Güncelleme Tarihi:
Gurur duyacağımız bir vücuda sahip olmayı aklımıza takmışsak, bulabildiğimiz her yolu deneriz; en katı gıda rejiminden en ağır idmanlara, hatta sosyal hayatımızı askıya almaya kadar...
Beklenebileceği gibi bu tür bir yaşam tarzı devamlı sürdürülemez ve fitness rutini sonunda alt üst olur. Çünkü tüm bu gereksiz şeylerden önce, yağ yakma yolculuğumuzdaki en önemli şeyi, hazırlık yapmayı unutmuşuzdur. Somut hedefler içeren bir ön çalışma sayesinde, spor salonuna adım atmadan ya da diyete başlamadan önce, amacımızı gerçekleştirme yolundaki şansımızı astronomik biçimde artırabiliriz.
Başarısızlığa uğrayınca kilo vermekten vazgeçiyorsak, sebebi isteksizlik, iradesizliğimiz ya da bilgisizliğimiz değil, sabırsız davranıp ön hazırlığı es geçmemizdir.
Nasıl ki bir futbol takımının maç günü aldığı galibiyet, geçen haftanın altı gününde yaptığı antrenmanların ve stratejinin getirdiği bir sonuç ise fit bir görünüme kavuşmak da plansız, hazırlıksız olacak bir şey değildir.
Bu yüzden, vücudumuzu aşırılıklarla hırpalamak yerine, 7 maddelik çok daha makul bir programla, amacımıza ulaşmayı garantileyelim...
1. İNANÇLI OLALIM
Kağıt üzerinde harika bir eğitim ve diyet stratejimiz olsa da yağ yakmanın mümkün olduğuna inanmadıkça, amacımıza ulaşmak için mücadele edeceğiz demektir.
Düşüncelerimiz, eylemlerimizi belirleyecek olan duygularımızı etkiler. Eğer kendimizi hiç durmadan negatif düşüncelerle beslersek, amacımıza ters düşecek eylemlere başvurmamıza yol açacak duygulara kapılabiliriz.
Kilomuza dair düşüncelerimiz ikna edici olmakla kalmayıp, bizi, korkularımızı ve olumsuz düşüncelerimizi beslemekten başka işe yaramayan, gereksiz bilgi arayışına teşvik edebilir. Bundan dolayı ilk adımımız, düşüncelerimize kilo vermeyi garantileyen yeni bir çerçeve kazandırmak olacak.
2. VİZYON EDİNELİM
Ne kadar, nasıl ve niçin kilo vermek istediğimize dair amacımızın, yüzde yüz kristal berraklığında olması gereklidir. Vizyonumuzun net olması ve bizi bitiş çizgisine götürebilecek uygulanabilir eylemlerle dolu olması gerekir. Vizyon işin can alıcı adımıdır; izlenecek bir rota olmadıkça, hedeften sapmamız pek muhtemeldir. Vizyon edinmek, aynı zamanda başarısı kanıtlanmış bir yoldur.
"Kilo vermek istiyorum", "Güçlenmek istiyorum", "Artık sağlıklı besleneceğim" gibi soyut sözler, uygun hazırlık yapılmadıkça, iyi niyetten öteye geçemez. Bunun yerine, "Hayatın tadını çıkartarak, sağlıklı bir biçimde yedi kilo vereceğim", "Haftada üç kez kuvvet çalışması yapmaya başlayacağım", veya "Besin değeri yüksek bir diyet uygulayıp, işlenmiş ürünleri minimuma indireceğim" şeklinde somut ve uygulanabilir hedeflerle başarı şansımızı yükseltmiş oluruz.
3. NEREDE DURDUĞUMUZU İYİ BİLELİM
Bir vücut geliştirme programına başlamadan ve beslenme planı yapmadan önce, tam olarak nerede durduğumuzu iyi bilmemiz lazım. Kilo verme programını yapmadan önce, kondüsyonumuz, beslenme ve uyku alışkanlıklarımız, stres kaynaklarımız, antreman deneyimimiz gibi unsurları dikkate almamız gerek. Bunlara dayanılarak hazırlanan bir fitness programı, yaşantımızla uyumlu ve sürdürülebilir olur.
Artık zayıf noktalarımızı da tespit etmiş oluyoruz. Böylece öncelikle onlara yoğunlaşarak çözüme odaklanabiliriz. Boğazımıza düşkünlüğümüz bunlardan biriyse, en azından bir öğünde kendimizi yemekten fazla mahrum etmemiz gerekmez. Kaliteli bir kahvaltı ile güne başlamak gibi... Günün geri kalanını bunun üzerine inşa edebiliriz.
