Güncelleme Tarihi:
Yüzeysel tromboflebitte derialtında görülen toplardamarlar iltihaplanarak şişer, kızarır ve duyarlı bir hale gelirler. İltihap, genellikle damarın bir bölümünde başlar, sonra yukarıya doğru ağrılı, kırmızı bir çizgi biçiminde yayılır. İltihaplı damar, derinin hemen altında sert bir kordon gibi ele gelebilir. Hastayı gece uyutmayan belirgin bölgesel bir ağrı vardır. Tedavi edilmezse, iltihap alanı genişler ve ağrı artar. Bazen çok ağrılı, uzun bir iltihap çizgisi de görülebilir; hastanın ateşi yükselebilir, bacağı şişebilir. Yüzeysel tromboflebit daha çok bacağın alt yarısında oluşur. Genellikle genişlemiş (varisli) damarlarda görülür. Ender rastlanılmakla birlikte koldaki toplardamarlarda da olabilir.
Derin toplardamar tromboflebitinde ağrı baldırda hissedilir ve bilek hareketleriyle artar. Bilek çevresindeki dokular şişebilir. Ancak, ağrılı bir kızarıklıkla kendini belli eden yüzeysel tromboflebitin tersine, derin flebitin dıştan görünen hiçbir belirtisi olmayabilir. Genellikle bacakta şişlikler ortaya çıkar.
FLEBİT'İN SEBEPLERİ NELERDİR?
Yüzeysel tromboflebitin başlıca nedeni varisli damarlardır. Aileden geçen ve kadınlarda daha yaygın olan bu durum, genç erişkinlik çağında ortaya çıkar ve yıllar geçtikçe ilerler. Bacak yüzeysel toplardamarları genişleyince çeperleri incelir ve kıvrımlar yapar. Genişlemiş damarlarda kan akımı yavaşlar ve kandaki plazma ve hücreler çökmeye yüz tutar. Böylece kanın akışı iyice yavaşlar ve flebitin ilk aşaması olan kan pıhtılaşmasına yol açar. Pıhtılaşmadan sonra damar çeperi pıhtıyı çözmek için iltihap oluşturur. Bu dönemde hasta ağrı, duyarlılık ve kızarıklık gibi belirtilerin farkına varır.
Bazen bir darbeden sonra da flebit oluşur. Derinin hemen altındaki ince çeperli toplardamar, sözgelimi bir sehpaya çarpma sonucu yaralanabilir. Normalde damarın içi, kaygan bir yüzey oluşturarak pıhtılaşmayı önleyen bir hücre tabakasıyla kaplıdır. Darbe sonucu bu tabaka zedelenince, düzensiz yüzeye değen kan, pıhtılaşmaya başlar. Toplardamarlardaki varis genellikle gebelik sırasında ağırlaşır. Bunun iki nedeni vardır: Rahmin leğen toplardamarlarına baskı yaparak bacak toplardamarlarını şişirmesi; gebelikte bedendeki bütün destek dokularını gevşeten hormonların salgılanması (çeperleri gevşeyen damarlar genişler). Damar içine enjeksiyon yapılması da yüzeysel tromboflebite neden olabilir. Herhangi bir nedenle hastanede yatan hastaya uzun süre damardan sıvı verilmesi, yani serum takılması gerekebilir. Bu durumda iğne damarı tahriş edebilir ve sonuçta pıhtılaşma, ardından da iltihap ortaya çıkar.
diğer nedenler arasında ise; kanın pıhtılaşmaya yatkın olduğu bazı kan hastalıkları ile büyük ameliyatlar sonrası ya da hastanın uzun süre hareketsiz kaldığı durumlar sayılabilir. Bazı kanser türlerinde, özellikle pankreans kanserinde, daha önce hiçbir varis ya da flebit yakınması olmayan kişinin bacaklarında apansızın yüzeysel flebit oluşabilir. Bu tür flebitin bir özelliği 'gezici' olmasıdır. Bir gün bir bacağın alt kesiminde ortaya çıkan flebitin birkaç gün sonra öteki bacağın üst kesiminde oluştuğu görülür. Flebit ciddiye alınmalıdır, ama başka belirtiler olmadan, kanserin ilk belirtisi olarak yorumlanması yanlıştır. Derin toplardamar tromboflebitinde, kaslar içinde, bacak boyunca uzanan geniş toplardamar tıkanır ve iltihaplanır. Varisli damarlar dışında, derin toplardamar tromboflebitinin nedenleri, yüzeysel tromboflebitinkilerle aynıdır: Kan dolaşımında yavaşlama, kanın yapısında bir değişiklik ve damar çeperinde zedelenme.
FLEBİT'İN TEDAVİSİ NEDİR?
