Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2007 11:16
Ünlü profesörler, diyet yaparken, zayıflamaya çalışırken neyin doğru neyin yanlış olduğunu açıkladı.
Türkiye Diabet ve Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, besin takviyesi ve zayıflatıcı ürünlerin obezite tedavisinde yeri bulunmadığını vurguladı. Prof. Dr. Bağrıaçık, “Piyasada çok geçerli olan, şarlatanlığa yönelmiş tedavi biçimlerini benimsemiyoruz. Son 5-6 yıldır Uzak Doğu ve Çin'den gelen ürünleri hastalarımıza tavsiye etmiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Bağrıaçık, obezite, metabolizma ve endokrinoloji dernekleri tarafından Swissotel'de düzenlenen “Zayıflamada bilimsel doğrular” konulu basın toplantısında, hem dünya, hem Türkiye'de aşırı patlama gösteren obezitenin, halk sağlığını tehdit eden 4 hastalık arasında yer aldığını bildirdi.
Dünyada 1 milyara yakın insanın fazla kilolu, 400 milyon kişinin de şişman olduğunu belirten Bağrıaçık, Türkiye'de de bu konuda yapılan 4 araştırmanın ortalamasına göre, halkın yüzde 33'ünün kilolu, yüzde 26'sının ise şişman olduğunu söyledi. Bağrıaçık, özellikle 2-9 yaş arasındaki çocuklarda artan şişmanlığın alarm verdiğine dikkati çekti.
Kesinlikle doktor kontrolü altında kilo verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bağrıaçık, şu görüşleri dile getirdi:
“İdeal olan, ilk 3-6 ay içinde vücut ağırlığının yüzde 10'unu vermektir. Bunun üzerinde hastaları zorlamıyoruz. Ancak bu süre içinde eğer kişi bu kiloyu veremezse yardımcı bir ilaca müracaat ediyoruz. Piyasada çok geçerli olan, şarlatanlığa yönelmiş tedavi biçimlerini benimsemiyoruz.
Son 5-6 yıldır Uzak Doğu ve Çin'den gelen ürünleri hastalarımıza tavsiye etmiyoruz. ABD Sağlık Dairesi FDA'nın onay verdiği, Sağlık Bakanlığının ruhsatlandırdığı ilaçlarla, piyasadaki bu ürünlerin karşılaştırılmasını doğru bulmuyoruz.
Çin'den gelen yaprakları yiyeceğinize bizim sebze-meyvelerimizi, keten tohumu yiyin. Elmayı kabuğuyla tüketin. Dünya Sağlık Örgütü de geçen yıl Çin'de üretilen zayıflatıcı ve iştah kesici ürünlerin yüzde 6'sının sahte olduğunu bildirmişti. Besin takviyesi ve zayıflatıcı ürünlerin obezite tedavisinde yeri yok.”
İLAÇ DOZUNUN AYARLANMASIZayıflama ilaçlarının kullanılmasında dozun yanı sıra kişinin yaş ve kilosu ile kullanım şeklinin çok önemli olduğunu belirten Bağrıaçık, “Bazen hasta zayıflatıyor diye ilacın dozunu kendi ayarlıyor” dedi.
Türkiye Diabet ve Obezite Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mücahit Özyazar da, beslenme alışkanlıkları ve bazı hastalıkların yanı sıra psikolojik faktörlerin de obeziteye neden olabildiğini, bazı insanların “tüm sinirini buzdolabından çıkardığını” söyledi.
Özyazar, obeziteyle birlikte hipertansiyon, karaciğer yağlanması gibi hastalıkları bulunan kişilere
diyet ve egzersize rağmen kilo veremiyorsa uygun ilacı ilave olarak verdiklerini bildirdi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya da, obezitenin, tedavisi ömür boyu sürmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu belirterek, şişmanlığın gelişmiş ülkelerde az gelişmiş kesim, gelişmekte olan ülkelerde ise zengin kesimi etkilediğini vurguladı. Obeziteyi önlemek için toplumun her kesimini eğitmek gerektiğini anlatan Kaya, fiziksel aktivite ile doğru ve dengeli beslenmenin ömür boyu sürmesi gerektiğini söyledi.
Ahmet Kaya, dünyada 6 bin adet bitki ve ekstresinin alternatif tıpta kullanıldığını, ancak bunların 3 bin tanesinin toksik, yani zararlı olduğunu vurgulayarak, zayıflatıcı Çin çaylarının yeni olmadığını, bizzat Çinli araştırmacıların yaptığı çalışmaya göre bunların karaciğer yetmezliği, panik atak, hatta ölüme neden olduğunu sözlerine ekledi.