Güncelleme Tarihi:
Pazartesi günü Hürriyet.com.tr'ye konuşan İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSTAHED) Başkanı Esin Şener, aile hekimlerinin gerekçelerini açıklayarak şunları söylemişti;
"Belediyenin hekimi yok, onların raporlama işlerini aile hekimleri yapıyor. Adli tıpta eksik var, onların otopsi raporlarını aile hekimleri yapıyor. Bu da nöbetçi arkadaş için akşam 17:00'den, ertesi sabah 08:00'e kadar mesai yapmasına neden oluyor. Şimdi de acildeki doktor sıkıntısı aile hekimleri kullanılarak kapatılmaya çalışılıyor. Ancak biz yaptığımız iş analiziyle gördük ki sadece kendi işimizi yaptığımızda bile bu bizim gün içinde büyük zamanımızı alıyor.
Birinci basamakta sağlık hizmetleri, koruyucu hekimlik, anne-bebek ve gebelik takipleri yapıyoruz. Bu iki riskli grubu tamamen biz takip ediyoruz. Bunların izlenmesi ne kadar kaliteli olursa, bu ülkenin tek sağlık göstergesi olan anne ve bebek ölümleri o kadar azalır.
- Bunun yanı sıra 3 kişiden birinde diyabet var ve bunun komplikasyonları hastaneleri çok oyalıyor. Birinci basamakta diyabet kontrolünü kaliteli yaparsak, hastanenin işini azaltmış oluruz ve hastaların ömrü uzamakla birlikte daha kaliteli bir yaşam sürebilirler.
- Aynı şey tansiyon, astım ve koah gibi kronik hastalıklarda da geçerli.
"SABAH 8 AKŞAM 4 ÇALIŞILMAZ"
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, CNR Expo'da katıldığı “İstanbul Health Expo-Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi'nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Müezzinoğlu, "Aile hekimlerinin Cumartesi mesaisi konusunda rahatsız olduğu" şeklindeki soruya , "Sağlık hizmetlerinin sabah 8 akşam 4 olduğu gibi bir algı, kimsede yok. Böyle bir ihtiyaç şekli de yok. İnsanın ne zaman hastalanacağı, ne zaman doğum yapacağı, ne zaman kaza yapacağı 24 saat içindedir. Bu anlamda sağlıkta hangi çalışan olursa olsun, hekim, hemşire, ebe, 'Ben sağlık hizmeti sunuyorum ve mesleğim bu' diyen arkadaşlarımızın önce 24 saat çalışma sistematiğini kabul etmesi lazım. 'Ben sabah 8 akşam 4 çalışırım' diye bir sağlık hizmeti sunumu, dünyada da yok, bizde de yok. Dolayısıyla aile hekimlerimizin yüzde doksanında bu anlamda sorun yok" diye konuştu.
"İŞİ PROVOKE ETMEK İSTEYEN, İŞE SIKINTI SOKMAK İSTEYEN BAZI ÖNCÜ ARKADAŞLARIMIZ VAR"
Bu eylemin güçlü bir desteği olduğuna inanmadığını söyleyen Müezzinoğlu, "İşi provoke etmek isteyen, işe sıkıntı sokmak isteyen bazı öncü arkadaşlarımız var" dedi. Müezzinoğlu, "Onlardan da istirhamım şu; bu meslek 24 saat işlem gören bir meslektir. Asla devlet memuru mesleği değildir. Devlet memuru, tapu müdürüdür. Sabah 8'de gelir, akşam 4'te çıkar. PTT müdürüdür, öğretmendir. Saati bellidir ama hekimlik öyle değildir" değerlendirmesinde bulundu.
"12 SAAT DEVAMLI ÇALIŞMAK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Tüm hekimlerin 24 saat hizmet sunmayacağını anlatan Müezzinoğlu, “Bunun planlanması bakanlıkça yapılacak. 12 saat devamlı çalışmak söz konusu değil. Sabah 8'de gelen arkadaşımız 4'te gidecek, 12'de gelen arkadaşımız 8'de gidecek. Bunda rahatsız olacak bir durum olmaması lazım. Biz vatandaşımızın karşısına 12 saatlik bir muhataplık koymak istiyoruz. 'Ayda bir gün 8 saat ben nöbet tutmuyorum' diyen bir hekimlik olmaz. Böyle bir duruşta olan sağlık hizmeti sunumu olmaz" şeklinde konuştu. Bakan Müezzinoğlu, aile hekimlerin yapacağı belirtilen protestoyla ilgili ise "Bu eylemin güçlü bir desteği olduğuna inanmıyorum. Bu mesleğin mensupları, bu ülkeyi severek hizmet etmekten onur ve gurur duyar. Bu mesleğin saygınlığı zaten burada" dedi.
"KANSER İLAÇLARINA ÖDEDİĞİMİZ MİKTAR, İKİ MİSLİ ARTTI"
Müezzinoğlu, "Kemoterapi ilaçlarının piyasada bulunmadığı" iddialarına ilişkin soru üzerine ise iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, şunları kaydetti: "Dünyada tedavülde olan hiçbir ilacın Türkiye'deki herhangi bir vatandaşımıza ulaşmasında engel kabul etmiyoruz. Bu anlamda zaman zaman oluşan aksilikleri de ulaşılamıyor gibi yansıtılmasını da doğru bulmuyorum. Hekim reçetesini yazdıysa, bilim kurulu da ilacın o hasta için doğru olduğuna karar verdiyse süreçler son derece seri işliyor. Hastaların bu anlamda her türlü tedavi imkanlarını ve ilacı kavuşturuyoruz. Bu anlamda geçen yıl yurt dışından gelen kanser ilaçlarına ödediğimiz miktar, bir önceki yıla göre iki misli arttı. Bir engel olsa bu artış olmazdı."