Disleksi hastalık değil öğrenme bozukluğu

Güncelleme Tarihi:

Disleksi hastalık değil öğrenme bozukluğu
Oluşturulma Tarihi: Ocak 27, 2016 17:25

Bir öğrenme güçlüğü olan Disleksi'yi anlatan Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği Başkanı Atıf Tokar, "Disleksi bir öğrenme farklılığıdır. Disleksi asla hastalık değildir. 1994 yılında Dünya Sağlık Örgütünün disleksiyi öğrenme farklılığı olarak tanımlamasıyla disleksi dünya literatürüne girmiştir" dedi.

Haberin Devamı

Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği Başkanı Atıf Tokar, disleksinin bir hastalık değil, bir öğrenme farklılığı olduğunu belirterek, Türkiye'de tanısı konulan disleksili 30 bin 200 çocuk olduğunu söyledi.

Tokar, disleksili çocukların farklı özellikler gösterdiğini ifade ederek, "Kendi içerisinde beşe ayrılır. Matematik ağırlıklı öğrenmede zorluk, okumada zorluk, yazmada zorluk, dil ve konuşmada zorluk ve ince motor becerilerde farklılıktır. Dolayısıyla disleksinin zekayla ilgili bir problem olmadığı buradan apaçık ortaya çıkmaktadır" dedi.

"DİSLEKSİ BİR ÖĞRENME FARKLILIĞIDIR. DİSLEKSİ ASLA HASTALIK DEĞİLDİR"

değerlendirmesinde bulunan Tokar, 1994 yılında Dünya Sağlık Örgütünün disleksiyi öğrenme farklılığı olarak tanımlamasıyla disleksinin dünya literatürüne girdiğini söyledi.

Haberin Devamı

Disleksi hastalık değil öğrenme bozukluğu

Yaptıkları çalışmalara değinen Tokar, "Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği, Gazi Üniversitesi ve Ankara Kalkınma Ajansı ortaklığıyla yapılmış ilk saha çalışmasında da resmi olarak verilerde de görüldü ki disleksinin zekayla ilgili herhangi bir problemi yoktur. Sadece öğrenme farklılığı ortaya çıkmaktadır. Türkiye‘de tanılı olarak, hastaneye gidip kendini tanılatmış disleksili çocuk sayısı 30 bin 200’dür. Hastaneye gitmeyen fakat çocuğunun disleksili olduğunu bilen ailelerin sayısı ise 123 bin’dir. Bu rakam çok ciddi bir rakamdır. Neredeyse küçük bir ülkenin nüfusu kadar bir sayıdır" diye konuştu.
Disleksili çocuklara sahip ailelerin, onları tanılatmaktan çekinmemeleri gerektiğini vurgulayan Tokar, şunları söyledi:
"Aksine çocukların yasal haklara büründürülmeleri gerektiğini görüyoruz. Ailemiz hastaneye gelip çocuğuna disleksi tanısı konduğunda 'Ben rapor almasam olur mu?' demesi o çocuğun bütün haklarından arındırılması demektir. Aynı zamanda ailelerimizin şöyle bir korkusu var, 'Ben çocuğumu tanılatırsam ileride başına ne gelebilir?' Hayır, öyle bir şey yoktur. Engel tanısı altında disleksili çocukların tamamı, okul hayatı bittiğinde 'Biz bunu sistemden silmek istiyoruz' dediğinde sistemden silerler ve çocuklarımızın önüne herhangi bir şey gelmez. Disleksi tanısı alan ailelerimize önerimiz, Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneğini aramaları ve onların kurguladıkları sisteme göre hukuki, akademik ve sosyal faaliyetlerden yararlanmalarıdır."

Haberin Devamı

"MİNİK EFECAN BİZİM YÜZ AKIMIZ"

Ankara Gölbaşı'nda yaşayan 10 yaşındaki Mustafa Efecan Gençcan'ın disleksilileri en iyi anlatan çocuklardan biri olduğunu belirten Tokar, Efecan ile geçen sene düzenledikleri doğa kampında tanıştıklarını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Oraya yaklaşık 15 ailemiz gelmişti çocuklarımızla beraber. Mustafa Efecan da orada bizimle beraber etkinliklere katılmıştı. İlginçtir ki disleksinin her bireyde farklı özellikler gösterdiğinin en somut örneğini yaşadığımız Mustafa, 15 arkadaşı içerisinde pentatlon yarışmalarının tamamında birinci gelmişti hatta 25 metre atıcılık dersini de birinci olarak tamamlamıştı. Dolayısıyla biz daha sonra Mustafa Efecan üzerinde eğildik ve başarılar kazandığını görünce spor okulumuza onu davet ettik. Mustafa’nın spor okulumuzda da bireysel dalda üstün başarılar elde etmeye başladığını gördük ancak ciddi başarılar elde eden Mustafa’nın akademik seviyede sorunlar yaşadığını gördüğümüzde bunun aslında bütün toplumda, disleksili çocukların ve ailelerin yaşadığı sorunlar olduğunu yine görmüş olduk. Çünkü bu çocuklar farklı öğrenme metotlarıyla öğrenebilirler. Bu çocuklar sabırla işlenirse eğer, proje odaklı çocuklar oldukları için bir ülkenin en ihtiyaç duyduğu kaynaklarda size yardımcı olabilirler."

