Güncelleme Tarihi:
Diyaliz hastalarına bayram uyarısında bulunan Ege Üniversitesi Nefroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Ok, “Bayramda şekerli besin tüketiminin artması ve içerisinde bulunduğumuz yaz aylarında vücudun sıvı ihtiyacına bağlı olarak artan su tüketimi, diyaliz hastaları için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Diyaliz hastalarının böbrek yetmezliği nedeniyle vücutlarında biriken fazla sıvıyı dışarı atamamaları sonucu sıvı birikimine yol açıyor. Vücutta biriken fazla sıvı ise tansiyonu yükselterek, ödem ve kalp yetmezliğine yol açabiliyor” dedi.
VÜCUTTA SIVI BİRİKİRSE TANSİYON YÜKSELİR
Ramazan Bayramı’nda ülkemizde ikramlaşma kültürünün yaygın olması sebebiyle tatlı tüketiminin artış göstermesi başta olmak üzere diyaliz hastalarının bu süre zarfında beslenmelerine özen göstermeleri gerektiğini belirtenProf. Dr. Ercan Ok, “Sağlıklı insanların aksine, diyaliz hastalarında böbreklerin çalışmaması nedeniyle sıvı birikime yol açan sıvı alımının artması, bir çok olumsuzluğu beraberinde getiriyor.Vücutta biriken fazla sıvı tansiyonu yükseltebilir, ödem ve kalp yetmezliğine yol açabilir.
DİYALİZDE KRAMP VE ANİ TANSİYON DÜŞMESİ OLABİLİR
Diyaliz hastaları vücutlarında biriken suyu ancak diyalizle atabiliyor. Dolayısıyla vücutta biriken suyun fazla olması, diyaliz esnasında kramp ve ani tansiyon düşmesine yol açacaktır.Tüm bu ayrıntılar düşünüldüğünde, beslenme düzeninin de sıvı alımını gerektirmeyecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
CEVİZ FINDIK VE BADEM İÇEREN TATLILARDAN UZAK DURUN
Diyaliz hastalarınınRamazan Bayramı süresince özellikle fosfor ve potasyum içeren besinleri tüketirken kontrollü olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ercan Ok, “Fındık, fıstık, badem, ceviz gibi kuruyemişlerin bayram tatlıları eşliğinde tüketimi diyaliz hastalarının sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu besinler içerisinde hem fosfor hem de potasyum barındırdığındandiyaliz hastaları tarafından tüketilmesi sakıncalı olabilir. Özellikle tatlılar ile birlikte ölçüsüz tüketilen bu besinler hastalara zarar verebilir” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Ercan Ok, “Besinler yoluyla alınan fazla fosforun kanda birikmesi,Üremik Kemik Hastalığı denen bir çeşit kemik hastalığına, kan damarları ve yumuşak dokularda kireçlenmeye sebebiyet verir.Potasyumun ihtiyaçtan fazla alınması ise kanda potasyum miktarını yükseltir ve kalpte ritm bozukluğu hatta krizine neden olabilir. Bundan dolayı diyaliz hastaları potasyum ve fosfor içeren besinleri tüketirken kontrolü elden bırakmamalı” dedi.
"EV HEMODİYALİZİ İLE BESLENME KISITLAMALARI AZALIYOR"
Diyaliz hastalarının beslenme kısıtlamalarının aksine, ev hemodiyalizi tedavisi gören hastalar daha rahat beslenebiliyor. Klinik diyalizi ile ev hemodiyalizi arasındaki farklara değinen Prof. Dr. Ercan Ok, “Haftada 3 gün 4 saat diyalizle herşeyi tam düzeltemiyoruz. Bu nedenle hastalardan sıkı perhiz yapmalarını istiyoruz. Diyaliz hastalarının yaşadığı sorunların çözümü, diyaliz süresini uzatmaktan geçiyor. Kliniklerde diyalizler haftada 3 gün 4 saat yapılıyor. Diyalizin haftada 3 gün 8 saat yapılmasını mümkün kılan ev hemodiyalizi sayesinde, hastanın tansiyonu, kandaki fosfor oranı ve kan değerleri normal oluyor ve yeme-içme kısıtlamaları da azalıyor.” dedi. Prof. Dr. Ercan Ok, ev hemodiyalizi ile ilaç kullanımına dahi gerek kalmadığını, diyaliz sırasında ya da sonrasında halsizlik, tansiyon düşmesi, kramp gibi durumların da görülmediğini, ayrıca bu tedavinin diyaliz hastalarının kabusu haline gelen sıvı tüketimi ile alakalı kontrolü de minimum seviyeye indirmeye yardımcı olduğunu sözlerine ekledi.