Güncelleme Tarihi:
Prof. Dr. Aydın, hava sıcaklığının düştüğü ortamlarda yapılacak egzersizlerin kişinin sağlığını riske etmemesi, soğuğun patolojik etkilerinden korunması, sporu emniyetli ve keyifle uzun süre yapabilmesi için bir kısım tedbirler alınması gerektiğini söyledi.
Hava koşullarına uyum sağlamak amacıyla kullanılan kıyafetler, malzemeler ve yapılacak egzersizin tipi, süresi, şiddeti ve modeli hava şartlarına uygun hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Aydın, “Soğuk ortamlarda egzersiz konusunda önemli unsurlar arasında ortamın sıcaklığı, rüzgar durumu, giysiler, kişinin sağlık durumu ve vücut yağ oranı sayılabilir” dedi.
Solunan havanın soğuk olmasının solunum sistemi adaptasyon mekanizmalarında bir noktaya kadar sorun oluşturmadığına dikkati çeken Aydın, şöyle devam etti:
“Normal şartlarda solunan hava, alveollere giden yolda 27-32°C'ye kadar ısınabilir. Çok soğuk havalarda (-15°C ile -20°C altındaki sıcaklıklarda) solunan havanın solunum yollarında ideal bir sıcaklığa ulaşarak akciğerlerimize ulaşma şansı yoktur. Bu sıcaklıklarda sporcuların üst solunum yolu hastalıklarına yakalanma riskinin artması kaçınılmazdır. Bu ısınma ile birlikte kuru havanın nemlendirilmesi amacıyla su harcaması arttığından, özellikle şiddetli spor sırasında önemli miktarda su kaybı ortaya çıkabilir. Ayrıca bir kısım önlemler alınsa bile bu sıcaklıklarda sporcuların hipotermi (vücut iç ısının düşmesi), donma, soğuk ısırığı (cilt yaraları) gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşma olasılığı yüksek olacaktır.”
"SPORCULAR SOĞUK HAVALARDA SIVI KAYBI SORUNUYLA KARŞILAŞABİLİR"
Soğuk ortamda yapılan egzersizlerin getireceği en büyük problemin hipotermi ile başladığını vurgulayan Taner Aydın, “Aktivitenin yapıldığı ortamın ısısının düşük, rutubetinin yüksek ve havanın rüzgarlı oluşu hipotermi riskini artırır. Soğuk ortamda yapılan egzersizlerde görülen sağlık sorunları kapalı ve açık ortamlarda yapılmasına göre değişmektedir. Kapalı ve sportif aktiviteye uygun alanlarda yapılan egzersizlerde, soğukta kalma süresi, uygun giysi değişimi, sıcak içecek imkanı ve uygun sığınak gibi nedenlerle kış sporları da dahil olmak üzere hipotermiye bağlı problemler çok fazla görülmez. Açık arazi şartlarında yapılan traking, dağcılık, kır koşusu, buzda balık avlama, dalgıçlık ve dağda kayak esnasında soğuk yaralanmaları oldukça büyük sağlık riskleri taşırlar ve hatta ölüm riski bulunmaktadır” diye konuştu.
Suda ısı kaybı, karada yapılan egzersizlere göre 25 kat daha fazla olduğunu vurgulayan Aydın, şunları kaydetti:
“Soğuk hava ve suda yapılan egzersizlerde hipotermi riski daha büyüktür. Soğuk hava susuzluk hissi oluşmasını engelleyebilir. Terleniliyorsa soğuk hava bunun bir kısmının buharlaşmasına neden olur. Buna ek olarak soğuk havada nefes yoluyla da sıvı kaybı olur ve soğukta idrar miktarı da artabilir. Sporcular soğuk havalarda sıvı kaybı sorunuyla karşılaşabilir. Ağız ve burnu basit bir maskeyle korumak su kaybını azaltacağı için yararlı bir önlemdir. Bu nedenlerle 20-30 dakikalık aralıklarla sıvı tüketmek gerekmektedir.”
"ISINMA EGZERSİZLERİNİ DAHA UZUN SÜREDE YAPIN"
Aydın, spor yaparken kasların yakacağı enerjinin şeker depolarından karşılandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
“Soğukta yapılan spor sırasında kaslar daha fazla enerjiye gereksinim duyarlar ve daha çabuk yorulurlar. Spor yaparken enerjinin yaklaşık yüzde 20'sini kaslar kullanırken, yüzde 80'ini ısı olarak kullanılır. Düzenli ve sık aralıklarla tüketilen besleyiciliği yüksek ana ve ara öğünler glikojen ve yağ depolarını koruyarak ısı üretimine yakıt sağlar. Soğukta eller, ayaklar, ciltte ve kaslarda istemsiz kasılma, titreme varsa koordinasyonun azaldığı, motor kontrolün kaybedilmeye başlanıldığının işaretleri olabilir. Tüm bunlar yaralanmalara sebep olabilir. Soğukta azalmış esneklik ve gerilme yaralanmaların ortaya çıkmasına sebep olur. Soğukta spor yapacak olanların spora başlamadan önce ısınma egzersizlerini daha uzun yapmaları uygun olacaktır. Soğuk havada yapılan egzersizlerde üşümemek için çok kalın, hava geçirmez malzemelerin yanı sıra başlıklar kullanılması vücut iç ısısının artmasına neden olabilir. Egzersiz esnasında baştan ısı kaybı yüzde 25-30 civarındadır. Sadece başın açık olması bile ısı çarpmasına bağlı problemlerin görülmesini engelleyebilir. Aynı şekilde çok soğuk ortamlarda başın uygun başlıklarla kapatılması hipotermi riskini azaltır. İzin veriliyorsa kulaklık, bere, eldiven giymek uygun olacaktır. Eğer izin verilmiyorsa, burun, kulak, yanak gibi soğuğa maruz kalan vücudumuzun açık bölgelerine bir tabaka oluşturacak şekilde vazelinli veya gliserinli pomatlar sürülmelidir.”
SOĞUKTAN EN AZ ETKİLENMEK İÇİN ÇOK KAT GİYİNİN
Sporun metabolizma ve ısı artışına bunun da terlemeye neden olduğunu vurgulayan Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:
“Havanın soğuk olması terlemeye engel olmaz. Terleme sonucu kıyafetler nemli ıslak hale gelecek, yalıtım özelliğini kaybedecektir. Bu da daha çok ısı kaybına sebep olacaktır. Su sporları, su teması nedeniyle, karada yapılan sporlara göre daha hızlı bir ısı kaybına neden olabileceği unutulmamalıdır. Soğuk, spor yapanlarda özellikle el ve ayaklar başta olmak olmak üzere damar daralmasına neden olacaktır. Vücut soğuğa karşı uç noktalara kan akışını azaltarak cevap verir. Bu yolla ısı kaybını azaltıp, merkezi ısının düşmesini önlemeye çalışır. Soğukta tansiyon yükselmekte, kalp krizi riski artmakta, özellikle soğukta spor yapanlarda bu risk daha da artmaktadır. Bu nedenle soğuktan en az etkilenmek için çok kat giyinmek, bere takmak, eldiven giymek uygun olacaktır. Düşük ısı, yüksek nem ve rüzgarın fazla olduğu ortamlarda egzersiz yapmanın limitlerini sporculara öğreterek ortadan kaldırılabilir. Yeterli karbonhidrat ve sıvı tüketilebilir. Uygun giysiler giyilirse ve vücuttaki belirtilere dikkat edilip önlem alınırsa soğuk hava koşullarında da güvenli bir şekilde spor yapılmış olunabilir.”