Güncelleme Tarihi:
Dün, saat 21.00 sıralarında, Buca İlçesi Koşuyolu Caddesi 20 numara önündeki boş bir arazide park halinde bulunan bir otomobilde 2 kişinin kanlar içinde yattığını görenler, durumu polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine giden polis, yaptığı incelemede, Şirinyer Polis Karakolu'ndan 5 yıl önce emekliye ayrılan 48 yaşındaki Hüseyin Ertuğrul'un, otistik oğlu 15 yaşındaki Burak Ertuğrul'u beylik tabancasıyla başına 2 el ateş edip öldürdükten sonra kendi başına da tek kurşun sıkarak intihar ettiğini saptadı. İlk incelemenin ardından baba- oğulun cenazeleri, otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
ÖKSÜRÜK TUTMUŞ
Ertuğrul'un iki çocuğundan erkek olanı öldürüp kendi canına kıydığı haberi, “Doktora gidiyoruz” diye ayrıldığı Şirinyer Semti'ndeki evini yasa boğdu. Acı haberle yıkılan Ertuğrul'un, 22 yıllık eşi ev hanımı Kadriye Ertuğrul, sinir krizleri geçirirken, 20 yaşındaki kızı Ebru da güçlükle sakinleştirildi. Anne Ertuğrul, otistik oğlunun, öksürük krizine girmesi nedeniyle eşi tarafından hastaneye gitmek için evlerinden ayrıldığını bir süre beraber gezdiklerini duyduğunu daha sonra acı haberin ulaştığını söyledi.
HEP ERKEK ÇOCUK İSTERDİ
Bir kızları olmasına rağmen, eşinin her zaman erkek bir evladı olması istediğini söyleyen Kadriye Ertuğrul, “Eşim, hep erkek çocuk isterdi. Sonunda istediği de oldu. Siirt'te görevliyken oğlum 3.5 aylıktı. Bir gece aniden ateşlendi. Hastaneye götürdük ancak doktor bulamadık. Başka bir hastanede ise doktor geç kaldığımızı söyledi. Bir süre tedavi gördü. Ancak hastalığı, 2.5 yaşına gelip konuşamayınca ortaya çıktı. Gittiğimiz hastanelerde doktorlar ‘otizm’ teşhisi koydu. Eşimin bunu öğrenince yıkıldığını ancak belli etmediğini şimdi anlıyorum. Belirli tedaviler sonrası oğlum, otizmin en iyi derecelerine geldi. Kendi yürüyebiliyor, ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu. Bunu babasının sayesinde başardı. Az az da konuşabiliyordu. 5'inci sınıfa kadar da ilköğretim okuluna gitti. Ancak 6 ay önce geçirdiği 2 ayrı nöbetle durumu gittikçe kötüleşti. Bundan sonraki tüm tedavisini de babası üstlendi” dedi.
YANINDAN AYIRMAZDI
Emekli polis memuru Ertuğrul'un hem mesleki yaşamında hem de emeklilikten sonra oğlunu yanından bir an olsun ayırmadığı, tedavisi için gereken neyse yapmaya çalıştığı öğrenildi. Ertuğrul'un, tedavisi boyunca oğlunu Buca Özel Eğitim Merkezi'ne götürdüğü, sağlığına kavuşması için ABD'ye bile götürmeyi düşündüğü ancak evladının iğneden korkması ve bu nedenle, yapılabilecek bir ameliyatın zor olması nedeniyle çaresiz kaldığı kaydedildi. Oğluna kıyamayan Ertuğrul'un, son iki senedir, kendi sağ kolundaki kemik uzaması nedeniyle moralinin bozuk olduğu kaydedildi.
'BORCUMUZ YOK, EV ALACAKTIK’
20 Eylül'de oğlunun yeni yaşını kutlamaya hazırlandıklarını ancak heveslerinin acıya dönüştüğünü söyleyen Kadriye Ertuğrul, “Borcumuz filan yoktu. Ev satın almak için uğraşıyorduk. Hatta eşyalarımızı bile topladık. Evimize yerleştikten sonra kızımızı da evlendirmeyi planlıyorduk. Eşim, sürekli çok düşkün olduğu evladımızın durumuna üzülüyordu, içleniyordu. ‘Biz ölünce ona kim bakacak?’ diyordu. Şimdi biz onlarsız nasıl yaşarız?” dedi.
Hüseyin Ertuğrul'un kayınbiraderi Ayhan Yeşilyurt da “Borcu yoktu. Kendisinde de kemik uzaması vardı. Bunalıma girdi. Oğlunun durumuna üzülüyordu. En sonunda bu sonu seçti” dedi.
Ertuğrul'un baldızı Burcu Yeşilyurt ise “Meleğim gitti, ben kime meleğim diyecem. Baban sana nasıl kıydı?” diyerek gözyaşı döktü.
SİLAHI GÖSTERMEMİŞ
Emekli polis memuru Hüseyin Ertuğrul'la oğlu Burak Ertuğrul'un cenazeleri, yakınları tarafından Adli Tıp Kurumu Morgu'ndan alındı. Burak Ertuğrul'un başının arkasından giren, Hüseyin Ertuğrul'un da sağ şakağından giren kurşunla yaşamını yitirdiği belirlendi. Baba Ertuğrul'un, emniyet kemerini takma bahanesiyle otomobilin sağında oturan oğlunun arkasına silahı görmemesi için geçip başının arkasından ateş ettiği, daha sonra kendi canına kıydığı belirlendi. Baba ile oğulun, Buca'daki Çamlık Camisi'nde ikindi namazının ardından toprağa verileceği öğrenildi.
Emekli polisin meslektaşları, Hüseyin Ertuğrul'un maddi sıkıntı ve oğlunun hastalığı yüzünden ihtihar ettiğini söylemişti.