Güncelleme Tarihi:
Tüm dünyada etkisi süren koronavirüs salgını nedeniyle Şanlıurfa’da son 1 yıl içinde psikolojisi bozulan kişi sayısında artış yaşandı. Harran Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Asoğlu, koronavirüs salgınında psikolojik olarak da kontrolün elde tutulması gerektiğini belirterek, "Kaygının korkuya dönüşmemesi gerekiyor" dedi.
Koronavirüsün son süreçte dünyanın en önemli gündem maddesi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Asoğlu, "Şimdiye kadar genel olarak virüsün insana yaptığı biyolojik etki konuşuldu. Ancak, bunun yanında psikolojik etkisi pek konuşulmadı. Ancak şunu unutmamamız gerekir ki insan biyo-psiko-sosyal bir varlıktır. Koronavirüsten aşırı korkmanın neticesi olarak insanlarda koronafobinin oluştuğunu ve buna bağlı olarak çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkların artığını gözlemlemekteyiz" diye konuştu.
’ÖLÜM KORKUSU KORONAFOBİYE YOL AÇIYOR’
Vaka artışlarının yükselmesiyle birlikte sevdiklerini kaybetme korkusu yaşayan insanların her geçen gün artığını ifade eden Doç. Dr. Mehmet Asoğlu, bu durumun koronafobiye yol açtığını belirterek, "Koronafobi, koronavirüs korkusuna bağlı olarak gelişen, ölüm korkusu, sevdiklerini kaybetme korkusu, iştahsızlık, uykusuzluk, kaygı, endişe, dikkati toparlamakta ya da konsantre olmakta zorluk, gibi belirtilere yol açarak, kişinin günlük yaşantısını ve işlevselliğini belirgin derecede bozmasıdır. Koronafobi ilerlediği zaman, kişi karşılaştığı tüm insanlardan virüs kapabileceğine inanabilir ve bu da paranoyaya yol açabilir" dedi.
KORKULARA FAZLA TAKILMAMAK GEREKİYOR
Koronafobinin ilerlemesine bağlı olarak temizlik takıntıları, depresyon gibi psikiyatrik hastalıkların ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Asoğlu, bu korkuların yersiz olduğunu dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Bu şekilde gelen hastalarımızın psiko terapisinde öncelikle korku duygusunu ele alıyoruz. Korku duygusu, hayatımızı muhafaza etmemiz açısından yaratılışımızda var olan çok önemli bir duygumuzdur. Korku duygumuzun azı karar, çoğu zarardır. Yani iki ucu keskin bıçak gibi olarak da tanımlayabiliriz. Korku duygumuzu doğru şekilde kullandığımızda, hayatımızı muhafaza hususunda çok önemli bir rol üstlendiğini görebilmekteyiz. Her gün yaklaşık 100 binin üzerinde test yapılıyor ve sadece yaklaşık bin 500 civarında pozitif vaka çıkıyor. Yani oran, yüzde 1,5’tan bile düşük. Bu oranı tüm topluma uyarlarsak belki 100 kat daha düşük bir oran çıkacak. Koronavirüs korkusu gereğinden fazla olduğunda, koronafobiye dönüşünce kişi evden dışarı çıkamaz olup adeta hayat bir işkence haline gelebilmektedir. Kısacası koronavirüsün pozitif oranı korkulması gereken bir oran değildir. Ancak bu tedbirleri almayalım anlamına asla gelmez. Unutulmamalıdır ki; koronavirüs, aldığımız tedbirlerden asla daha güçlü değil."
Kentte yaşayanlar ise koronavirüs salgınının devam etmesinden psikolojik olarak etkilenerek sosyal yaşamlarını kısıtladıklarını ve ihtiyaç halinde psikolojik destek alacaklarını ifade etti.