Güncelleme Tarihi:
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğrencisi Gülşah Kocatepe, lösemi hastalığı sırasında İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 3,5 yıl boyunca tedavi gördüğünü anlattı. Tedavi sonrasında iyileşen Kocatepe, hastalığı yenmekteki en büyük sırrın “moral” olduğunu söyledi.
Lösemili Çocuklar Vakfı'nın (LÖSEV) etkinliklerine katılarak hasta çocuklara iyileşmiş biri olarak moral vermeye çalıştığını kaydeden Kocatepe şöyle konuştu:
“Moral olmadan bu hastalığın yenilmesi çok zor. Bunun farkında biri olarak hasta çocuklarla konuşuyor, etkinliklere katılıyor, elimden gelen desteği veriyorum. Hastalık sürecinin kötü birşey olmadığını, moralleri yüksek olursa bunu rahatlıkla atlatabileceklerini anlatıyorum. Saçları, kirpikleri dökülen çocuklar çok üzülüyor. Kel ve maskeli fotoğraflarımı lösemili çocuklara gösterip “Ben de böyleydim ama saçlarım şimdi eskisinden daha güzel, daha gür çıktı' deyince çok seviniyorlar. Onların üzülmelerini kesinlikle istemiyorum.”
İYİLEŞENLER HASTALARA MORAL VERİYOR
LÖSEV İzmir Şubesi Sosyal Hizmetler Sorumlusu Ceren Demirci ise Gençlik Komitesi çalışmaları kapsamında lösemi ve kan kanseri tedavisi gören çocuklarla iyileşmiş çocukları buluşturup moral aşılamaya çalıştıklarını anlattı.
Bu faaliyeti çok önemsediklerini ve tüm şehirlerde gerçekleştirmeye çalıştıklarını aktaran Demirci, “İyileşmiş çocukların tedavi görenlere destek vermesini çok önemsiyoruz. Çünkü hasta çocukları en iyi anlayabilecek kişiler, kendileri gibi bu aşamadan geçmiş kişilerdir” dedi.
TOPLUMDAN DA BÜYÜK MORAL VE DESTEK BEKLİYORUZ
Hastalık sürecinde gereken moral ve motivasyonu aynı zamanda toplumdan da beklediklerini kaydeden Demirci, şöyle konuştu:
“Tedavi sürecinde ne yazık ki kaybettiğimiz hastalarımız da oluyor. Ama bu tedavi edilebilen bir hastalık ve umut hiçbir zaman yok değil. Ancak bizler toplumdan da büyük moral ve destek bekliyoruz. Aslında çocuklarımızın yaşadığı en büyük sıkıntı, toplumdan aldıkları negatif etkiler. Mesela hastalarımızın kel ve maskeli olmaları, toplumda dikkat çeken bir yönleri. Otobüse bindikleri zaman, 'Bulaşıcı hastalığı var' diye insanlar kaçabiliyorlar. Çocuk parkta top oynamak istediğinde, diğer sağlıklı çocuğu annesi çekebiliyor. Zaten çocuklar hastalıktan birşey anlamıyor, bir de toplumdan bunları görünce kendilerini çok kötü hissediyor. Biz insanlara löseminin bulaşıcı bir hastalık olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. O hastalar maske takıyorlar evet ama bizlerden korunmak için. Çünkü kemoterapi nedeniyle bağışıklık sistemleri düştüğü için enfeksiyon riski çok fazla oluyor. Onlar maske takıp insanlardan korunmaya çalışırken, insanlar onlardan korunmak istiyormuş gibi davranış sergileyince bu onları açıkçası çok üzüyor.”