Güncelleme Tarihi:
GÖZ AKI İLE UYUM
Gülüş estetiğinde dişlerimizin şekli kadar renginin de hiç şüphesiz büyük bir önemli var. Beyazlığını koruyabilen dişler, sağlıklı bir ağız yapısının en büyük işaretlerinden biri. Bu bağlamda ideal diş beyazı, göz akı beyazımıza yakın olan ve ten rengimiz ile de uyumlu olan beyazlıktır. Dişlerinizin sararma oranını göz akı beyazınızla ayna karşısında bakarak kolayca kıyaslayabilirsiniz.
Birçok genetik faktör gibi dişin rengi de genetiktir. Yaşla dişin yapısında değişikler oluşmaya ve dişler koyulaşmaya başlar. Dişin iç yüzeyi yapısal olarak daha sarıdır. Mine tabakası dediğimiz dişe asıl rengini veren beyaz doku yaşla birlikte aşınmaya ve azalmaya başladığından yaşla birlikte sararmalar daha da artabilir.
Sağlıklı ve yaşlanmaya karşı daha dirençli dişler için süt ve süt ürünlerine yer verdiğimiz kalsiyum değeri yüksek bir beslenme tarzının yanında diş rengine etki eden çay, kahve ve tütün tüketiminin de azaltılması ve hatta mümkünse tüketilmemesi diş renginin korunması için esastır.
LİMON VE KARBONAT UYGULAMAK YANLIŞ
Her ne kadar halk arasında diş yüzeyine fırçalarken baskı yaptıkça dişin renginin ve parlaklığının artacağına dair bir inanç hakim olsa da, aşırı derecede aşındırıcı fırçalamalar diş yüzeyinin parlaklığını tam tersine azaltır. Dişin genel yapısına zarar verir, rengine olumsuz etki yapar.
Bu süreçte beyazlatıcılı diş macunları dişin yapısını korumak adına dönüşümlü olarak belirli aralıklarla kullanılabilir.
Limon ve karbonat ile dişlerin fırçalanması ise bu maddelerin içeriğindeki yüksek asit oranı sebebiyle dişlerimizin doğal yapısına zarar verir. Diş yüzeyinde yaptığı harabiyet nedeniyle zamanla dişlerin daha çok sararmasına neden olur.
DENTAL SPA
Her ne kadar dikkatli beslenme ve diş fırçalama alışkanlığı diş renginin korunmasına katkı sağlasa da beyazlığının devamı ve artırılması hususunda tek başına yeterli olmayacaktır. Özellikle 30 yaş üstü hastaların diş beyazlığına kavuşması için düzenli diş hekimi kontrollerinin sağlanması şarttır. Bu kapsamda en önemli adımlardan biri diş taşlarının temizlenmesidir.
Bu süreçten sonraki adımda Air Flow dediğimiz yöntem kullanılabilir. İçerisinde beyazlatıcı içerikli özel toz konularak, basınçla diş yüzeyine püskürtülmesiyle uygulanan bu teknoloji ile dişlerin lekelerinden arınması sağlanır. Bu işlem sonrası bleaching dediğimiz beyazlatma sürecine geçilir. Bu uygulamanın klinik ve ev tipi olarak iki çeşidi mevcuttur. Klinik tipi bleaching uygulaması diş hekimlerinin muayenehanelerinde uyguladığı türdür. Öncelikle dişeti koruyucuları uygulanır sonrasında beyazlatıcı ajan diş yüzeyine uygulanır. Bu işlem yaklaşık 45 dakika sürer.
Ev tipi bleaching ise hastaya diş hekiminin verdiği beyazlatma plaklarıyla evde daha basit şekilde uygulayabildiği yöntemdir. Hastadan ölçü alınarak kişiye özel plaklar hazırlanır. Bu plaklarla hastaya klinik tipi jelin ev kullanımına uygun tipi teslim edilir. İçinde beyazlatıcı jeller olan bu plakların bir hafta boyunca günde 8 saat kullanılması gerekir. Kurucusu olduğum Dentakay kliniklerimizde buna “Dental SPA” ismini veriyoruz.
Bu jellerin içindeki beyazlatıcıların yüzdesi mühim. O yüzden kişilerin dışarıda satılan diş beyazlatma jelleriyle tedavilerine kendileri karar vermemeli, doktor bu jelin içeriğini kontrol etmelidir.
Bu uygulama süresince boyunca kırmızı şarap, salçalı yemek, boyalı meşrubat, kahve ve çaydan uzak durulmalıdır.