Güncelleme Tarihi:
Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Ayşe Gökçen Gündoğmuş, depresyon görülme sıklığının dünyada yüzde 5-10 arasında olduğunu söyleyerek ergenlik dönemi depresyonuna dikkat çekti. Uzman görüşü dışında gereksiz antidepresan kullanımı ile ilgili de ailelere uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Gündoğmuş, "Antidepresanlar göreceli güvenli ilaçlar olmakla birlikte ciddi bir yan etkisini görmüyoruz veya bağımlılık riski taşımıyorlar, yine de kontrolsüz kullanımı doğru değil. Her gencin yaşamsal olarak karşılaşabileceği, derslerde problemler, akranlarla ilişkilerde sorunlar, ergenlik döneminde aile ile ilgili yaşanan çatışmaların hepsini depresyona atfetmek ve herhangi bir psikiyatrik danışma olmaksızın antidepresan kullanımına yönelmek sağlıklı bir hareket değildir. Bazen biraz psikiyatrik bir rahatsızlık varlığı diğer insanlardan destek sistemlerinin artması anlamına da gelebiliyor. Dolayısıyla bir tanı olmamasına rağmen ’Depresyondayım o yüzden ders çalışamadım. Yapamadım’ gibi gençlerin de aslında işlevselliğini bozacak bir durum oluşabiliyor" dedi.
AİLE MUTLAKA UZMANA BAŞVURMALI
Çocukluk ve ergenlik dönemi depresyonuna çok dikkat edilmesi gerektiğini de söyleyen Uzm. Dr. Gündoğmuş, "Eğer çocukta depresyon belirtileri varsa aile mutlaka bir uzmana başvurmalı. Süreç geçiştirilmemelidir. Mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. 2014 yılının ilk 10 ayında hastanemizin poliklinik servisine müracaatta bulunan bin 738 kişiye depresyon tanısı konuldu. Bunlardan 301’i 1-18 yaş grubundaki çocuklar ve ergenlerdi" diye konuştu.
SON 10 YILDA ARTTI
Ergenlik çağında depresyonun son yıllarda polikliniklere sıklıkla yapılan başvuru nedenleri arasında olduğunu dile getiren Çocuk Psikiyatri Uzm. Dr. Melih Nuri Karakurt ise, bilimsel yayınlarda son 10 yılda ergenlik çağı depresyonunun giderek arttığının belirtildiğini hatırlattı. Uzm.Dr. Karakurt, depresyonun görülmesindeki artışa sosyo kültürel etkiler, çevresel etkileşim, genetik faktörlerin neden olduğunu kaydederek, "Ergenlik dönemindeki depresyon diğer depresif özeliklerden farklılık gösterir. Bu durumda en çok sinirlilik, agresiflik, mutsuzluk okulla ilgili sorunlar, ders başarısızlığı, konsantrasyon güçlükleri, arkadaş ilişkilerinde bozukluk, intihar, ölüm düşünceleri görülebiliyor. Bu noktada son dönemde ailelerinde depresyon konusundaki farkındalığı arttı. Buna paralel olarak da poliklinik başvurularında bir artış yaşandığını gözlemliyoruz" diyerek şöyle devam etti:
"Son dönemde antidepresan kullanımını sanki bireyin bir kişilik özelliği gibi, gencin bulunduğu gruptan farklı bir mertebeye ulaşması gibi bir farklılık olarak yansıtılabildiğini bu da çocuklar arasında sanki bu bir hevesmiş gibi algılayabiliyorlar. Ergenlik çağı depresyonu için 12-18 yaş bizim için kritik yaş seviyesi. Özellikle 8’nci sınıftaki sınav ve üniversite sınavı dönemi. Stres faktörlerinin artması çocuklarda depresyon riskini artırıyor. Ailelere önerim normal yaşantısından farklı bir şekilde çocuk içe kapandıysa, konuşmak istemiyorsa, odasında vakit geçirmek istiyorsa, kaygıları endişeleri arttıysa, ders başarısında bariz miktarda düşüş varsa, dikkatle ilgili sorunları varsa, ağlama atakları oluyorsa bir uzmandan yardım almaları gerekmektedir" dedi.