Güncelleme Tarihi:
Kullandığınız ürünlerin çoğu cilde zararlı kimyasallar içeriyor.
Maalesef çok uygun fiyata kötü içerikler barındıran makyaj ve cilt temizleme ürünleri satılıyor.
Özellikle 14-15 yaşlardaki genç kızlarda, ucuz ve kötü içeriğe sahip ürünlerin, ergenlik kaynaklı akne problemini kapatmak için kullanıldığına şahit oluyoruz.
Bu noktada anımsadığım bir şeyi paylaşmak istiyorum sizlerle.
Bembeyaz yüzü ve kıpkırmızı dudaklarıyla Kraliçe I. Elizabeth’in portresini muhakkak görmüşsünüzdür.
Bu, ilk bakışta soylu olduğunu göstermek isteyen bir kraliçenin çabası gibi gözükebilir ancak öyle değil.
Kraliçesi Elizabeth, 10 Ekim 1562 yılında çiçek hastalığına yakalandı, uzun süre ateşler içinde yattı. Kraliçe hastalığı atlattı, ancak hastalık yüzünde büyük ve kalıcı bir yara izi bıraktı.
Bu sadece fiziksel görünümünü değiştirmedi, Kraliçe ayrıca birçok insanın eleştirisine ve yargılamasına da maruz kaldı.
Kusurları örtme ve önemli yara izini gizleme arzusuyla dolup taşan Elizabeth, beyaz kurşun ve sirkeden oluşan bir Venedik kozmetik ürünü olan ceruse’ye yöneldi. Bunu tüm yüzüne ve boynuna uyguluyordu.
Ancak gözden kaçan bir detay vardı.. Kurşun cilde uygulanmaması gereken bir maddedir. Saç dökülmesi, cilt bozulması hatta kurşun zehirlenmesine yol açarak ölüme neden olabilirdi.
Kraliçe’nin yüzü giderek kötüleşti. Kötüleştikçe, cildini saklamak için karışımı daha da güçlendirdi. Makyajını haftada bir yeniletiyordu ama bu, durumu daha zora sokuyordu.
Çünkü kurşun yavaş yavaş cildine yayılıyordu.
Tarihçiler, Elizabeth makyajını çıkardığında, onun yumurta kabukları, şap ve cıvadan oluşan bir karışım daha kullandığını düşünüyor. Bununla beraber, Kraliçe’nin kırmızı dudakları için kullandığı boyada da cıva bulunuyordu.
Cıva, cilde değmemesi gereken ikinci maddedir. Ancak Kraliçe’nin rutininde bolca bulunuyordu. Cıva zehirlenmesinin yan etkileri arasında hafıza kaybı, asabiyet ve depresyon bulunuyor ki bunlar da Kraliçe’nin hayatını kaybetmeden önce yaşadığı son semptomlardan bazıları.
Kraliçe’nin 1603’teki ölümüne tam olarak neyin yol açtığı belli değil, kanser ve hatta zatürre olabileceği tahmin ediliyor.
Kraliçe’nin sevdiklerini kaybetmesiyle yaşadığı derin keder, durumu daha da kötüleştirmişti. Bununla birlikte hem kurşun hem de cıvanın giderek artan dozlarının, Kraliçe’nin karmaşık rahatsızlıklarına ve arkasından gelen ölümüne katkıda bulunduğu varsayılıyor.
Burada en önemli faktör, cildin emilim özelliğine sahip olmasıdır.
Cildin emilim özelliği nedir?
Bu özellik, kimyasalların cildin dış yüzeyinden hem cilde hem de dolaşıma taşınmasıdır. Yani yüze uygulanan bir kozmetik ürünün içindeki zararlı kimyasal madde, hem cilde hem de dolaşıma taşınır.
Tıpkı Kraliçe gibi genç kadınlar da çoğunlukla kusur olarak gördükleri cilt problemlerinin kökenine inip sorunu tedavi etmek yerine ağır kimyasal içeren makyaj malzemelerini kullanıyor.
