Güncelleme Tarihi:
Bir yıl önce bir karar aldı ve hayatı değişti. 9 ay 15 günde içindeki sportif, sağlıklı kadını doğurdu. Ameliyatsız, ilaçsız, sadece doğru beslenerek 40 kilo verdi. En ilginci ise hikayesini utanmadan, çekinmeden her gün videolar çekerek sosyal medyadan “40 Kilo Nasıl Gider?” isimli hesabından paylaştı. Şimdi Ece Atmaca, 184 bin takipçisi olan bir fenomen ve yaşam koçu...
Senin hikayen nasıl başladı? Kaç yıldır kilo sorunu yaşıyordun?
Ben doğduğumdan beri kilo problemi yaşıyordum. Doğduğumda bile sırtımda 3 cm yağ ile doğmuşum aslında... Hep yaşıtlarımdan farklıydım. Daha kalın bacaklarım, daha büyük bir karnım vardı. Akran zorbalığı yaşadım. Kendilerinden farklı olduğum için dışlanıyordum. Bu beni çok üzdü fakat hiçbir zaman zayıflama kararı almadım hatta yemeğe daha çok düştüm. Çünkü çok iştahlı bir babanın kızıydım. Dışarıda yemek yerdik hafta sonları, gece atıştırmalıkları, cipsler, şekerler... Bir de gizli yeme alışkanlığım vardı...
Ne yiyordun peki hayatının o dönemlerinde?
Her gün eve dönerken bakkaldan cips soğuk çaylar filan alırdım. Annem babam gelmeden bütün aldığım şeyleri yiyip onlar gelince açlık taklidi yapabiliyordum. Cips bir tane değil, beş tane alıp yediğimi bilirim. Doyma eşiğim yoktu tabağıma ne konulsa bitirirdim.
Ya sonra?
Büyüdükten sonra her pazartesi diyete kalkışırdım. Ama salı günü biterdi. Genelde diyete başlamadan önce çok fazla yerdim uzun süre yiyemeyeceğim diye... Öyle olmazdı. Çünkü sağlıklı bir hayat beni ürkütüyordu. O yüzden lise, üniversite, eşimle tanışmam süresince hep obez bir Ece vardı. Dans etmeyi çok seven bir Ece vardı; ama dans edemiyordu. Kendine yakıştıramıyordu. Dışarı çıkmadan önce saatlerce dolap karşısında ne giyeceğim diye mutsuz olan, çünkü giydiği hiçbir şeyi kendine yakıştırmayan bir Ece vardı. Depresyonumu saklamak için hep çabaladım. Açığı kapamak için hep kendimle ilgili şakalar yapardım.
Daha sağlıklı bir hayatı ne zaman istedin?
Anne olunca... Her şey çok zor oluyor obez bir anne için... Çok fazla yemek düşünüyordum. Efekan, oğlumun ilk ayaklanma döneminde baktım ki hayalimdeki anne olamıyorum; bunu engelleyen şey de kilo... Ama asla sağlıklı yaşam beni ürküttüğü için o sürece geçmek istemedim. Bir tarz böyle denemelerim oldu. Ama sanki 10 kilo verince, 15 kilo verince kendimi Adriana Lima gibi görüyordum aynada... 'Aa tamam bitti' diyordum. Sonra haydi eski beslenmeye... İçim çok mutsuzdu onu da yemekle örtüyordum.
Ne zaman başladın bu yola? 40 kiloyu verme kararını nasıl aldın?
Efekan ayaklanınca, daha fazla oyun oynama isteklerine karşılık veremez oldum. Hani ben baba, eşim anne olmuştu. Esas ihtiyaçlarını eşim karşılıyordu. Hatta sokağa çıkaracağım zaman bile eşimin eve gelmesini bekliyordum. Çünkü takaatim yoktu onu sokağa çıkaracak, peşinde koşturacak, hatta ayakkabılarını bile giydirecek... Sonra Efekan bir gün bunu fark etti ve yüzüme vurdu. Bizim bir çadırımız var evde... Babasıyla oynarken, “Anne, sen gelme içeri...” dedi. Sen gelirsen oynayamayacağız diye bir cümle kurdu. O gün işte ben o kırbacı en derinden hissettim. Ertesi günü direkt beslenme uzmanıma gittim.
