Hastalık hastası mısınız?

Psikiyatrist Prof. Dr. M. Kerem Doksat, Hipokondriyazis hakkında merak edilenleri anlattı.

'Hipokondriyazis', Hastalık hastalığı olarak da bilinen bu sorun aslında tedavisi en zor olan rahatsızlıklardan birisidir. Hastalar sürekli doktor değiştirirler ve sürekli olarak oralarından buralarından gelen ağrılardan yakınarak, vücutlarını bitap düşünceye kadar sürekli olarak hekim değiştirirler. Genellikle 25-30 yaşında başlar. Bir kısmında bilinçaltına bastırılmış suçluluk duyguları bulunur ama bunu konusunu iyi bilen bir psikiyatr yapmalıdır.

Kendilerinde asla tedavi edilemeyecek bir hastalık olduğunu zannederler ama aslında bunun gerçek olmadığına bir türlü inanamazlar. Çok vesveseli olurlar, her şeyi kafalarına takarlar. Sürekli olarak ağrı kesiciler veya benzeri etkili ilaçlar kullanırlar ama bunlar şikâyetlerini daha da arttırır ve tam bir kısır döngü gelişir. Çünkü böyle hastaların ağrıları, ağrı kesici alınca daha da artar. Mide-bağırsak sistemi şikâyetleri çok sıktır ve kabız, arkasından da ishal gelir. Buna da huzursuz mesane sendromu denir.

Bazen hekimin de hastanın da sabrını zorlayacak kadar yakınmalarını dile getirir ve telefonla, muayenehaneye veya hastaneye adeta abone olurlar.Yaptırdıkları tahlillerin ve diğer tetkiklerin haddi hesabı yoktur; gene de ikna olmazlar. Genellikle hekim önerisiyle, sıklıkla da kafalarına göre tahliller ve görüntüleme tekniklerine başvururlar: MR (manyetik rezonans), CT (bilgisayarlı tomografi) gibi.

Şikâyetleri sürekli şekil değiştirir. Bir gün başları ağrır, öbür gün astım nöbetine benzer öksürmeler ortaya çıkar; başka seferinde de mide bağırsak sistemlerinde bir şeyler olduğunu düşünürler. Kesin bir tedavisi yoktur ve semptomlara (hastanın tanımladığı şikâyetlere) göre ilaçlar sürekli olarak değiştirilmek zorunda kalınır. Böyle hastalarda birden fazla hekim görüş alışverişi yaparak (konsültasyon) karar vermek zorunda kalır ama çoğu zaman, tıpkı orkestra şefi gibi, tedaviyi yönetmek ve yönlendirmek yine psikiyatrın omuzlarına yüklenir.

Böyle vakalarda dâhiliyeciler, nörologlar ve jinekologlar el ele vermek zorunda kalırlar.  Erkeklerde daha az görülür ve genellikle daha ağır seyreder. Özellikle de menopoz (âdetten kesilme) ve andropoz (hâlâ kesin bir tanımı yok: erkekliğin sona ermesi) dönemlerinde daha iyi olurlar. Böyle hastaların tedavisinde her türlü ilaç veya psikoterapi kullanılabilir ama tam iyileşme nadiren olur.

Genellikle ömür boyu sürer ve stres (zorlanma) dönemlerinde tekrarlar. Sabırlı ve deneyimli bir kadronun işbirliği içerisinde hastayı takip edip, tedaviyi düzenlemesi en doğru yöntemdir. Monosemptomatik Hipokondriyazis denen ve az rastlanan tipte ise antipsikotikler ve psikoterapi yapılır.Çoğunda da ikincil depresyon gelişir. Bunun için gene antidepresanlar verilir.

arpanetmedya.com 'a Katkılarından dolayı teşekkür ederiz.