Yüzeysel tromboflebitin ciddi bir tehlikesi yoktur. Hasta toplardamar, içinde kan barındırmayan, bağ dokusundan bir bant, haline gelebilir; ama yeni damarlar açılacağından bu durum belirti vermez. Ayrıca yineleme eğilimi göstermesine karşılık, ciddi bir tehlike yaratmaz. Buna karşılık, derin toplardamar tromboflebiti oldukça ciddi tehlikeler yaratabilir. Öncelikle, toplardamardaki pıhtı büyüyerek önemli bir uzunluğa ulaşır. Sonra bir parça kopar ve ana dolaşıma katılır. Alt ana toplardamardan (bedenin alt kesiminden gelen bütün kanı toplayan, karnın arka tarafındaki geniş toplardamar) geçerek kalbe girer. Oradan da akciğerlere kan götüren atardamara pompalanır. Büyüklüğüne göre, bu atardamarın akciğere dağılan dallarından birini ya da birkaçını tıkar. Eğer pıhtı yeterince büyükse tam tıkanma bile yapabilir ve oluşan akciğer enfarktüsü ani ölümle sonuçlanır. Küçük bir pıhtı ise akciğerin uç kısmına ulaşır ve daha az zarar verir. Derin toplardamar tromboflebitinin ikinci bir etkisi de bacak damarlarının içindeki küçük kapakçıkların hasar görmesidir. Bu durum bazen bacağın sürekli şiş kalmasına ya da yara (ülser) açılmalarıyla sonuçlanan deri sorunlarına yol açar. Ciddi bir tehlike yaratmadığından yüzeysel tromboflebitin tedavisinde belirtilerin hafifletilmesiyle yetinilir.
İlk yapılacak şey; bir hastaneye başvurmaktır. Hastaya genellikle yatırılarak, kanın pıhtılaşmasını geciktiren bir tedavi uygulanır. Hastaneye gidene kadar ise bacağın yukarı kaldırılması ( kalp seviyesinin üzerinde tutulması) yararlı olur.
Derin tromboflebitin tedavisi genellikle pıhtı oluşmasının önlenmesine yöneliktir. Kanın pıhtılaşma hızını azaltan antikoagulan (pıhtılaşmayı önleyici) ilaçlar kullanılır. Bunların uygun bir dozda alınması, bacaktaki pıhtıların büyümesini önler. Günümüzde iki tür antikoagulan madde kullanılmaktadır: Enjeksiyonla verilen ve hemen etki eden heparin ve hap biçiminde de alınan, iki üç gün içinde etkisini gösteren warfarin. Önce heparin uygulanır, birkaç gün sonra warfarin'e başlanır ve en az 6 ay boyunca sürekli kullanılır. Yüzeysel tromboflebitte tek sorun, özellikle varis varsa iltihabın yinelenmesidir. Bir nöbet genellikle bir hafta ya da daha uzun sürer. Sonra ağrı ve duyarlılık hafifler ama bazen duyarlılık haftalarca sürebilir. Akut dönem geçtikten sonra bölgedeki deride kahverengi bir leke kalır. Bunun yok edilmesi olanaklı değildir. Derin toplardamar trombozu tedavisine zaman geçirmeden başlanırsa, bir sorun çıkmaz. Ancak tedaviye karşın "flebit sonrası bacak" ( past tromboflebitik sendromu) denilen durum ortaya çıkabilir. Bilek gölgesi sürekli şiş kalır ve daha sonra yaralar oluşabilir. Bu durumun tedavisinde varis çorabı giyilir, bedendeki fazla suyu azaltan ilaçlara ve belki de yaraların iyileşmesi için cerrahiye başvurulur. Bazı vakalarda flebit sonucu bacağın altındaki toplardamarların kapakçıkları hasar görür ve sonuç olarak yüzeysel toplardamarları derin sistemle birleştiren geniş damarlar oluşur. Bu damarların bağlanmasıyla yaralar tedavi edilebilir. "Flebit sonrası bacak" oluşmasa da, bir derin toplardamar trombozunu izleyen ağrı ve şişlik haftalarca kalabilir. Bazen şişlik geçer, ama hasta bacakta günün sonuna doğru hafifçe şişme izlenebilir. Varis çorabı giymenin, ayağı yükseğe kaldırmanın ve egzersizin yararı açıktır. Ama erken dönemde uzun yürüyüşler hastayı zorlar.
Sigaranın uzun dönümde derin flebit olasılığını artırdığı öne sürülmektedir. Yüksek dozda doğum kontrol hapı kullanan kadınların (özellikle 35 yaşın üstünde, şişman ve sigara içenlerde) damar hastalıklarına yakalanma olasılığı oldukça yüksektir. Bu yüzden söz konusu özellikleri taşıyan kadınların gebeliği önleme konusunda başka yöntemlere başvurmaları yerinde olur. Flebitin en büyük tehlikesi toplardamarlarda oluşan bir pıhtının koparak kan dolaşımında sürüklenip akciğerlere taşınması ve bu organlarda enfarktüse yol açmasıdır. Söz konusu durum daha çok derin toplardamar tromboflebitinde görülse de, flebitin her türü dikkatli bakım ve tedavi gerektirir. Bu yüzden belirtiler önemsiz bile görünse, üzerinde durulmalı, mutlaka bir doktora danışılmalıdır.