4. BİR DAYANAĞIMIZ OLSUN
Hepimizin bunaltıcı, berbat günleri vardır, böyle zamanlarda vücut geliştirmenin düşüncesi bile keyfimizi kaçırabilir. İşte tam da bu yüzden, kilo verme mücadelesinde destek görmemiz hayati önem taşır. Böyle zamanlarda, ne motivasyon ne de irade tek başına yeterlidir.
En iyi arkadaşımız, sevgilimiz, üye olduğumuz bir topluluk, antrenörümüz ya da her kimse, zor durumlarda sırtımızı yaslayabileceğimiz birine ihtiyacımız olur (aması maması yok). Bu dayanak, televizyon karşısında mayışıp dışarıdan yemek söylemeyi düşündüğünüzde, sizi ayağa kaldırıp spor salonuna gitmenizi sağlayacak olacak olan kişidir.
Tamamen tek başına bu yola koyulmuş olsanız bile yalnız olmak zorunda değilsiniz. ‘Mobil Koç’unuz FitWell, siz ilerledikçe yenilenen beslenme ve egzersiz programı sayesinde sizi sürekli bilgilendirerek gerçek bir koç gibi hedefinize odaklanmanızı sağlıyor. Aynı zamanda da eğlenceli mesajları ve hatırlatmalarıyla da gün içinde ‘fit’ kalmaya motive olmanızı sağlıyor.
5. SÜRECİ BENİMSEYELİM
Kilo verme yolculuğunda, ‘kilo verme rekorlarına’ dair, kaynağı şüpheli başarı hikayeleri ile karşılaştıkça, gerçek dışı beklentilere kapılmamız olası. Tehlike tam da bu kıyaslama ile başlar. Çünkü bu beklentiyle amacımıza istediğimiz sürede ulaşamayınca, kendimize güvenimizi kaybedebiliriz. Oysa yapmamız gereken sonuca değil sadece sürece, gidişata odaklanmak; zira günlük hayatımızda metabolizmamızdan hormonlarımıza, beklenmedik olaylara dek birçok kontrol dışı olay süreci etkileyebilir.
6. HAYAT BOYU ÖĞRENCİ OLALIM
Halter kaldırmaktan iletişim becerilerimize, salsa yapmaktan sağlıklı beslenmeyi öğrenmeye kadar, yeteneklerimizle niteliklerimizin geliştirilmesi ve yeni şeyler öğrenme sürecimiz hayat boyu devam eder.
Bir günde uzmanlaşmayı beklemek hayal kırıklığına davetiye çıkartmaktır. Kilo vermek zaman alır ve öğrenmeye meyilli olmayı gerektirir. Hatalar ve diyet yolundan sapmalar elbette olur ama bu başarısız olduğumuz veya hiçbir zaman formda olamayacağımız anlamına gelmez. Bu sadece bizim de birer insan olduğumuz ve hatasız olamayacağımız anlamına gelir.
Her geçen gün, kendimizi biraz daha geliştirmek için bir fırsat. Küçük değişiklikler birikir ve büyük sonuçlar doğurur.
7. HER GÜNÜ TAKDİR EDELİM
Amacımıza ulaşana kadar niçin kendimizi kasıp küçük zaferleri kutlamayalım? Mutluluğumuzu askıya almaya ve diğer insani ihtiyaçlarımızı yok saymaya hiç gerek yok. Böyle yaparsak, kendimizi hiçbir zaman yeterli hissetmediğimiz bir girdabın içine itmiş oluruz.
Belki altı hafta geçti ve amacımız yedi kilo vermek iken, topu topu bir buçuk kilo verebildik. Olsun, ilerleme ilerlemedir, yine de amacımıza eskisinden daha yakınız.
Formumuzu korumak ve görünüşümüzü değiştirmek için kendimizi geliştirmek elbette iyi bir şey; ama kendimizden nefret ettiğimiz, bir başkasına bir şeyleri ispat etmek veya bir gruba ait olabilmek için yapmaya çalışmak başka bir şey. Kendimizi başkalarıyla karşılaştırma arzusu giderek alevlenir ve hep önümüze çıkmaya devam eder - ta ki kendi başarımızı kendimiz takdir etmeye başlayana kadar.
Kendimizi sahiplenip takdir edelim. İlerideki gelişmiş halimizi hayal ederek motive olmaya çalışalım.
Burada iki soru karşımıza çıkıyor:
Hangi noktalara odaklanmamız lazım? Bizi bugüne kadar geriye çeken sorunlarla başa çıkmak için planlarımız var mı?
Fitwell bu soruları yanıtlamak için de yanınızda!