Oluşturulma Tarihi: Mayıs 07, 2008 11:23
Kocaeli Üniversitesi Kocaeli Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rüştü Taştan, bulaşıcı hastalıkların (enfeksiyöz) yüzde 60 ile yüzde 80'inin hayvanlardan insanlara bulaştığını, son 30-35 yılda görülen hastalıkların yüzde 75'inin de bu karakterde olduğunu söyledi.
Taştan, hayvanlardan insanlara bulaşan (zoonoz) hastalıkların insanların yaşına, cinsiyetine, yaşam tarzına, etnik kökenine veya sosyoekonomik statüsüne bakmaksızın herkesin yaşamını tehdit ettiğini, önlem alınmaması halinde bu hastalıkların öldürücü olabileceğini bildirdi.
Enfeksiyöz hastalıklarının pek çok etmene bağlı ve karmaşık olduğunu, insan aktivitelerinin hastalıkların ortaya çıkmasında önemli faktörler arasında yer aldığını ifade eden Taştan, şunları söyledi:
“Sosyal, sosyokültürel, ekonomik, politik, yönetimsel, teknolojik, iklimsel, çevresel etmenler hastalık oluşumunda ve yayılmasında önemli rol oynar.
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların yeri, durumu, ayırıcı özellileri ise hayvanlardan insanlara bulaşan enfeksiyöz hastalıklar olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 250'den fazla zoonoz hastalık bulunmaktadır. Enfeksiyöz hastalıkların yüzde 60-80'i hayvanlardan insanlara bulaşan özelliktedir. Son 30-35 yılda görülen 'yeni çıkan hastalıkların' yüzde 75'i de bu karakterdedir.”
Zoonoz hastalıklarının insan hareketleri ile farklı bölgelere taşınabildiğini dile getiren Taştan, “Bilim ve teknolojik buluşların hızlanması, kitle iletişim araçları ve bilişimin yaygınlaşması, kıtalar arası ulaşımın kolaylaşması, yeni yerler keşfetme merakı, hatta sınırların adeta kalkması hayvanlardan insanlara bulaşan salgın hastalıkları artırmaktadır. Hastalıklı bölgelere yapılan gezilerde kuş gribi, H5N1, şarbon, sars, dengue ateşi, sıtma, tüberküloz, kolera gibi hastalıklarla evinize, ülkenize dönebilirsiniz” diye konuştu.
TÜRKİYE'DE GÖRÜLEN BAZI TÜRLER
Hayvanlardan bulaşan hastalıkların viral, bakteriyel, paraziter ve mikotik diye etiyolojik etkenlerine göre sınıflandırıldığını ifade eden Taştan, kuduz, maymun çiçek hastalığı, avian ınfluenza (kuş gribi), ınfluenza-A virüsü (H1N1, H5N1), şap ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin Türkiye'de de görülen hastalıklar olduğuna dikkati çekti.
Taştan, Dünya Sağlık Örgütü kayıtlarına göre, 2003 yılında SARS salgını görülen ülkelerde 8 bin 98 kişinin enfekte olduğunu, bunlardan 774'ünün öldüğünü, Kırım Kongo Kanamalı Ateşinin 2002 yılında 17 vakada görüldüğünü, 2003 yılında 133 vakada görülen hastalığın 6 kişinin ölümüne neden olduğunu, 2004 yılında 249, 2005 yılında ise 266 vakada 13'er kişinin yaşamını yitirdiğini, 2006 yılında vaka sayısının 438'e, hastalığa bağlı ölü sayısının da 27'ye yükseldiğini kaydetti.
ZOONOZLARIN EKONOMİK ÖNEMİ VE TURİZME ETKİLERİ
Yerel ve ulusal düzeyde yapıcı yönetsel önlemler alınmaz, Uluslararası Sağlık Örgütleri ve turizm kuruluşlarının önerileri yerinde, zamanında getirilmez, yerel ve ulusal yaygın kitle iletişim araçları aracılığı ile ortak toplumsal bilinç ve sorumluluk yaratılmaz ise potansiyel risklerin her zaman olabileceğine değinen Taştan, zoonozların ekonomik önemi ve turizm ekonomileri üzerine etkileri konusunda şunları söyledi:
“Zoonoz hastalıklarla mücadele masraflıdır, kamu bütçelerine ek yük getirir. İlaç masrafları, hastane giderleri aile veya kamu bütçelerine önemli yük getirir. Yeterli ve zamanında sağlık hizmetinden yararlanamayan hastaların yaşamı tehlikeye girer. Zoonoz hastalıkların ithalat, ihracat ilişkilerinde olumsuzluk, canlı sığır, sığır eti, tavuk eti ve ürünlerinde uluslararası sınırlamalar, ulusal ekonomilerde sektörsel olarak durgunlaşmalar, hatta aile işletmelerinin ve tavukçuluk şirketlerinin iflası gibi etkileri olabilir.
Kıtalar arası seyahat, dünyada küreselleşme olgusunun bir sonucu olarak, bazı enfeksiyonlar nedeniyle belli bölgelere seyahatlerde azalma, bazı bölgelere seyahatlerin iptal edilmesi yaşanmıştır. Uzak Doğu ülkeleri 2002, 2003 yıllarında 'sars hastalığı' nedeniyle adeta sarsılmıştır. Önlem alınmazsa trilyonlarca liraların boşa harcanması, sektörün zarar görmesi kaçınılmazdır. Çünkü, mikroorganizmalar da dünyayı geziyor, sınır tanımıyorlar.”
Taştan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, kuş gribi, H5N1 gibi hastalıkların Türkiye'de yeni çıktığını, şarbonun eski bir hastalık olmakla birlikte ülke gündeminden hiç düşmediğini sözlerine ekledi.