Fakat anı kurtarmak için yapılan bu hata sivilce ve akne oluşumunu tetiklediği için cildi daha da sorunlu hale getiriyor.
Kimyasal madde olmayan makyaj malzemeleri ise uzun süre temizlenmediğinde cildin alt tabakasına geçerek sivilcelere, aknelere, çok ciddi cilt enfeksiyonlarına ve hatta cilt kanserine sebep olabiliyor.
Özellikle fondöten ve kapatıcılar, cildin havayla irtibatını tamamen kestiği için cildi havasız bırakıyor. Cilt havasız kaldığı için diğerlerine göre çok daha çabuk yaşlanıyor.
Uzun süre yüzde kalan makyajın cilde zararları
◊ Kimyasal içeren fondöten, kapatıcı gibi malzemeler uzun süre silinmediklerinde cildin nefes alma kapasitesini azaltır.
◊ Uzun süre dudakta kalan ruj da fondötene benzer etkiler göstererek dudağın kurumasına, nemini yitirmesine neden olur.
◊ Hassas göz ve göz çevresine uygulanan ürünler, saatler boyu temizlenmezse kirpik köklerinin tıkanmasına sebep olabilir.
◊ Cilt, gece saatlerinde kendini yeniler. Cildinizdeki makyajı silmeden uyuduğunuzda, yeterince nefes alamayan cilt, yenilenme evresini verimli geçiremez. Bu da kırışıklıklara neden olur.
◊ Makyaj malzemelerinin içeriği deri, solunum ve ağız yoluyla vücuda girebildiği için malzemelerin içindeki kimyasallar direkt vücuda karışır ve sağlığa zarar verebilir. Bu nedenle makyajı silmeden uyumak büyük riske yol açabilir.
◊ Uyurken farkında olmadan gözlerin ovulması, göz makyajı malzemelerinin içeriğinin tehlikeli şekilde gözle temas etmesine neden olabilir.
Temizleme ürünlerine dikkat!
Makyajımızı iyice temizlemenin önemini anlamış olduk. Cildin emilim özelliği olduğuna göre makyajı temizlemek için kullanacağımız ürünlerin içeriklerinin de temiz ve kaliteli olması gerekir.
Özellikle kullandığımız kozmetik ürünlerinin zararlı kimyasallar içermemesi çok büyük önem arz ediyor.
Kozmetik ürünlerinin içindeki kimyasalların zararları yalnızca kullanıcılarına değil çevreye, sulara ve hatta toprağa bile yansıyabiliyor.
Doğanın veya suyun bizim için hayati önem taşıdığını düşünürsek kozmetikleri kullanma konusunda bilinçli davranmamız gerektiğini daha iyi anlayabiliriz.
Gereksiz tüketimden kaçınma konusunda çevremizdeki insanları uyarmamız da bir hayli önemli.
Cildin pHına uygun olmalı
İnsanların paraben, alkol, SLS, BHA, BHT VE silikon gibi kozmetikte sağlığa zararlı kimyasallar konusunda bilinçlenmeye başlamasıyla birlikte markalar, kullandıkları zararlı kimyasalları azaltma yönünde büyük adımlar atıyor ve ürünlerini pazarlamada da bunu kullanıyorlar.
Bunların yanı sıra kozmetik ürün seçiminde en önemli faktör, cildin pH’ına uygun olmasıdır.
Sağlıklı insan cildinin normal pH değerinin 4-6 arasında olduğu ifade edilmekle birlikte ideal pH değeri uzmanlar tarafından 5.5 olarak belirtilmektedir.
Cilt pH değeri bölgesel farklılıklar gösterebilmektedir.
Cildimizin olması gereken seviyeden düşük ya da yüksek bir pH değerine sahip olması, asit manto tabakasının görevini etkin bir şekilde yerine getirmesine engel olarak, istenmeyen cilt oluşumlarının gelişmesine sebebiyet verir.