Güncelleme Tarihi:
Müzikle tedavi, 2013 yılının Eylül ayında yayımlanan yönetmelikle Üsküdar Üniversitesi bünyesinde merkez kimliğiyle hizmet vermeye başladı.
Hastalar, merkezde MÜTEM Müdürü ve Piyano Sanatçısı Prof. Dr. Sevda Asqarova'nın yönetiminde ve uzman müzisyenler eşliğinde bir müzik aleti çalıyor, şarkı söylüyor. Merkezde, müzik tercihi ise tamamen hastanın isteğine bırakılıyor. Hastalar grup halinde terapi seanslarına alınıyor. Müzik tercihleri belirlendikten sonra hastaların sağlık durumlarına göre hareketli müzikten ağır ve dinlendirici müziğe geçiş yapılıyor ya da seansta tam tersi bir yöntem izlenebiliyor.
"EN ETKİN TERAPİ MÜZİKLE TERAPİDİR"
MÜTEM hakkında AA muhabirine bilgi veren Asqarova, merkezin rektör Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın teşvikiyle açıldığını söyledi.
Müzikle terapiyi yeni bir boyuta ulaştırmayı hedeflediklerini belirten Asqarova, Osmanlı'da, Müslüman dünyasında İbn-i Sina, Evliya Çelebi gibi bilim insanlarının kitaplarında müzikle ruhun ilişkisinden bahsettiklerini anlattı.
Evliya Çelebi'nin "Hangi makam insanların ruhuna daha iyi gelebilir" şeklinde araştırmalar yaptığını kaydeden Asqarova, "İbn-i Sina kitaplarının birinde şunu söylüyor, 'Tedavinin en iyi yollarından biri, en etkili olanı müziktir. Müziğin, hastanın aklı ve ruhi güçlerini artırmak için kullanılması lazım. Tedavinin amacı; hastalıkla mücadele için cesaret vermek, hastaya en iyi musikiyi dinletmek, hastayı sevdiği insanlarla bir araya getirmektir. İnsanlar kederlerini, sevinçlerini müzikle bildirirler" diye konuştu.
Prof. Dr. Sevda Asqarova, müziğin çok iyi bir kuvvet ve uyarıcı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Müzikle terapi hastalarımıza sanatlar içinde en iyi gelen sanattır. Psikoloji ve psikiyatri problemi bulunan, davranış bozukluğu ve nörobilim problemi olan hastalarda müzikle terapide gayet olumlu sonuçlar almak mümkün. Merkezimizin amacı da nörobilimde de müzik terapinin ruhunun üzerindeki olumlu etkisini göstermek. Nöropsikriyatri hastanemizde hastalarımıza her zaman müzik terapi yapılıyor. Müziğin yanı sıra bu hastanede resimle, seramikle de terapi uygulanıyor. Ama en etkini, müzikle terapidir. Çünkü müzikle terapi hastaların içindeki hislerini daha kabarık gösteriyor. Onlar kendilerini daha iyi anlatıyor. Farklı hastalara farklı seanslar uygulanıyor, hastalıklarına, ruh ve hallerine göre seanslar belirleniyor."
"BİZ ÇOK MUTLUYUZ" SEANSLARI
erkezde terapi seanslarının yaratıcı atölye çalışmasına dönüştüğünü dile getiren Asqarova, seanslarına "Biz mutluyuz", "Beraber mutluyuz", "Hepimiz mutluyuz" şeklinde isimler koyduklarını aktardı.
Hastaların seanslarda birbirlerini tanıdıklarını anlatan Asqarova, şunları söyledi:
"Onlara 'Sizin için niye bu terapiyi hazırladık' diye sorduğumuzda çok ilginç cevaplar alıyoruz. Hatta geçen gün hastamızın biri dedi ki, 'Bizim mutlu olmamız için böyle bir terapi yapıyorsunuz ve biz de mutlu olduk.' Ondan sonra bu seanslarımızın adını 'Biz çok mutluyuz seansları' koyduk. Hastalarımız benim ve iki müzik uzmanımızın desteğiyle çalışmaya katılıyor. Nefesli veya ritmik aletlerle onların müziğe nasıl refleks verdiklerine bakıyoruz. Hem müzik aleti çalıp hem de birlikte şarkı, türkü, ilahi söylüyorlar. Hastalarımız farklı müzikler seviyor. Biri tasavvuf müziği birisi çok gürültülü müzik seviyor. Çok sakin, ruhu rahatsız etmeyecek müzik sevenler de var. Hepsiyle konuşuyoruz, onları rahatlatan, hangi müziği seviyorsa ona göre yönlendiriyoruz. Ona göre parçalar seçiyoruz. Tasavvuf müziği onların çok hoşuna gidiyor. Çünkü tasavvuf müziğiyle çok rahatlıyorlar, ilahileri kendileri söylemek istiyorlar. Hastalarımız, müzikle terapi zamanı hastalıklarını unutuyorlar. "