Güncelleme Tarihi:
DİJİTAL DÜNYA KAÇINILMAZ, AMA...
Yaşadığımız dijital dünya artık bizler için kaçınılmaz bir durum. Bununla birlikte pek çok kavramı etkiler hale gelen dijitalleşme, özel yaşamı da gözler önüne sermeye başladı. En büyük rekabet ise anneler arasında yaşanıyor. Mutlaka önüne ya da ardına anne lakabı eklenmiş bir sosyal medya hesabı ile anneler internette yer edinmeye çalışıyor. Burada ortaya çıkan en büyük sorun, bireyin kendi olarak varoluşunun önüne geçen bir durumun oluşması. Fenomen olan bu anneler, kendi kimlikleri ile değil, anne kimlikleri ile ön plana çıkmaya çalışıyor.
Fenomen anne kimliğine bürünmekle ilgili süreci yürümek de ek bir yük. Yapılan yemekler, oynanan oyunlar güzelce fotoğraflanıp paylaşılmak zorunda. Her daim takipçilerin ilgisini kaybetmemek ve yenilerine ulaşmak için bilgili olmak gerek. Bu sebeple göz önünde olan bir hayat karşımıza çıkıyor. Çocuğun tüm mahremiyetiyle karşımıza serildiği hayatları izliyoruz. Bu sebeple doğru yanlış demeden bir girdabın içinde gözetleyen durumuna düşen “takipçi gel, her halimi gör” diyen anneler oluşuyor. Bunun görünürsem var olurum ilkesi oluşuyor. Ve bu ilke ile yola çıkarken ayrıca annelere çocuklarından bir rant kapısı oluşuyor. Takipçisinin oranı ile reklam alabilme, davetler alabilme artıyor ve hatta söylediği kelam ettiği her şey bir gün geliyor raflarda kitap olarak yer alıyor.
ÇOCUK HAKLARINI İHLAL EDİYOR
Bütün yaşadıklarını çocuğun izni ve bilinci olmadan gözler önüne sermek, çocukların mahremiyetini de ihlal ediyor. Ebeveynlerin çocukları ile ilgili yükümlülüklerinden biri de gizliliklerini sağlamaktır. Ancak sosyal medyada her anı sürekli paylaşılan, hastalığından yediği yemeğe kadar paylaşım konusu edilen çocuk, hayatını hiç tanımadığı insanların gözleri önünde yaşamak zorunda bırakılıyor. Hatta bu çocukları yetişkinliklerinde daha büyük bir risk bekliyor; tanımadığı birinin yıllar sonra onu tanıma ve hakkında aslında kimsenin bilmemesi gereken gerçekleri onunla paylaşma ihtimali.
Çocuklar, böyle geliştikleri sürece benliklerinde de yanlış bir algı oluşur. Sürekli sunulan ve malzeme yapılan çocuk, kendisini dışarıdan gelen etkiler ile güdümlemeye alışır. Yıllar boyunca, onunla ilgili paylaşımlar yapan annesinin çağrılarına kulak asmış, her seslenişte dönüp bakmış olacak. Yiyeceği yemek, oynayacağı oyuncak kendi kullanımından önce fotoğraflanıp, takipçilerin beğenisine sunulurken, öğrendiği biçim bu yönde gelişir. Yıllar içerisinde, kendine ait eşyaları bile önce sosyal medyada paylaşıp, sonra kullanma eğilimine girer. Hem anne hem çocuk olmanın ötesinde, kişilerin kendi kimlikleri de var. Özellikle annelik kimliği ile ön plana çıkmaya çalışan anneler, diğer kimliklerini de dengede tutmayı başarırsa, var oluşları daha çok değer kazanır.
arpanetmedya.com'a katkıları için teşekkürler.