Güncelleme Tarihi:
Bulaşıcı hastalıklar arasında yer alan ve cinsel yolla geçen frengi enfeksiyonu diğer adıyla sifiliz, tedavisi geciktirildiği takdirde istenmeyen sonuçlara neden olabiliyor. Genellikle ateş, baş ve boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları ile kendisini gösteren frengi, üç evrede görülebilir. Peki, frengi nedir ve nasıl anlaşılır? Frengi nasıl tedavi edilir? İşte, hastalıkla ilgili merak edilen bilgiler.
FRENGİ NASIL BULAŞIR?
Hastalığın ana bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Hasta insandan sağlıklıya geçer. Genital bölgeyle temas sonucu vücuttaki bir yaradan mikrop bulaşır. Anal ve oral seks bu hastalığın bulaşmasında önemli faktörlerdir. Ayrıca öpüşmekle de bu hastalığın bulaştığı görülmüştür.
Yine anneden bebeğe bulaşma ihtimali oldukça yüksektir. Frengi hastası olan hamile bir kadından doğmamış bebeğe geçen mikrop, bebeğin ölü doğmasına neden olabilir. Ayrıca ölü doğmayan bebekler de erken doğum sonucu hayatlarını kaybedebilirler.
Çok nadir olsa da hastalığın başka bulaşma yolları da vardır. Frengili bir kişinin kanının başka bir kişinin yarasıyla teması sonucu hastalık bulaşabilir. Fakat bu düşük bir ihtimaldir. Bu yaralar (şankr) dış genital organlar, vajina, makat, rektum, ağız ve dudaklarda görülebilir.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bulgular cinsel ilişkiden sonraki 3 hafta içinde ortaya çıkmaya başlar. Hastalık üç evrede görülebilir.
Birinci Evre: Birinci evrede tipik bir sifiliz yarası görülür. Şankr adı verilen kenarları belirgin, sert, yuvarlak-oval, tek, tabanı temiz, sulantılı ve ağrısız bir yara oluşur. Bazen birden fazla da olabilir. Yara etkenin vücuda giriş yerindedir. Çoğu hastada bu dönemde tek taraflı, deriye yapışık olmayan, ağrısız lenf bezi büyümesi de vardır.
İkinci Evre: Şankırın çıkmasından ortalama 1-6 ay sonra ateş, baş ve boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, bulantı kusma gibi belirtiler ortaya çıkar. İkinci evre boyunca deri döküntüleri ve/veya yaralar görülebilir. Bu evre vücudun bir ya da birden fazla bölgesinde ortaya çıkan cilt döküntüleriyle başlar. Döküntüler pürüzlü, kabarık, kırmızı, kırmızımsı kahverengi benekler şeklindedir. El avuç içlerinde ve ayak tabanlarında sıktır. Genelde kaşınmaz ve bazen farkına varılamayacak kadar soluktur. Bu döküntülere benzer şekilde ağız, yutak ve genital bölge mukozasında gri-beyaz plaklar şeklinde lezyonlar da görülür. Bu dönemdeki bazı hastalarda sinir sistemi tutulumu, eklem, karaciğer, göz, böbrek tutulumu olabilir. Sifiliz bu evrede doğru tedavi edilmezse bir sonraki evreye ilerler.
Gizli ve Geç Evre: Sifiliz tedavi edilmezse herhangi bir bulgu vermeksizin yıllarca vücutta kalabilir. Bu dönemdeki bulgular arasında kas hareketlerinin koordinasyonunda güçlük, felç, hissizlik, körlük, ruhsal bozukluklar görülebilir. Bu evredeki hasta bulaştırıcı değildir. Hastalık iç organlarda (kalp, karaciğer, beyin gibi) hasar yaparak ölüme sebebiyet verebilir. Tedavi edilmeyenlerde kalp ve damar tutulumu ve buna bağlı göğüs ağrısı ve enfaktüs görülebilir.
Sifilizin her evresinde sinir sistemi tutulabilir ve bu tutulum belirtisiz olabileceği gibi şuur bozukluğu, felçler, yürüme ve denge bozukluğu, bunama, idrar kaçırma, konuşma bozukluğu gibi bulgulara neden olabilir.
FRENGİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Sifiliz hastası olan kişiler mutlaka doktor kontrolünde tedavi ve takip edilmelidir. Tedavide doğru antibiyotik kullanımı önemlidir ancak tedavi enfeksiyonun neden olduğu hasarları geri çeviremez. Penisilin bu hastalığın her evresinde başvurulan ilk seçenektir ve genellikle hastalığı başarıyla tedavi etmektedir.