Güncelleme Tarihi:
Evet, işte bu, en sonunda başardım, bundan sonra her şey farklı olacak!
Sağlıklı yaşam ve spor koçu Hakan Demiray, özellikle de kıyafetlerde olacak değişikliklerin en çok dikkat çeken durum olduğunu söylüyor.
Güzel zamanlar başlamıştır, eğlenceli arkadaş ortamlarında öz güven tavandır ve başarı hikayesi ile başkalarına feyz verir. Yaşanmışlıklar ile insanların dikkatini çeker ve başarısını anlatmaktan bir an olsun bile sıkılmaz.
KİLO VERDİKTEN SONRA "HAKETTİM" DÜŞÜNCESİYLE YEMEYE VERMEYİN
Bu süreç içerisinde uzun zamandır yanına bile uğramadığı ve normal şartlarda limitsizce tükettiği tatlılara da göz ucu ile bakar ve içinden gizliden gizliye "Sanırım artık bunları hak ettim" der. Elbette canı çektiğinde bu tip ürünleri tüketmeli, yoksa sonrasında "Bugün tatlı yemeyeli 16.gündeyim” diye gururlu ama bir o kadar da acı çeken yorumlar yapmak zorunda kalacaktı. Aralarda canı çekip yediğinde hiç olmazsa bu tip gün sayma durumları olmuyordu. Ek olarak şunu da biliyordu ki; “Zehir porsiyondadır.” Yani tükettiği besinlerin türünden ziyade miktarı önemliydi. Tüm bu kiloları bu şekilde vermişti, canı istediğinde ufak da olsa tüketmiş ve nefsini köreltmiş ve bu, onu birkaç gün idare etmişti. Bu tip şeyler yediği zamanlarda da şuna özellikle dikkat ediyordu, günün en hareketli olduğu zamanlarda, bunları tükettiğinde hiçbir sorun olmuyordu çünkü hareketliydi ve metabolizması yüksek olduğu için aldığı besinleri enerji olarak harcayabiliyordu.
Ancak şu sıralarda durumunda bir gariplik vardı, kendini bazen sınırları aşarken buluyordu ve o sırada limitlerini fazlası ile geçiyordu. Zehrin porsiyonda olduğunu bilen ve bunu uygulayan kişi olmaktan çıkıyordu. Ancak şunu da düşünüyordu “Bugünden bir şey olmaz. Zaten nasıl harcayacağımı da biliyorum. Yarın dikkat ederim ve toparlarım.” Bu anların arka arkaya bir hafta içerisinde birkaç günden, her güne yayılması fazla uzun sürmedi. Aynaya baktığında yanaklarındaki dolgunluk ve elleriyle belini yokladığında eline gelen hafif can simidi sarmalı, moralini biraz bozmuştu. Ancak kendine olan güveni ve çözüm anahtarının kendisinde olduğunu bilmesi onu rahatlatıyordu, ta ki uzun zamandır odasında duran tartıya çıkana kadar. “O da ne! Orada yazan kilo benim kilom olamaz, bu dijital tartıların durduğu yer önemli. Biraz eğim olsa değerler değişiyor, bunu bir de şurada deneyelim.”
Tartıyı odanın başka bir yerine götürür ve bir daha adımlarını nazikçe tartının üzerine koyar: “İnanamıyorum değişiklik yok! Tartıdan aşağı inerken yüzündeki şok ifadeyi atması uzun sürer, çünkü beklediği sonuçtan çok uzak bir rakamdadır kilosu. Bu durumda kendini…
Evet sizce bu durumda kendini nasıl hissederdi?
Sanırım pek de mutlu değil!
Bu süreç, birçok kez yaşanmış ve “Ne yapabilirim?” ya da “Neden böyle oluyor?” Soruları ile yeniden ve yeniden bana soru soran insanların ortak hikayesidir.
Başarı, bir şekilde elde edildikten sonra yapılması gereken o başarıyı sahiplenmek ve korumak olmalıdır.
Hayat biçimi haline getirmek dediğimiz bu içi dolu ama nasıl olması gerektiği konusunda emin olmadığımız süreç için şunu söyleyebilirim ki; her şey sizin hakkınızdır. Evet tüm gıdalar, tüm besin öğeleri sizin hakkınızdır. Fast food dediğimiz ya da kalorisi yüksek besinler ya da ne olursa olsun hepsi ama hepsi hakkınızdır. Ancak unutulmaması gereken şudur, “Zevkler kalıcı olursa zevk olmaktan çıkar.” Ve “Zehir porsiyondadır.”
Kontrolü elden bıraktığınızda, sistemin sizi nereye sürükleyeceği belli ise bu durumda, bunu yaşamak ya da yaşamamak sizin elinizde.
Kendiniz için doğru seçimi yapın.