerinde ısıtarak, kriyoablasyon tekniği ise dondurarak tümör dokusu tümüyle tahrip ediyor. Bu tedavi sonrası ertesi gün hastalar taburcu olabiliyor ve birkaç gün içerisinde günlük yaşantısına dönebiliyor. Doç. Dr. Uçar, “Son dönemde kullanıma giren elektroporasyon işlemindeyse iğneler yardımıyla tümöre elektrik akımı uygulanıyor. Elektrik akımı hücre zarlarını parçalayarak tümör dokusunu tahrip ediyor. Bu tedavi özellikle hayati dokulara komşu kanserlerde kullanılıyor. Damar, safra yolları ve idrar kanalları korunurken tümör bütünüyle tahrip edilebiliyor. Bu ablasyon yöntemleri ABD’ deki önemli kanser merkezlerinde uygulanıyor ve 5 cm çapın altındaki tümörlerde cerrahi operasyonla benzer sonuçları bulunuyor” diyor.
TÜMÖRÜ HAPSETME YÖNTEMİ
Ameliyat veya nakil şansı olmayan karaciğer kanseri hastaları için yaşam süresini uzatan ve yaşam kalitesini artıran en önemli tedavi seçeneği embolizasyon yöntemi. Damar tıkama öncesi kemoterapi verilirse buna kemoembolizasyon deniyor. Böylece tedavinin etkinliği artar. Bu işlem anjiyografi odasında lokal anesteziyle yapılır. Kasık atardamarından girilerek ince tüpler yardımıyla karaciğer atardamarı bulunuyor ve içerisinden geçilerek tümörü besleyen bölümden itibaren kemoterapi ilaçları ve tümör damarlarını tıkayıcı özellikteki partiküller enjekte ediliyor.
KANSER İLERLEMİŞSE ATOM Y90 ATOMU VERİLİYOR
Cerrahi, kemoterapi ve diğer tedavilerin cevap vermediği veya uygulanamadığı durumda son seçenek olarak Y90 atom tedavisi yaşam süresini uzatılabiliyor. İleri evre karaciğer kanserinde tümör damarları içerisinden ince tüplerle enjekte edilen Y90 atomları kısa mesafeli ışıma yaparak tümör dokusunu yok ederken normal karaciğer dokusu büyük oranda korunuyor. Hastanede yatmadan veya birgün yatırılarak yapılabilir.