Tüm diyetin uzman kontrolünde miydi? Spor nasıl yaptın?
İlk sorum zaten “Sporsuz olur mu?” idi. Çünkü spor benim için eziyet... 'Allah'ım' diyordum 'spor ne kadar gereksiz bir şey!' Bir insan kendine bunu neden yapar diye düşünüyordum. Akşama şurada karnına cips koyup televizyon izlemek varken bir insan niye terlemek istesin? Fakat diyetisyenim bana; 'Sen şu beslenmeyi uygula, sporu yavaş yavaş sokacağız hayatına' dedi.
Programın neydi?
Benim programım gereği ekmeği, kurubaklagili tamamen çıkardım hayatımdan bir süreliğine... O ne derse harfiyen uyguladım. 1 yıl geçti, 40 kiloyu verdim. Ama hala beslenme uzmanım ne verirse onu yiyorum. Bir şeye bağlanmak, ona inanmak beni çok motive etti.
Zorlandığın oldu mu? Kaçamak yaptın mı?
Her kahvaltıda 3 poğaça, 2 porsiyon börek yiyen bir kadın olarak ilk gün o chia ve yoğurdu hazırladığımda 'Bu ne ben bununla mı besleneceğim' dedim. Fakat o gün onu yediğimde kendimi çok güzel hissettim. İçimi kirletmemiş gibi hissettim. Beni en çok zorlayan gece alışkanlıklarını kesmekti. Diyete başladıktan itibaren akşam 6-7 den sonra hiç yemedim. O alışkanlıkları sporla değiştirdim. Bu hareketli hayatı, yaşadığım Ece’yi çok sevdim. O yüzden bağlandım.
Takipçilerin demiş iken; sosyal medya ile nasıl tanıştın?
İlk günden ben bir Instagram hesabı açtım. Kendimi motive etmek için... İlk üç dört gün çok zordu illa ki... Sırf ekmek ve karbonhidratla beslenilen bir hayattan tamamen onlarsız bir hayata geçiyorsunuz. Öğretmenim, derse girmem lazım... Motivasyon için kamerayı bir gün kendime döndürdüm. Konuşmaya başladım. İlk konuştuğum zaman herkes beni çok yadırgadı. Eşim, dostum neden yaptığımı anlayamadı. Yok dedim ben konuşacağım... Çektiğim sıkıntıları, acıları, hedefleri yüksek sesle söyleyeceğim. Böyle böyle insanlara farklı geldi. Hala da her gün bin yeni takipçi geliyor. Çünkü görüyorlar önlerinde bir ürün kullanmadan kilo veren, sadece inanarak başaran bir kadını görüyorlar. Bu kadın eskiden obezdi, bu kadın eskiden sporu hiç sevmezdi. Kendilerini görüyorlar biraz da...
Videolarında ne anlatıyorsun?
'Hadi bakalım güzelce zayıflayalım' demekten ziyade o acıları çektiğim için, ne kadar zor olduğunu bildiğim için geçekleri söylüyorum. Beyin obezliğini yenmeyi öğretmeye çalışıyorum. Çünkü esas sorun o... Ben çalışan bir kadınım, anneyim... Yeri geliyor yer siliyorum ama sonra spor yapıyorum... Mankenler, ünlüler spor yapıyor takip ediyoruz ama empati kuramıyoruz. Onların parası var, zamanı var, işleri bu diyoruz. Benim hikayem ise onlara çok gerçekçi geldi. Beni izlediklerinde kendilerine de inanıp Ece yapıyorsa ben de yaparım diyorlar.