Güncelleme Tarihi:
Disleksi, okuma bozukluğu olarak da bilinir. Zekâ ile ilgisi yoktur. Farklı bireyleri farklı derecelerde etkiler. Kelimeleri hecelemede zorlanma, hızlı okumada zorlanma, kelimeleri yazmada zorlanma ya da yanlış telaffuz etme gibi problemler görülebilir. Disleksi, zihinsel ya da görme ve işitme yetersizliği bulunmamasına rağmen okuma, yazma, dinleme ve matematiksel işlemleri öğrenmede ve kullanmada güçlük olarak kendini gösteren nörolojik temelli bir bozukluktur.
Disleksi olan insanlarda dikkat bozukluğu görülme olasılığı, gelişimsel dil bozuklukları ve rakamlarda zorlanma normalden fazladır.
Disleksinin genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir Beyin hasarı, inme geçirme, bunama gibi nedenlerle sonradan da oluşabilir. Beynin dili işleme kısmındaki problemlerden kaynaklanmaktadır. Disleksi bir grup testler sonucunda tespit edilir. Hafıza testleri, görme testleri, heceleme testleri ve okuma testleri kullanılır. Disleksi, görme ve işitme zorluklarından ya da yeterli eğitim alamama durumundan kaynaklanan sorunlardan farklıdır.
Disleksi Alanındaki Sorunlar
Disleksinin zekâ ve sosyokültürel yoksunlukla ilişkisi bulunmuyor. Disleksili olduğu bilinen Albert Einstein, Leonardo da Vinci ve Tom Crouse buna kanıt olarak gösterilebilir. Disleksili çocukların yaşadığı güçlük, geleneksel eğitim ortamlarındaki yöntemlerle akıcı okuma, okuduğunu anlama ve yazmayı yaşıtları kadar çabuk öğrenememeleridir. Disleksili çocukların öğrenme ve öğrendiklerini ifade edebilmelerine imkân sağlayan çeşitli eğitsel ve sanatsal yöntemler onların güçlü yönlerini ve özel yeteneklerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmaktadır. Disleksi alanındaki sorunların tartışılması, çözüm önerilerinin üretilmesi ve geleceğe yönelik yol haritasının belirlenmesi bakımından farkındalık çalışmaları önem arz ediyor.