Güncelleme Tarihi:
Trabzon'da yaşayan ve H1N1 yani domuz gribi virüsüne yakalandıktan sonra ağır zatürre geçiren ve akciğer fonksiyonlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Erol Karasakal, "yapay akciğer sistemi" sayesinde yeniden hayata tutundu.
AKCİĞER FONKSİYONLARINI KAYBETMEK ÜZERE OLDUĞU BELİRLENDİ
2 ay önce yüksek ateş ve halsizlik şikayetiyle hastaneye müracaat eden Karasakal, uygulanan tedaviden olumlu yanıt alamaması üzerine durumu daha da ağırlaşınca Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gitti. Karasakal'ın, akciğer fonksiyonlarını kaybetmek üzere olduğu belirlendi. H1N1 tanısıyla yoğun bakım servisine alınan ve solunum problemi yaşayan Karasakal, solunum cihazına bağlandı.
YAPAY AKCİĞER TAKILDI
Anestezi ve reanimasyon bölümünden uzman doktorlar Ferdane Aydoğdu Kaya, Neşe Arslan ve Osman Yiğci'nin takip ettiği hastanın, kalp damar cerrahisi bölümünden Doç. Dr. İlker Mataracı ve Opr. Dr. Muhammet Onur Hanedan tarafından, bozulan akciğerleri dinlendirerek geçici bir süre bu organın işlevini gören "Extra Corporeal Membrane Oxygenation" (ECMO) cihazına bağlanmasına karar verildi. Uzmanlar, hastaya belirli bir süre için akciğer fonksiyonlarını desteklemek amacıyla vücut dışı dolaşım ve solunum desteği sağlayacak operasyonu gerçekleştirdi. Böylece, hastanın kasık bölgesinden takılan ve kalbe ulaşan katater aracılığıyla alınan kanı ECMO'dan geçirilip oksijenlendikten sonra tekrar kalbe verildi. Tedavi sayesinde hızla iyileşme sürecine giren hasta, önce solunum, 4 gün sonra da ECMO cihazından ayrıldı.Evli olan Karasakal, bir süre daha serviste tedavi gördükten sonra sağlığına kavuştu ve taburcu oldu. Karasakal, hastaneyi ziyaret ederek Başhekim Doç. Dr. İsmet Durmuş ile tedavisini üstlenen uzman, hemşire ve personele teşekkür etti.
"HASTALIĞIMIN ÖLÜMCÜL OLABİLECEĞİNİ BİLİYORDUM"
Karasakal, çok kötü vaziyette geldiği hastaneden sağlıkla evine dönmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Hastalığının ölümcül olduğunu bildiğini, bir tanıdığının da bu hastalıktan hayatını kaybettiğini belirten Karasakal, "Doktorlarıma güvendim, onların müdahaleleri sayesinde hayattayım. Kontrollerimi yaptırıyorum, sağlığım günden güne daha da iyiye gidiyor" dedi.Karasakal, tedavi sürecinde gösterdikleri ilgi ve fedakarlık dolayısıyla doktorlara teşekkür ederek, "Doktorların benim için koridorlarda ağladığını, evlerine 3-4 gün gitmediklerini öğrendim. Bunlar beni duygulandırıyor. Her şey için hastane yönetimine, doktorlarımıza, hemşirelerimize ve bütün çalışanlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"POZİTİF SONUÇ ALMAK İÇİN DOĞRU ZAMANDA UYGULAMAK GEREKİYOR"
Uzman doktor Kaya, Karasakal'ın genel durumunun hızla kötüleştiği bir dönemde servise geldiğini söyledi.Karasakal'a uyguladıkları tedaviden olumlu sonuç aldıklarını aktaran Kaya, "ECMO takıldıktan sonra, hastanın kanındaki oksijen basıncı 60'dan 125'e yükseldi. Bu yüz güldürücüydü. Devamında verdiğimiz oksijen miktarını azalttık. Akciğer filmlerinde iyileşen bir tablo ortaya çıktı" dedi. Kaya, çeşitli komplikasyonlara yol açabilecek ECMO'nun başarıyla sonuçlanmasının mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, "Çok şükür tedavi başarıyla sonuçlandı, her şey yolunda gitti. Bütün kan değerleri düzelen ve kendi kendine nefes alan hastamızın akciğerleri toparlandı" diye konuştu. Karasakal'a ECMO'yu uygulayan ekipte yer alan Doç. Dr. Mataracı da, solunum cihazına bağlanmasına rağmen yeterli oksijenlenme sağlanamayan hastaya bu uygulamanın yapılmaması halinde olumsuz bir sonuçla karşılaşma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Mataracı, ECMO'nun fonksiyonu bozulmuş akciğerlerin yerini aldığını dile getirerek şu bilgileri aktardı: "Makine, ilaçların etkinliklerini göstermesi için geçecek zamana kadar hastanın akciğerlerini istirahat ettirdi.
AKCİĞER DİNLENDİ VE İYİLEŞTİ
O sırada da akciğerler tedaviye yanıt verdi ve iyileşti. Hastalık tedaviye yanıt verince görülen olumlu iyileşmenin ardından hastanın akciğerleri oksijenlenmeyi sağlayınca hastadan cihazı çıkarttık. "Kalp damar cerrahisi kliniğinde sıklıkla uyguladıkları yönteme ilişkin tecrübelerini bu tür hastalara da aktardıklarına işaret eden Mataracı, şunları kaydetti: "Özellikle genç ve aktif viral bir enfeksiyon geçiren, akciğer fonksiyonlarının bozulduğu hasta grubunda bu tedavi bir seçenek. Pozitif sonuç almak için bunu doğru zamanda uygulamak gerekiyor. Biz de üzerimize düşen görevi yaptık ve hasta da bundan fayda gördü. "Uzman doktor Arslan ise herkesin adeta korkulu rüyası haline gelen H1N1'in her hastada bu aşamaya gelmediğine dikkati çekerek, "Ancak bu aşamaya gelip şifa bulan da az. Onu da söylemek lazım. Bu nedenle hastamızın sağlığına kavuşması bizim için çok büyük mutluluk kaynağı oldu" değerlendirmesinde bulundu.