Güncelleme Tarihi:
Sepsis, vücudun enfeksiyona karşı geliştirmiş olduğu kontrolsüz ve abartılı yanıt sonucunda kendi doku ve organlarına zarar vermeye başlamasıyla ortaya çıkan ve bağışıklık sisteminin çökmesine yol açabilen, erken tanı konulup tedavi edilmezse ölümcül seyredebilen klinik bir tablodur.
Sıklığı, tüm dünyada özellikle de gelişmekte olan ülkelerde her geçen gün artan sepsis, sağlık alanındaki tüm gelişmelere rağmen öncelikli halk sağlığı sorunu olarak gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Yaş, cinsiyet ve sosyo-ekonomik durumdan bağımsız olarak herkeste görülebilen, her yıl 30 milyondan fazla kişiyi etkileyen ve 8 milyona yakın ölüme yol açan sepsis, dünyada her üç saniyede bir kişinin ölümüne yol açıyor. Büyük oranda hastanede yatan hastalarda gelişen bir klinik tablo olarak gündeme gelen sepsis, aynı sıklıkta olmasa da toplumda sık görülen enfeksiyonların seyri sırasında hastane dışında da gelişebiliyor. Yoğun bakım ünitelerinde en önemli ölüm nedeni olan sepsisin görülme sıklığı ise son 20 yılda %140 oranında artmış durumda.
SAĞKALIM İÇİN ERKEN TANI VE HIZLI TEDAVİ ŞART!
Sepsis ile ilişkili ölüm için risk faktörleri, hastanın takip edildiği merkezin büyüklüğü ve gelişmişliğine bağlı olarak değişmekle birlikte, son 20 yıl içinde sepsis ve septik şok için tedavi kılavuzları yayımlanmış ve eş zamanlı olarak tüm dünyada sepsis ile ilişkili farkındalık kampanyaları başlatılmıştır. ‘Sepsiste Sağkalım Kampanyası’ verilerine göre hayatı tehdit edici küresel bir sağlık sorunu olan sepsiste, ölüm hızları böylelikle düşmeye başlamış; Avrupa’da %41 ve ABD’de %28,3 olarak bildirilmiştir. Sepsis’in erken tanınması ve hızlı tedavisi bu başarıda kritik bir öneme sahiptir. Nitekim erken tanı, enfeksiyonun tedavisi ve organ destek tedavilerinin erken başlanması sayesinde ölüm oranları, gelişmiş ülkelerde yıllar içerisinde düşmekle birlikte birlikte gelişmekte olan ülkelerde yüksekliğini halen koruduğu biliniyor.
Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap, Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti YK Üyesi Prof. Dr. Mustafa Özyurt, Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği adına Prof. Dr. Güner Söyletir, Türk Hastane İnfeksiyonları ve Kontrolü Derneği Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın ve Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği adına Prof. Dr. Serhat Ünal’ın katılımlarıyla düzenlenen basın toplantısında; toplumsal hijyen alışkanlıkları, sepsisin tanınması ve tedavisindeki zamanın önemi, tedavi verimi için farklı tıp disiplinlerinin birlikte çalışması, antibiyotiklerin akılcı kullanımı, sağlık okuryazarlığının tüm toplum nezdinde arttırılması ve hızla artarak kırmızı alarm veren sepsise karşı kamuoyunun bilinçlenmesi konularına yer verildi.
KİŞİSEL HİJYEN ALIŞKANLIKLARI HASTALIĞIN KONTROLÜNDE ÖNEMLİ YERE SAHİP!
Uluslararası Sepsis Birliği tarafından ilk kez 2011 yılında Eylül ayı ‘Sepsis Farkındalık Ayı’ olarak ilan edilmiş, 13 Eylül ise Dünya Sepsis Günü olarak kabul edilmiştir. 2017 yılında Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler sepsisin giderek halk sağlığı tehdidi olmaya başladığını kabul etmiş ve buna ek olarak Dünya Sağlık Örgütü ( WHO )de sepsisin önlenmesi, tanınması ve tedavisinin küresel bir öncelik olduğunu bildirmiştir.
Toplumdan kazanılmış birçok enfeksiyon hastalığının kontrolünde kişisel hijyen alışkanlıkları çok önemli bir yere sahip. Enfeksiyon hastalıklarından korunmada en iyi, en etkili ve en ucuz yöntem el yıkamadır. Bu nedenle; çocuklarda küçük yaşlardan itibaren doğru teknikle el yıkama alışkanlığının geliştirilmesi birçok önemli hastalıktan korunmada oldukça etkilidir.
Ayrıca, toplumda antibiyotiklerin yerinde ve doğru kullanılmaması sonucunda bu grup ilaçlara karşı bireylerde direnç gelişmesi görülebiliyor. Bu durumda da, sepsis tedavisi için gerektiğinde antibiyotiklerin yeterli etki gösteremediği, dolayısı ile tedavide başarı sağlanmaması söz konusu olabiliyor. Bu nedenle toplumda antibiyotiklerin akılcı kullanılmasının sağlanması da son derece önemlidir.
SEPSİS TANISI VE TEDAVİSİNDE ZAMANA KARŞI YARIŞILMALIDIR!
Sepsis’in acil olarak, saatler hatta dakikalar içerisinde tanınıp, tedaviye başlanması gereken, zamana karşı yarışılan bir durum olduğunun ve bir halk sağlığı tehdidi haline geldiğinin bilinmesi gerektiğini vurgulamak isteriz. Yeni tanı stratejilerinin geliştirilmesi ve desteklenmesi ile sepsisin seyrinin izlenmesi ve tedavinin yönlendirilmesi son derecede önemlidir. Bu bağlamda ilgili tıp disiplinlerinin birlikte çalışması kaçınılmazdır.
Bu bilinci sağlamak üzere ülkemizde sepsis farkındalık kampanyalarının hızlandırılmasına, her kademedeki sağlık personelinin hizmet içi eğitimlerinin yaygınlaştırılmasına, ilgili disiplinlerin eşgüdüm içinde çalışmasının sağlanmasına ve sağlık okuryazarlığının tüm toplum bazında artırılmasına gereksinim vardır.
Çocuklara imece kültürü nasıl kazandırılır?