Güncelleme Tarihi:
Dünyada 1980'li yılların başlarından itibaren yapılan etkili kampanyalar ve çoklu ilaç tedavilerinin uygulamaya girmesiyle 16 milyondan fazla hastanın tedavi edildiği ve aktif hasta sayısının da önemli ölçüde azaldığı vurgulanıyor. İşte, Cüzzam hakkında merak edilenler...
İlaç tedavisinin yaygınlaşmasıyla hastalığın görülme sıklığında anlamlı azalma olurken, erken tanı konulduğunda cüzzamın tamamen tedavi edilebildiği ifade ediliyor. Türkiye'de 570 kayıtlı cüzzamlı hasta bulunduğu geçen yıl sadece iki vaka görüldüğü kaydediliyor.
Türkiye'de cüzzam tanısı konan hastaların tedavisi için kullanılan ilaçlar, Sağlık Bakanlığınca ücretsiz sağlanıyor. Hastalarının tedavi ve takipleri, deri ve zührevi hastalıklar kliniklerinde yapılıyor. Cüzzam, Türkiye'de bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar kapsamında bulunuyor ve "Lepra Eradikasyon Programı" uygulanıyor.
CÜZZAMIN TANIMI
Cüzzam, “Mycobacterium leprae” isimli bakteri tarafından oluşturulan bir enfeksiyon hastalığıdır. Kendi kendine sınırlanan veya ilerleyici olabilen bölgesel ya da geniş yayılımlı bir hastalık tablosu vardır. Esas olarak sinirleri, deriyi, üst solunum yolunu, gözü, kemikleri ve testisleri tutar.
NASIL BULAŞIR?
Bulaşma şekli kesin olarak bilinmemesine karşın solunum yolu ile bulaş en çok kabul edilenidir. Lepra etkeninin tek kaynağı insandır. Lepranın bulaşması; hasta kişinin bulaştırıcılığına, temasın yakınlığına, sıklığına ve süresine bağlıdır. Bulaşma genellikle çocukluk çağında aynı aile içindeki uzun süre temas edilen aktif hastalardan kaynaklanmaktadır.
BELİRTİLERİ NELER?
Aşağıda sıralanan belirtilerden bir veya birkaçı cüzzam hastalığını düşündürmelidir:
Vücudun herhangi bir yerinde deriden açık renkte, oval veya yuvarlak, kabarık olmayan, hiçbir şikâyet yaratmayan kepeksiz, bazen hafif duyu kusuru gösteren leke.
Çocuklarda ve gençlerde burunda sürekli tıkanma ve sık sık tekrarlayan burun kanamaları.
Deri üzerinde bir veya daha fazla kabarık plak şeklinde, kılsız, terlemeyen, kepekli, mutlaka duyu kusuru olan lezyonlar.
Belirli yerlerde özellikle ön kol iç yüzde duyu eksilmesi.
parmakların elde içe kıvrılması, avuç içi kaslarda erime başlaması, kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma ve ağrılı olmaları.
Kaşların uçlardan dökülmesi.
Yüzde ödem, alın derisi ve kulakların morumsu kabarık sert nodüllerle dolması.
Alt göz kapaklarının kapanmaması.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Hastalığın tedavisi vardır, hastalar ülkemizde ve dünyada ücretsiz olarak tedavi edilmektedir. Tanı konulduktan sonra en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile hastalar tamamen iyileşmektedir.
Cüzzam hastalığı olan kişiler uzman hekim tarafından takip edilmeli ve hekimin önerdiği ilaçları uygun biçimde kullanmalıdır. Cüzzam hastasının tüm yakınları lepra açısından düzenli olarak kontrol edilmekte ve bunlar arasında saptanan yeni hastalar henüz sakatlıklar oluşmadan erken dönem de tedavi altına alınmaktadır. Erken dönemde bulaşın önüne geçmek için en sık uygulanan yöntem hastanın lepra hastanelerinde, sanatoryumlarda veya evde izolasyonudur. Bunun amacı sağlıklı toplum ile hastanın kontağının kesilmesidir.
Çocuklarda uygulanan tedavi protokolü erişkinlere benzerdir ancak dozlarda değişiklik olmaktadır.
Gebelik, hastalığın ağırlaşmasına yol açabilir. Endişe edilmesine gerek yoktur, çünkü gebe hastaların da tedavi için kullanabileceği ilaç vardır. Doğumdan sonra anne süt vermeye başlayınca ilaç tedavisi uygulanır. Böylece hem anne tedavi olur hem de ilacın metabolize olmasıyla süte geçen ilaç kalıntıları bebekte koruma sağlar.
KORUNMA YOLLARI NELER?
Hastalık yetişkinlere bulaşmaz. Ancak hastalara yakın çevredeki çocukların hastalıktan korunması çok önemlidir. Bunun için bebek ve çocuklara BCG aşılamaları ve profilaksi amaçlı ilaç verilebilir. Çocukların hastalık olan çevreden uzaklaştırılmaları en uygun tedbirdir.
Cüzzam için özel bir aşı olmamakla birlikte verem (tüberküloz) aşısı korunmada etkili bulunmuş ve uygulanmaktadır.
KİMLER RİSK ALTINDA?
Hastalığın endemik olarak görüldüğü bölgelerde yaşayan kişiler,
Aktif lepra hastası ile uzun süreli yakın temasta bulunan ve hastalığa yatkınlığı olan kişiler risk altındadır.