Haberin Devamı

Disleksi hastalık değil öğrenme bozukluğu

Efecan'ın Mustafa Ceceli hayranlığına değinen Tokar, şöyle dedi:
"Onun konserini izlemişti ve kendisiyle onu bütünleştirmişti. Ders çalışırken Mustafa'nın daha kanalize olduğunu gördük. Kendisini orada rehabilite edebildiğini gördük. Dolayısıyla kendisine rol model olarak gördüğü kişinin aslında Mustafa'nın ileriki hayatta gelebileceği bir durum olduğunu görebiliyoruz. Mustafa bizim yüz akımızdır ve disleksili çocukları en iyi anlatan çocuklardan biridir çünkü Mustafa Efecan okul hayatında arkadaşları tarafından dışlanmadı, arkadaşları tarafından etiketlenmedi ve dolayısıyla akademik süreçte akranları seviyesinde gitmiş oldu. Bir farkındalık anlamında Mustafa'nın bizim ekran yüzümüz olması ve başarılarıyla da disleksiyi tanıtmış olması bizi gururlandırmaktadır."

Haberin Devamı

MİNİK EFECAN MÜZİKLE REHABİLİTE OLUYOR

Aysel ve Ali Kemal Gençcan çiftinin 10 yaşındaki oğlu disleksili Mustafa Efecan, sanatçı Mustafa Ceceli'nin şarkılarını duyduğunda yerinden kalkıp dans ediyor. Müzikle rehabilite olmaya çalışan Efecan, evde oyunlar oynayarak vakit geçiriyor.
Mustafa Efecan'ın Ceceli’nin şarkılarını dinleyerek matematik soruları çözmesi ve problem çözerken önce sonucu yazıp daha sonra işlemleri yazması dikkat çekiyor.

Disleksi hastalık değil öğrenme bozukluğu

Anne Aysel Gençcan, oğlunun bir süre önce Ceceli konserine gittiğini belirterek, "Konserden sonra Mustafa Ceceli hayranlığı başladı ve hep onu dinliyor. Sultanım, Islak İmza, İlle de Aşk gibi birçok şarkısını biliyor ve onları söylüyor. Soru çözerken sadece onu dinliyor ve evde hep onun şarkılarını söylüyor” dedi.

Haberin Devamı

Mustafa Efecan’ın farklı bir çocuk olduğunu anlatan anne Gençcan, okula ilk başladığında disleksi farklılığı hakkında bilgisi olmayan öğrenci velilerinin Efecan'ın okulundan uzaklaşmasına neden olduklarını belirtti.

Oğlu Efecan'ın bu süreçte yaşadığı sorunlara değinen Gençcan, oğlunun okulunu değiştirdiklerini belirterek, "Efe kendini geçen sene yeni okulunda fark etti. Rehber öğretmenine durumu izah ettim ve okul müdürüyle de bu konuda konuştuk. Oradaki ilgiyle Efe parladı diyebilirim" diye konuştu.

Aysel Gençcan, ailelerin ve toplumun disleksi hakkında bilgi sahibi olmadığını ve yanlış yorumladığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Okulda diğer çocukların aileleriyle Mustafa Efecan'ın durumu hakkında konuştuğumda 'Benim çocuğuma dokunmasın da ne yaparsa yapsın’ ifadelerini duydum. Ben çocuğumun herhangi bir sakatlığı ya da herhangi bir özrü olmadığını, yalnızca algılamada güçlük çektiğini ve anlayışa ihtiyacı olduğunu söylediğimde ise 'Hayır, kesinlikle bizim çocuklarımıza dokunmasın' şeklinde bir karşılık aldım. Daha sonra Mustafa Efecan’ın durumu ile ilgili rehber öğretmeniyle konuştum çünkü bu durum her geçen gün herkes tarafından kullanılmaya başlanacaktı. Rehber öğretmenimiz diğer öğrencilerle ve velilerle konuştu. Sınıfta hatta okulda Mustafa Efecan artık çok sevilen bir öğrenci. Diğer ailelerde ve genel olarak toplumda hep şu bakış açısı var, 'Bu çocuklarda bir zeka sorunu var.' Ancak aslında disleksi bir zeka sorunu değil. Bu, bir farkındalık. Bu farklı bir anlayış ve algılama türü. Disleksili çocuklar, herkesin anladığı şekilde değil de farklı bir şekilde anlıyor. Benim isteğim, bu durum lütfen garipsenmesin. Tam tersine daha ilgi duyulması gereken bir durum bu. Yeteneğinin ne olduğu anlaşıldığında bu çocuklar eminim ki çok önemli yerlere gelecektir. Biz de Mustafa Efecan için bu yolda çabalıyoruz zaten."
Mustafa Efecan Gençsan ise Mustafa Ceceli’nin bütün şarkılarını çok sevdiğini belirterek, Ceceli'ye hayranlığını "Onunla tanışsaydım şarkıların çok güzel, çok beğeniyorum derdim” sözleriyle dile getirdi.

 

BAKMADAN GEÇME!